Diyelim ki Çanakkale'deyiz, yedi düvele karşı vatan savunmasında; düşman toplarla saldırdığı bir anda matbuatımız şöyle manşetler atıyor:
"Son top saldırısıiflahımızıkesti!..."
"Yandık, bittik,tükendik...Direnecekgücümüz kalmadı..."
"Her şey bitti... Teslim olmaktanbaşka çaremizyok... "
Ne demektir bu?
Lafın düzünü edelim: Düşman saldırısına destek olmak, yani, bozgunculuk yapmaktır.
Aynı durum terör saldırıları için de geçerlidir. "Ekonomik terör saldırısı" da buna dahildir.
"Ekonomik terör saldırısı" dediğim, hiçbir ekonomik temele dayanmaksızın doların 4 binlerden 7 binlere çıkmasıdır mesela.
Mahut saldırıyı "oley" çekercesine duyurmak veya 'bankalara el konulacak' demek veya 'döviz cinsinden mevduat TL'ye çevrilecek' şeklinde heyula oluşturmaya çalışmak da tastamam bozgunculuktur.
Efendim doların yükseldiğini görmezden mi gelelim?
Bunu görmeyen mi var?
Mesele, halkımızın sofrasındaki ekmeği çalan ellere engel olmaktır, FETÖ'cüler gibi o ellerin maksadına hizmet etmek değil. 15 Temmuz'daki işgal girişimi ile söz konusu "ekonomik terör saldırısının" hedefi de "merkez üssü" de aynıdır. Tuncay Opçin adlı kaçak FETÖ'cünün şu tweeti de bu hakikatin ifadesidir: "Camilerden 7 / 24 salaverilmiyor mu? Dolardaki yangınbelki böyle söner..."
Tevekkeli denilmemiş, "şecaat arzederken merd-i kıptî sirkatin söyler"
Eleştiri mi?
Elbette olacak, hem de kıyasıya. Ama FETÖ'cülerden farkın olacak, eleştiri diye karamsarlık bombalamayacaksın.
Bir de, saldırı anında eleştiri, saldırının amacına hizmet edebilir, dikkatli olacaksın.
Yapılması gereken belli zaten: İsrafa son vereceğiz. Tasarruf yapacağız. Tasarruflarımızla üretime yönelip ihracatı arttıracağız.
Bunun için de geceli gündüzlü çalışacağız, başka yolu yok. Merkel bile Türkiye'ye güven verici açıklamalar yaparken, AvrupaParlamentosu'ndan bile ambargoya karşı Türkiye'ye destek gelirken, TakıntılıHasan Paşa gibi "memleket yanıyor" yaygarası yapmak, eleştiri değil bozgunculuktur.
Takıntılı Hasan Paşamız, "yaygarasında" biraz geç kalmış.
Nedeni mi?
Demesine bakacak olursak, üç haftadır sürgündeki dostlarıyla Leros adasında tatil yapıyormuş. (Artık nasıl sürgünse!)
Geç kalmasının acısını felaket çıkarmış.
Nasıl mı?
Sadece "memleket yanıyor" demekle de kalmamış, kendisi gibi "yaygara" koparmaya çalışmayan İş Bankası Genel Müdürü'nden iş dünyamızın patronlarına kadar herkesi "acıklı" ve "hüzün verici" buluyor. İlber Ortaylı, "aptal" demişti de "susturulmuştu."
Ben susmayacağım: Aptallık tükenmiyor!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.