Saraybosna Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekliyor. Önümüzdeki hafta gerçekleşecek ziyaret öncesi ülkede büyük hazırlık ve heyecan var. Şu an başkent Saraybosna'dan 70 km uzakta, Mostar yolundaki Jablanicko Jezero nehri kenarında verdiğim molada yazıyorum bu satırları. Muhteşem bir manzara, yemyeşil bir vadide hayatımın en keyifli yazılarından birini sayfaya dökmenin hazzını yaşıyorum. Her yer tarih, her taş Osmanlı kokuyor burada. Ecdadımız bu dağlarıtepeleri, atlarla, dev asa toplarla kaç ayda nasıl geçti diyerek sorguluyorum.
Ne büyük özveri, ne büyük heyecan, ne büyük Allah aşkı yaşamışlar ki, bu dağları aşarak buralara gelmişler. Adaleti ve insan sevgisini binlerce km. uzaklara büyük zorluklar içinde taşımışlar. Bize yolculukta eşlik edip bölgeyi anlatan sevgili Fatih Gümüşoğlu, Sırbistan Başbakanı İvaca Daçic'in sözlerinin artık arşivlere ve kayıtlara geçtiğini aktardı. Sırbistan başbakanı "Keşke 100 yıl boyunca Osmanlı ile savaşıp Avrupa'nın fethine ve adalet dağıtmasına engel olmasaydık. " demişti. "Avrupa'nın Osmanlı'ya ihtiyacı var. Şimdi istiyorsanız Avrupa'ya geçebilirsiniz" diye de eklemişti. Viyana'dan Yemen çöllerine, Afrika'nın ortalarına kadar giden bir İmparatorluk adaletiydi bu. Büyük bir devletin torunlarıydık. Ancak dedelerimizin kurduğu İmparatorluğu, içerideki hainler vasıtasıyla yıkanlar tam 100 yıldır bu ülkede üzeri örtülü bir sistem kurdular. Bizi sınırlarımız içindeki kavgalara, kamplaşmalara, şekillere, kıyafet tartışmalarına, teröre mahkum ederek dedelerimizin at koşturduğu uzak diyarlara gidecek mecal bırakmadılar. Hatta öyle bir noktaya getirdiler ki, "Ne işimiz var dışarıda" diyen bir toplum haline getirildik.
Dedelerimizin adalet ve barış götürdüğü topraklardan ve o yöre halklarından nefret eden insanlar topluluğu olarak devşirildik.
Dünyada insan haklarını ayaklar altına alanlara MEYDAN OKUYAN Osmanlı büyüklerinin 15 milyon metrekarelik hakimiyetinden 783 bin metrekareye kıstırılan, gölgesinden korkan bir ülke haline çevrildik. Yerli araba yapmayı bile "İntihar" olarak görecek zenginler kulübü kurduk bu daraltılmış topraklarda. Mercedes Benz Direktörler Kurulu Başkanı Rainer Genes "Yerli otomobil için gerekli sermaye ve uzmanlık Türkiye'de var" diyordu dün. Ve ekliyordu; "Bu bir dünyaya MEYDAN OKUMADIR!"
Savaşlar artık kılıçla yapılmıyordu. Ve şu anda dünyadai en büyük kavga "PARA SAVAŞLARI"ydı. Onun için Türk Hava Yolları, dedelerimizin atla gittiği topraklara yüzlerce sefer düzenliyordu. Gidemediği topraklara da uçarak yılda 20 MİLYAR DOLAR ciroya geliyordu. Dünya şirketlerine, rakiplerine MEYDAN OKUDUĞU için de sürekli eleştiriliyor, asılsız bomba ihbarları ile yıpratılmaya çalışılıyordu. Dedelerimizin atla gittiği topraklara, işadamlarımız ecdadın yüreklerde bıraktığı sevgi mirası ile giderek gönülleri fethediyordu. Rahatsız olanlar vardı.
Tabii ki müdahale edeceklerdi. Her türlü oyunu oynamak onlar için zorunluluktu.
Sadece İngiltere Osmanlı topraklarında yılda 1 trilyon sterlinlik İSLAMİ BONO satıyordu. Sen de o topraklara girersen, adamların trilyonluk pastasından pay alman kaçınılmazdı. Tehlike büyüktü. Onun için 100 yıl önceki defterleri çıkardılar. Geçmişte nasıl içeriden işbirlikçilerle İMPARATORLUĞU parçaladılarsa, şimdi de aynı yöntemlerle geliyorlar. "YENİ TÜRKİYE" diyenleri ESKİ günleri özleyenlerle halletmek için Ankara'da kapalı kapılar ardında inanılmaz planlar yapıyorlar. Bosna'da Konjic kasabasının ortasında bir köprü var. Osmanlı o köprüyü çok zor şartlar altında mükemmel bir tasarımla inşa etmiş ancak yıpranıp yıkılma noktasına gelmiş. TİKA buralara gelerek tüm Osmanlı eserlerini onarıp büyük bir hizmete imza atıyor. Konjic'deki köprünün tam ortasında bizi yaşlı bir Bosnalı Profesör kucakladı. Sarılarak "Siz Türk'sünüz, Osmanlı kokuyorsunuz" dedi. Ve ekledi; "Burada Boşnakların kullandığı bir deyim vardır. Eskiden Türkler Allah Allah diyerek Viyana kapısına kadar geldiler. Ancak Hay Allah diyerek geriye döndüler. Hay Allah diyerek geriye dönme zamanları bitti. Türkiye artık büyük bir ülke, bununla gurur duyuyoruz." Evet Bosnalı Profesör böyle diyordu. Ancak söyleyemedim. "İçimizde Hay Allah diyerek geriye gitmek isteyen az değil" diyemedim. Türkiye dışında milyonlarca insan büyük umutlar taşıyor. "Arkamızda Osmanlı'nın torunları var" diyor. Ne yapacağız. 7
Haziran'da bu umutları tarihe mi gömeceğiz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.