Ben öyle bilir öyle inanırım ki bu yalan dünyada 3 şeyin bedelini insanoğlu daha yaşarken öder.
Birincisi, şöhrettir.
Herkesin görür görmez çığlıklar attığı, parmaklarına dokunmak için birbirini çiğnediği, selfie kuyruklarına girdiği şöhretli insan an gelir unutulur.
Ama yaşlandığı için ama başka nedenle, fark etmez. Atılmış bir eşya gibi kimse dönüp bakmaz ona.
Şöhretli insan için unutulmak cehennem azabı gibidir. (Şöhretli olduğu dönemde gururdan kibirden uzak, mütevazı olmayı başaranlar müstesna tabi.)
***
İkincisi, her insan iddiaettiğiyle er ya da geç yüzleşir,dahası sınanır.
Mesela, sabah akşam "Biat ettiler, Erdoğan'ı eleştiremezler," dersin sonra da Nihat Genç'in dediği gibi 3 ayda İmamoğlu'na iman edersin.
O kadar ki, onca yalanı ortaya çıktığı halde tek kelimelik eleştiri getiremezsin.
Dahası, "yandaş" dediklerinin 17 yılda Erdoğan'a yaptığı övgülerin toplamından daha fazlasını 3 ayda İmamoğlu'na yaparsın.
Üstelik…
Yere göğe sığdıramadığın işbu CHP adayı, 15Temmuz'da vatanımızın işgal girişimine karşı Erdoğan "ölümüne" direnişi başlattığı sırada, "taşkınlık" yapmayın tweetleriyle "bozgunculuk" yapıyordu.
İmamoğlu güzellemelerinde Sözcü gazetesi yazarı SonerYalçın arkadaşımız bile öyle kaptırmış ki olursa o kadar olur. Binali Yıldırım'ı "aşağıladığı" söz konusu yazısında İmamoğlu'na, "genç,pırıltılı, başarılı …sözününeri siyasetçi…" diyor.
Hayır, şaka yapmıyorum, gerçekten de "sözünün eri" diyor. Daha komiği, Erdoğan, Binali Yıldırım'ı "aslanın" önüne neden atıyor diye soruyor. (Güleceksiniz ama söyleyeyim burada "aslan" dediği, İmamoğlu oluyor.)
Bence Soner Yalçın arkadaşımız her şeyden evvel kendine şunu sormalı: "Ne oldu, nasıl oldu da bir ömür boyu mücadele ettiğim AKP'liler ve FETÖ'cülerle aynı safa düştüm?"
Yoksa…
FETÖ gibi Soner Yalçın'ın da Erdoğan karşıtı AKP'lilerle hiçbir zaman sorunu olmadı mı?
***
Evet, bu dünyada da bedeli ödenecek olanların üçüncüsü, yalancılıktır.
Bana yalanın mücessem halini göster deseler FETÖ derim. Yalanı tek kelimeyle anlat deseler, yine FETÖ derim.
"Mescid-i dirar" mesabesindeki dindarlıklarından, "herkesiçok seviyoruz" yollu "hoşgörü" sahtekarlıklarına kadar her şeyiyle yalandan ibarettirler.
Soner Yalçın arkadaşımızın "aslanı" da büsbütün yalanla malul.
Öyle yalanlar atıyor ki saymakla bitmez.
CNN Türk'teki canlı yayında başarısız sınav verince "kameramanları işten attılar" yalanına sarıldı.
Geçen gün de "birduyum aldım," dedi, "BinaliYıldırım soruları İsmailKüçükkaya'dan istemiş."
Küçükkaya "yok öyle birşey, soruları hazırlamadım bile"deyince de rezil rüsva oldu.
Yalancılığın sonu budur. Kılıçdaroğlu'nun günahını almışız o hiç değilse "duyum" yerine "sufle" alıyordu.
Mesela, Fetullah 15 Temmuz'a "tiyatro" demiş o da nerdeyse eşzamanlı terennüm etmişti. Muharrem İnce, 24 Haziran gecesi kaçırıldığını iddia edenlere "şizofren" demişti.
Biz bu İmamoğlu'na ne diyeceğiz ey erenler?!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.