NATO Büyükelçisi Hutchison biraz daha
kaptırsa, "Oh olsun size,
Rusya'yla ittifak kurmanın bedelini
gördünüz mü?" diyecekti.
O derece coşmuştu,
İdlib'de 33 şehit vermemiz nedeniyle.
Diplomatik dilin sınırlarını oldukça aşarak "
Türkler kimin güvenilir ortak, kimin güvenilmez olduğunu öğrenmelidir" demişti.
Ne ki unuttuğu bir şey vardı:
O "güvenilir" tesmiye ettiği "ortağı" da
15 Temmuz gecesinde görmüş / öğrenmiştik.
Şükür ki şükür bu aziz millet 15 Temmuz gecesi
Süper NATO'nun saldırısına teslim olmamış, "
şehitler tepesi" boş kalmamıştı.
***
Bazı arkadaşlarımız da ABD'ye veya NATO'ya "İşte size 'güvenilir ortak' olma fırsatı, İdlib'e gelin ve ne kadar güvenilir olduğunuzu gösterin" diyorlar.
Şunu gözden kaçırıyorlar galiba:
NATO Büyükelçisi Hutchison "güvenilir" olmanın ölçüsünü de aynı konuşmasında ifade etmiş: "Ümit ederim ki Başkan Erdoğan Türklerin geçmiş ve geleceğinin müttefiki olduğumuzu görecek ve S-400 projesini iptal edecektir..."
Yani?
Bir daha hiçbir şekilde Rusya'yla ittifaklar kurmayın.
Şimdilik (somut olarak)
"S - 400 projesini iptal edin" diyorlar; yarın öbür gün "
Türk Akımı" da söz konusu edilir mi, bilmiyorum. Benim bildiğin şudur: Atlantikçiliğin sonu yoktur.
Atlantikçiler böyle, ya Avrasyacılar?
Rus dış politikasına yön veren siyaset bilimci,
Aleksandr Dugin Aydınlık gazetesine verdiği röportajda, "
En gerçekçi dostunuz biziz, çıkarlarımız örtüşüyor..." diyor.
Bununla da kalmıyor tabi.
"Her şeyi konuşabiliriz" diyor; Mavi Vatan'ınızı, Akdeniz'deki çıkarlarımızı, Kıbrıs'ı, Libya'yı, İsrail'i, Afrin'i...
Tek istisnası var: İdlib
Dugin'e göre İdlib politikamızda ısrar etmek büyük hata olurmuş; Atlantikçileri sevindirir, bölgedeki dostlarımızı da kaybedermişiz!
İyi de "dostumuz" Rusya için İdlib neden bu kadar önemli?
Her şeyden evvel İdlib
Moskova'ya
Ankara'dan daha uzak. "
Suriye bizi çağırdı" denilecekse, Libya'ya da
Serrac çağırmamıştı, o ne olacak?!
Hem bu nasıl "
gerçekçi dostluk" ki her an kopacak şekilde İdlib'e bağlı.
Kaldı ki, Atlantikçileri sevindirmemek neden sadece Türkiye'nin tasası olsun? Rusya da bunu dert edinmeli, İdlib yüzünden Atlantikçilerin sevinmesine neden olmamaya özen göstermeli değil mi?
***
O değil de Dugin'in mezkur söyleşideki şu ifadesi çok dikkatimi çekti: "
Türk ordusu Kemalist devrim geleneğinden gelen muhteşem bir ordu, kahramanlar ordusu..."
Bu "ordu" vurgusu da neyin
nesi?
Yanlış anlaşılmasın, mesele
Kemalizm falan değil. "Tam bağımsızlıkçı" rahmetli
Soner Polat da Kemalist amirallerimizdendi. Zaten mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
Ordu üzerinden ister
Atlantikçi RAND Corporation'ın son raporundaki
o küstahça vurgu olsun,
ister Avrasyacı Dugin'in "ihsas edici"
veya manidar vurgusu olsun, fark
etmez.
İkisi de gıcıktır.