Sırıtıyor demeyeyim de bi ufaktan gülümsüyor gibi yaptığı fotoğrafının yer aldığı seçim afişlerinde "Geliyoruz" yazıyor.
Bir gözü parlıyor, belli ki ufuklara bakıyor, diğer gözü "Gel BakalımMuharrem"de kalmış sanki, hafiften karanlık.
Evet, geliyormuş, alın teri göz nuru bıyıklarıyla birlikte.
Kim mi?
Kim olacak, Kılıçdaroğlu.
Ceketinin yakasında CHP rozeti var. Burası önemli. Demek ki, "Geliyoruz" dediği bildiğimiz CHP.
Peki, gelip de ne yapacaklarmış?
Mesela, Dersimarşivlerini açacakmış. Öyle demişti FETÖ'den tek kelime etmediği 240 sayfalık seçim bildirgesinde.
Hani, Nihat Genç arkadaşımız da lafın düzünü etmişti: "Kimle hesaplaşıyorsun,vergi ve asker vermem deyip, yanınada İngiliz ajanını almış Kürt ağalarınakarşı harekete geçen Atatürk'tür,arşivleri açmana gerek yok, TrabzonAtatürk Köşkü'nde Atatürk'ün çizdiğiDersim hareket planı ziyaretçilere açıkduvarda asılıyor, neyin peşindesiniz..."
***
Söz konusu seçim bildirgesi gerçekten de yenilir yutulur değildi. PKK / HDP'nin yıllar yılı "federatifçözüm" kapsamında talep ettiği "AvrupaYerel Özerklik Şartı'nın kabul edilmesi"veya "Kamu birimlerine idarive mali özerklik verilmesi" veya "Bazıbakanlıkların yetkisinin yerel yönetimleredevri" gibi ifadeler CHP'nin mezkurbildirgesinde yer almıştı. Nihat Genç, bari İnce'nin önünü kesmeseydiniz, sabretseydiniz de "etnik pazarlıklı" bildirgenizi seçim sonrası açıklasaydınız, demişti.
Lakin, İnce sabretmiyor, onu ne yapacağız?! Demirtaş'ları ziyaretlere doyamıyor mesela.
Hayır, sevgisinden muhabbetinden değil.
Daha dün, 53 vatandaşımızın katledildiği 6-8 Ekim olaylarının kışkırtıcısı olduğunu söylemişti. Kılıçdaroğlu çok seçim kaybetti ama hiç bu kadar İnce'lmedi.
En azından, oy uğruna bana "hacı" derlerdi, "abdestsiz yere basmam" falan demedi.
***
Sahi Kılıçdaroğlu nereye "Geliyoruz" diyor?
Cumhurbaşkanlığı sistemi kafasında hâlâ oturmadı mı yoksa? (Referandum sürecinde başbakan başka partiden, cumhurbaşkanı başka partiden olursa ne olacak demişti hani.)
"Başbakanlık" diye bir şey yok artık bu gerçeği içine sindirmek zorunda.
"Geliyoruz" demekle İnce'yi de kastetmiş olamaz.
Öyle olsa, "Gel Bakalım Muharrem" deyip İnce'nin yakasından CHP rozetini sökerek, artık "bundan sonra tarafsızsın,tarafsız cumhurbaşkanı olacaksın" demezdi.
Kaldı ki, İnce'yi kastetmiş olsa o acayip yalanını yüzüne vurmazdı.
Hangi yalanını mı?
Haklısınız, İnce'de yalan gani.
O kadar ki bazen kendi yalanını kendi yüzüne vurabiliyor; hem de aynı cümle içinde.
Neydi o yahu; rektör, olmadı, dekan, olmadı, albay yalanı.
Fakat...
"Beni ABD'den aradılar, usulüneuygun istenmediği için Fetullah'ı vermiyorlar"yalanı bir başkaydı. Kılıçdaroğlu "raporlara baktım, gayet uygun istenmiş" diyerek bu yalanını öyle yüzüne vurdu ki... İnce tastamam durdu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.