BEKİR HAZAR

Artık kuduruyorlar

Dün bir bankacı dostumla konuştum. "Dolar sence neden yükseliyor" diye sordum. Yurtdışından büyük miktarlarda dolar toplayanlar olduğunu söyledi. Ve son noktayı koydu: "En büyük alım İngiltere'den. Londra'dan bankalar bizdeki dolara saldırdı." Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu önceki gün seçim beyannamesini büyük bir kampanya ile 80 milyona duyurdu. Aynı gün BÜYÜK bir MUHALEFETE tanık oldu Türkiye.
Evet en büyük muhalefette GÜR bir ses çıkıyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hükümet ve AK Parti yerden yere vuruluyordu. O muhalefetin adı; FİNANCİAL TİMES'tı.
Londra'dan yayın yapıyordu. Patronları Rockfeller ve Rotschild Hanedanı'ydı. Ve çok ilginçtir Davutoğlu'nun seçim beyannamesini açıkladığı gün Türkiye için tam DÖRT sayfa ÖZEL EK çıkarıyordu Financial Times. Bu memlekete sövmek için hem de. İngiltere'de de seçim vardı. Ancak hiçbir Türk gazetesi ÖZEL İNGİLTERE EKİ çıkarmıyordu.
Başbakan Cameron'u sayfalar dolusu yazılarla eleştiren, yerin dibine batıran hiç yoktu bu topraklarda. Ancak adamlar İngiliz AKLI'yla BARON PARASI ile geliyordu.
Yapacak bir şey yoktu. Orada özel yasaları olan bir BANKALAR DEVLETİ vardı.
Uyuşturucudan kara para aklamaya kadar her naneyi yedikleri belgelenen bir devlet içindeki devletti orası. Finacial Times tam DÖRT sayfa ile DÖRT FÜZE gönderiyordu Türkiye'ye. Ve adamlar müthiş utanmaz ve pişkindi. Türkiye'ye dört sayfayla saldırdıkları gün Türkiye'de bir EKONOMİK ZİRVE toplantısı düzenleniyordu. Türk topraklarında yapılan o zirvenin evsahibi de FİNANCİAL TİMES'tı. Ve daha acısı, Financial Times'ta Türkiye'ye en pervasızca saldıranların başında gelen başyazar David Gardner yönetiyordu o zirveyi. Aynı saatlerde Gardner'in Türkiye'yi yerden yere nasıl vurduğunu okuyordu Londra'da Kraliçe ve sokaklardaki İngilizler.
Ve aynı günde Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye aleyhine sözde soykırım oylanıyor ve şerefsizce kabul ediliyordu. Oylama da Türkiye aleyhine oy kullananları tamamı da Avrupa Parlamentosu'ndaki iki kanattan biri olan İNGİLİZ GRUBU üyeleriydi. Her yer DİRENİŞ her yer LONDRA'ydı son 72 saatimiz. Bizim medyamız da "Eyvah Financial Times şöyle yazdı, böyle dedi diye" ağıt yakıp manşetler atıyor, "Rezil olduk" yaygarası yapıyordu. Üzerimize PARA'nın yanısıra PAPA'yı süren de aynı akıldı. İngiliz gazetesi "Papa'dan sonra sıra dünya liderleri de soykırım açıklaması yapacak" diye yazarak OPERASYONUN nasıl önceden hazırlandığını ilan ediyordu göstere göstere. Yine İngiliz Financial Times önceki gün "Dünyada dolar hemen her ülkede artıyor ama en hızlı artış Türkiye'de" diye iftiharla sunum yapıyordu sayfalarında. Ve aynı haberi dün ikinci kez Michael Hunter ve Elaine Moore imzasıyla tekrarlıyordu sütunlarında. "REKOR REKOR" diye bağırıyor, nara atıyordu iki İngiliz yazdıkları haberde... Ve dolardan girip Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırıyorlardı. AK Parti'nin seçimden sonra bölüneceği yönünde çığlıklar atıyorlardı. Derken bir bakıyorduk İngiliz Times gazetesinin köşe yazarları da topluca TOPA girip dün Türkiye'ye mermi yağdırıyordu satırlarında. İngiltere kendi seçimlerini değil, gazeteleriyle, köşe yazarlarıyla, bankacı uzmanlarıyla medyada TÜRKİYE'yi konuşuyordu. Bu ne sevda, bu ne YAPIŞKANLIKTI? TÜRKİYE'deki seçimlere olan bu AŞK ve BAĞIMLILIĞIN kokainsel tesiri nereden geliyordu? Baronlar Londra'dan yürüyordu hep üzerimize. Çünkü İngiltere başkentinde tam 250 BANKA'nın bulunduğu CİTY OF LONDON'da onlara ayrılmış ÖZERK bir toprak parçası ve İMPARATORLUK vardı. Tüm dünyada her ülkede alınan FAİZ kararlarının tamamında bu BANKALAR İMPARATORLUĞU'ndan yapılan açıklamalar kesin belirleyici etkendi.
CİTY OF LONDON ne diyorsa oydu.
Öyle kafana göre PARA'nı harcayamazdın, "BAĞIMSIZLIK" falan diyemezdin. Dışarıdaki ve içerideki medyayla öyle bir gelirler, paranı PARA'yla öyle bir vururlardı ki anlayamazdın.
Her yerde olduğu gibi bu topraklarda da çok işbirlikçi vardı. Ve dahası onların peşinden koşacak ve ne olduğundan bihaber çok sayıda BAHTSIZI bulmak da kolaydı. Son birkaç gündür DOLAR'dan Türk Devletini YÖNETENLERE kadar önüne gelene saldırıp, bize SOYKIRIM prangası takmak istemeye kadar giden aynı KAFA, öyle gösteriyor ki seçime kadar iyice delirecek. "Deliriyorlar" sözünü bu aralar çok sık kullandım aslında. Artık yetersiz kalıyor.
Çünkü delirmekten öte KUDURUYORLAR.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.