Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, terörist denerek müebbet hapisle cezaevine konuyor. O Genelkurmay Başkanı'nı hapse atan zihniyet herkesçe biliniyor. Askerler, subaylar peşisıra cezaevi yollarına düşüyor.
Türk donanması darmadağın ediliyor. Ve birileri o zihniyetle Atatürk'ün CHP'sini ittifak yapacak hale getiriyor.
Fenerbahçe başkanı dahi operayon yiyip hapse atılıyor.
7 Şubat...
Bir zihniyet MİT müsteşarını ifade vermeye çağırıyor.
Türkmenlere ve Kuzey Irak'taki Kürtlere giden yardım TIR'larını birileri çevirip kendi topraklarında kendi askerlerine Türk askerleri ile operasyon yapıyor.
Birileri Taksim Gezi Parkı'nda yurtdışından gelenlerle birlikte ayaklanma provası yapıyor. Prova videoya çekilip internetten yayınlanıyor. Haftalar sonra binlerce insan Taksim'e çıkarılıyor. Oradan indiriliyor, Dolmabahçe'ye saldırtılıyor.
Aynı saatlerde Ankara'da birilerinin gaz verdiği grup Meclis Binasına yürüyor.
17 Aralık'ta aynı bilinen zihniyet devlete operasyon yapıyor.
Birileri Hatay'da bombalar patlatıyor, 50 vatandaşımızı öldürüyor.
Musul'da konsolosluğumuz terörist örgüt saldırısına uğruyor. Konsolosluktaki 49 vatandaşımız rehin alınarak bizi batağa çekmeye çalışanlar sahne alıyor.
Birileri "Çıkın sokağa" diyor Güneydoğu'da sokaklarda kan gövdeyi götürüyor, 45 kişi hayatını kaybediyor. Bu arada dışarıdan ithal çatı adaylar günleri başlıyor.
İngiltere ve Amerika'da malum baronlara ait gazeteler her gün Türkiye'ye saldırmaya başlıyor. Alman gazeteleri onlara eşlik ediyor. İçerideki işbirlikçi medya da aynı telden borazan çalıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Somali'ye gitmeden bir gün önce Somali'de bomba patlıyor. Karanlık eller hızlı tren güzergahında kabloları kesiyor.
Sultanahmet'te biri karakola saldırıyor.
Şanlıurfa'da IŞİD'e terörist götüren İngiliz ajanı yakalanıyor.
Genelkurmay Başkanlığı sınırımızda yakalanan İngiliz-Alman, Fransız ve Rusları hemen her gün deşifre ediyor.
Birileri Türkiye'nin elektriğini kesiyor.
Aynı gün Çağlayan adliyesinde bir savcımız şehit ediliyor.
Bu ülkede ŞEHİDE ŞEHİT diyemeyen yazarlar türüyor.
Teröriste terörist diyemeyen, karanlıkta kalmış ve kendini aydın zanneden gölgeler duvara yansıyor.
Devlet, yazarlarımızın eylemci-savaşçı dediği terör örgütüne baskın yapıyor.
İçeride bir İngiliz vatandaşı, Polonya asıllı Alman ajanı yakalanıyor. Adam adliyeye giderken Türkçe slogan atıyor. İfade verirken "Gazeteciyim" diyor. "Hangi gazete" diye soruyorlar. "Serbest gazeteciyim" cevabını veriyor. "Hiç yayınlanan haberin var mı" sorusuna cevap veremiyor.
Serbest gazeteci bir anda "U" dönüşü yapıp "Ben tercümanım" diyor. Sonra terör örgütü sloganları atarak cezaevine gidiyor.
Bu arada Almanlar şiddetle 3.
Havaalanına karşı çıkıyor. Alman istihbaratı, THY'ye sızmaya çalışıyor. Aynı Almanlar Türk futbolunda uygulanan "Passolig"e karşı çıkıyor. "Ulan size ne" durumları ama yüzsüzler pervasızlıkta tavan yapıyorlar.
Çarşı grubunun mahkemesini, Almanya'da 9 Türk'ü katledenlerin mahkemesine Türkleri sokmayan Almanlar takip ediyor. Ve derken karanlık bir el Fenerbahçe otobüsüne nokta atışı yapıp şoförü vuruyor. Kafileyi Allah koruyor.
Evet.... Örnekleri yaz yaz bitmez.
Alt alta koyduğunuz zaman DIŞARIDAN birilerinin, İÇERİDEN birilerini de kullanarak bu ülkeye OPERASYON yaptığı açık-seçik ortada. Bu ülkeye 150 yıldır operasyon yapıyorlar. Birbuçuk ay önce "Atatürk neden beni Türk doktorlarına teslim edin dedi sorusuna cevap bulduğumuzda çok şeyi çözeriz" diye yazmıştım.
Yenişafak gazetesi dün Atatürk'e yabancı doktorların kimler tarafından, neden tahsis edildiğini ve nasıl zehirlendiğini anlatan mektupları yayınladı.
Ve hala içimizde "Yok yahu, bu ülkeye ne operasyonu" diyenler varsa söyleyecek sözümüz yok. Söylenmesi gereken SÖZ'ü Yüce TÜRK MİLLETİ her zaman olduğu gibi yine sandıkta söyleyecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.