Mahalleyi almış bir merak, "Salih Tuna ne diyecek" diye. Naçar sosyal medya hesabımdan açıklama yaptım.
Dedim ki: McKinsey adlı danışmanlık şirketi hakkında ne söylemişsem virgülüne kadar arkasındayım.
"Bu cahillere ne anlatsananlamazlar abi"diyeninden düpedüzçemkirenine kadarenvaiçeşit tepki geldi.
İçlerinden biri de "Kıvırma" dedi, iyi mi?
Ben virgülüne kadar sözlerimin arkasındayım diyorum, o "kıvırma" diyor.
Bir başkası da, "Tabi sözlerinin arkasında olacaksın. Erdoğan ile Albayrak'ın tepkileri dindirmek için ayrı telden çalıyormuş gibi yaptıklarını biliyorsunuz..." demiş.
Hayır, CHP veya "İyip"li falan değil.
Türkiye'deki bütün fenalıkların "Davutoğlu'suzluktan" kaynaklandığına inanan bir eleman.
Bunlardan mahallede (kimi gazete köşelerine kadar sızmış müptezel müfteriler dahil) epey var.
Ve, işin tuhafı bunlar insan!
Yani, Allah sevelim veya ibret alalım diye yaratmış. Sizi bilemem ama ben her daim "sevmekten" yanayın.
Lakinöyle mahluklar da var ki ("AKP'li rahatsızlara" çakmamdan felaket rahatsız olan Mumay Bülent gibi) evlat olsa, eldivenle bile sevemezsiniz.
***
McKinsey hakkında kim ne demişti; o kanalın o çocuğundan, FETÖ kaçağı EkremDuman'lıya kadar şöyle bir hatırlayalım.
Fakat önce ana muhalefet liderinden başlayalım.
Yani, 17 - 25 Aralık 2013'ten 15 gün önce gittiği ABD'den döner dönmez FETÖ kanalı Samanyolu'nda "Erdoğanyurtdışına kaçacak amayakalayıp getireceğiz" diyen Kılıçdaroğlu'ndan.
Söz konusu danışmanlık şirketi konusunda o kadar saçmaladı ki, bir tek "ezanlarımızı susturup bayraklarımızı indirecekler" demediği kaldı.
Her zamanki gibi dersine hiç çalışmamıştı tabii.
TRT'de 97'den itibaren 2 dönem genel müdürlük yapan "Yücel Yener'lerine" sorsaydı, kamu yayıncısı TRT'nin McKinsey'le uzun süre çalıştığını öğrenirdi.
FETÖ'nün umut bağladığı bir başka muhalefet parti lideri de 2 yıl IMF'de çalışan ve her seçim halkı sokağa çağıran CHP'li Selin Sayek Böke gibi "Düyun-u Umumiye" deyip durdu. Murdoch'ın kurduğu ABDkanalının Portakal'ı da "ABDşirketine kapı açılıyor..." diyerekfeveran etti.
Gülmeyin, dahası var:
Ekrem Dumanlı da çektiği video marifetiyle, "Ekonominin anahtarlarını McKinsey şirketine teslim ettiler.
Çok acı bir gelişmedir, üzücü bir gelişmedir.. battı diye sevinilecek bir gelişme değildir.. oh olsun diye üzerinde tepinilecek bir gelişme değildir..." dedi.
Evet, bence de çok komik ama muhalif lakırdıların özeti mahiyetinde. Sayın Bahçeli işte bu muhalefet tarzını çok sert eleştirdi.Sayın Bakan Albayrak da "ya ihanet ya da cehaletten" dedi.
Biz de malum şirketin sadece "danışmanlık" hizmeti sunduğunu, ayrıca, her yıl ihtiyacımız olan 220 milyar dolar dış kredi için bir çıpa mesabesinde anlamlı olabileceğini, fakat IMF'yle de uzaktan yakından alakası olmadığını, memnun kalınmazsa işine son verilebileceğini dilimiz döndüğünce anlattık.
Gelgelelim, biz FETÖ işbirlikçisi muhalefete vurduk, cevap "siyaset hırsızlarının" hayli zamandır sinsice "zehirlemeye" çalıştıkları "mahalleden" geldi.
Bu da zehirledikleri sosyolojinin etki alanını göstermesi bakımından manidardı.
Peki dediğimiz gibi olmadı mı? Sayın BaşkanErdoğan McKinsey işine şak diyeson verdi işte. (E hani Düyun-uUmumiye idi.)
Kılıçdaroğlu'nu kastederek,"Bu zat, ekonomi yönetimimizehizmet vermek üzere ücretimukabili tutulmuş bir danışmanlıkfirması üzerinden bizigüya köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bundan böyle ona bu fırsatı da vermemek için bu firmadan fikri danışmanlık hizmeti de alınmayacak..." dedi.
Hülasa, algı faaliyetlerinin ipini çekti.
Alınacak "danışmanlık" hizmetinden memnun kalınmayacağından değil, yürütülen algı faaliyetine izin vermedi.
Diyeceksiniz ki, ekonomi alanındaki bir "atraksiyona" sırf algı faaliyeti yüzünden son vermek ne kadar doğru?
Nerden baktığınıza bağlı.
"Bozguncu muhalefetin" mahut algısına memleketi teslim etmenin sonuçlarını düşünürseniz, elbette doğru.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.