Biri vaktiyle Taraf gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yapmış, diğeri FETÖ'nün bir gazetesinde köşe yazarlığı...
Hemen belirtelim:
Daha sonra ikisi de FETÖ'nün yayın organlarından ayrıldılar.
Biri Erbakan'a daMilli Görüş çizgisinede öteden beri (en hafififadeyle) mesafeli; diğerininhakkını teslim edelim; "Savunan adam" diye yazılar yazmış vaktiyle.
Geçenlerde... Milli Görüş çizgisinde yayın yapmak amacıyla kurulan ama zamanla ortak noktaları, Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı olanların arzı endam ettiği mecraya dönüşen (adı lazım değil) bir televizyon kanalında program yapmışlar.
Genç ve "sinsi" olanı pas verince, yaşlı olanı "28 Şubat döneminde bile kendimibu kadar kısıtlanmış hissetmedim..." demiş.
Medyada epey konuşulmuştu hani.
Fakire soracak olursanız, hissiyat tartışılmaz. Nihayetinde adam hissediyor, "öylehissetme" diyemezsiniz.
Lakin çok geçmeden aynı "hissiyatı" paylaştığı, yıllar yılı "gönül" ve "hizmet" verdiği kendi camiasıyla da bi şekilde yollarını ayırmış.
"Sinsi" ondan daha "hisli" olacak ki bunu bile, "bakın işte hissiyatında ne kadar da haklıymış" şeklinde değerlendirmiş.
***
28 Şubat süreci deyince sizin aklınıza ne geliyor bilmem ama benim aklıma "garnizonun" sivil hayata "balans ayarı" çekme gayretleri geliyor.
Yani... Başörtüsü yasağı, İmamHatiplerin kapatılması, yaz aylarındaçocukların Kur'an Kursu'na gitmelerininyasaklanması, Erbakan'ın genel başkanlığınıyaptığı Refah Partisi'nin kıstırılması...
Bugün illaki bir "kısıtlanma hissinden" bahsedilecekse...
28 Şubat sürecine karşı mücadele verenler değil, 28 Şubatçıların "kendilerini kısıtlanmış" hissetmesi doğaldır.
Aksi durum, ya bilemediğimiz gizli bir "hissiyatın" ifadesi ya da "hissiyat ayarlarının" dalaletidir.
Anlaşılan o ki...
Kamusal hayattaki "din ve vicdanözgürlüğünün" yansıması üzerindendeğil, salt "ifade özgürlüğü" üzerinden 28Şubat "benzerliği" kuruluyor.
O halde soralım:
"Kıstırılmış hissiyatınızı" dermeyan ettiğiniz o kanaldan, yaptığı bir program yüzünden kovulan o spiker çocuğun "hisli- duyguları" ne olacak?
***
Fetullah'ın "teknik nakavt" kalkışması mesabesindeki 17 - 25 Aralık'tan sonra Dumanlı Ekrem familyası da "28 Şubat'tan daha beter" diyordu.
15 Temmuz'dan önce de "diktatör" kampanyası eşliğinde Sayın Erdoğan hakkında, "kaçacak" diyorlardı.
Ne oldu?
"Mehmet Akif 2018Türkiye'sinde yaşayamazdı" diyen o"sinsinin" abisi dahil FETÖ'cüler kaçarken,çıplak elleriyle tanklara direnen buaziz millet Erdoğan'ı başkan seçti.
Ama hesapları bitmedi, bitmeyecek. Abdüllatif Şener'leşmenin kolgezdiği bu "değişik zamanlarda" artıkhiçbir şey bizi şaşırtmıyor.
Sinsiler fırıldaklarla fingirdeşiyor, AKP'liler de figüran muhaliflerle. Millet vatan derdinde bunlar para - pul, makam - mevki derdinde.
Bizim de hissiyatımız var abiler:
Hiçbir dönemde bu kadar hançer yemedik, hiçbir dönemde!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.