Kuran-ı Kerim'in inmesiyle diğer din mensuplarının son peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmesi zorunluluğu gelmiştir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) insanların tümüne Beşir ve nezir olarak gelmiştir. Onun daveti de umumidir.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) diğer din mensuplarına gönderdiği mektuplar bunun açık birer belgesi hükmündedir.
Hz. Resul'ün (s.a.v.) gönderdiği ve insanları İslam'a davet ettiği davet mektuplarından bir kısmını bu hakikati deklare eden birer tarihi vesika olarak hatırlatalım.
1- Hıristiyan Bizans Kralı Heraklius'a gönderdiği mektup:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla: Allah'ın Resulü Muhammed'den, Romalıların büyüğü Heraklius'a. Selam, hidayete tabi olanlara olsun. Bundan sonra (bilesin ki); ben seni İslam'a davet ediyorum; Müslüman ol, selamet bul. (Müslüman ol da) Allah senin mükafatını iki katı versin. Eğer (bu davetten) yüz çevirirsen çiftçilerin vebali de senin üzerine olur. "
Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramızda eşit olan bir kelimeye geliniz. Allah'tan başkasına kulluk yapmayalım. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp birbirimizi Rabblar kabul etmeyelim. Eğer yüz çevirirlerse o zaman (onlara); 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyin." (Al-i İmran: 3/64)
2- Mecusi İran Kralı'na (Kisra) gönderdiği mektup:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla: Allah'ın Resulü Muhammed'den, İran'ın büyüğü Kisra'ya. Selam; hidayete tabi olan, Allah'a ve Resulü'ne iman edenlere, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed'in de O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet edenlere olsun. Seni Allah'ın daveti ile davet ediyorum. Ben, hayatta olan herkesi uyarmak için (mutlak olarak gelecek cehennem azabıyla korkutmak için ve de inkâra devam eden) kâfirler üzerine azabın hak olması için bütün insanların hepsine gönderilmiş bir Allah elçisiyim. Müslüman ol, selamet bul. Eğer bu daveti reddedersen, (sana bağlı bütün) Mecusilerin vebali senin üzerinedir."
3- Hıristiyan Habeş Kralı'na (Necaşi) gönderdiği mektup:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Resulü Muhammed'den, Habeşistan Kralı Necaşi'ye. Sen Müslüman ol. Ben, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan, Malik, Kudüs, Selam ve Muheymin sıfatlarıyla bezenmiş olan Allah'a yaptığım hamdimi sana ulaştırırım. Şehadet ederim ki, Meryem oğlu İsa, Allah'ın çok iffetli ve temiz, dünyadan el-etek çekmiş Meryem'e ilka ettiği Ruh'u kelimesidir ki Meryem bu ilka ile hamile kalmıştır. Allah, Adem'i eliyle yarattığı gibi İsa'yı da ruhundan üfleyip yaratmıştır. Ben seni hiçbir ortağı bulunmayan Allah'a, O'na itaat etmeye, bana tabi olmaya ve bana gelen vahye iman etmeye davet ediyorum. Ben, Allah'ın Resulüyüm. Ben, seni ve askerlerini Allah'a çağırıyorum. Ben sana tebliğimi yapmış ve gerekli nasihatte bulunmuş oldum. Selam, doğru yola tabi olanlara olsun."
4- Necaşi'nin Hz. Peygamber'e (s.a.v.) cevabı:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Necaşi Ashame'den, Allah'ın Resulü Muhammed'e. Selam senin üzerine olsun ey Allah'ın Nebisi! Allah'ın fazlı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun. Allah, kendinden başka ilah olmayandır. Bundan sonra (bilesin ki); İsa'nın durumunu zikrettiğin mektubun bana ulaştı ey Allah'ın Resulü. Yerin ve göğün Rabbine yemin ederim ki, İsa da senin zikrettiğin konulara hiçbir ilave yapmamıştır, aynen senin dediğin gibidir. Bize göndermiş olduğun şeyleri öğrenmiş, amcanın oğluna ve onun arkadaşlarına yakınlık göstermiş bulunuyoruz. Şehadet ederim ki sen, kendisi doğru söyleyen, kendinden önceki peygamberleri de doğrulayan Allah Resulü'sün. Ben hiç şüphe etmeden sana biat ettim. (Senin adına) amcanın oğluna (Yani Hz. Ali'nin ağabeyi olan Hz. Cafer bin ebi Talib'e) biat edip onun elinde (Müslüman olarak) alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."
Not: Necaşi hicretin 9. yılında vefat etti. Vefat haberi aynı gün Hz. Resulullah'a (s.a.v.) (Allah tarafından) bildirildi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) sahabileriyle beraber musallaya çıkıp gıyabında dört tekbirle Necaşi'nin cenaze namazını kıldı.
5- Mısır ve İskenderiye Kralı Mukavkıs'a gönderdiği mektup:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Resulü Muhammed'den Kıbt kavminin büyüğü Mukavkıs'a. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun. Bundan sonra (bilesin ki); ben, seni İslam davetiyle davet ediyorum. Müslüman ol, selamete ulaş. Müslüman olursan Allah sana iki kat mükafat verir. Eğer yüz çevirirsen bütün Kıptilerin günahı sana aittir. "
Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramızda eşit olan bir kelimeye geliniz. Allah'tan başkasına kulluk yapmayalım O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp birbirimizi Rabblar kabul etmeyelim. Eğer yüz çevirirlerse o zaman (onlara); 'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlarız' deyin." (Al-i İmran, 3/64)
6-Münzir'in Peygamberimiz'e (s.a.v.) mektubu:
Hz. Peygamber (s.a.v.) Münzir'i ve kavmini İslam'a davet etti. Münzir cevaben şu mektubu yazdı:
"Bundan sonra (bilesin ki); ey Allah'ın Resulü! Ben, gönderdiğin mektubu Bahreyn halkına okudum. Bazıları İslam'ı beğendi. Müslüman olmayı arzu etti ve İslam'a girdi. Bazıları ise İslam'ı kabul etmedi. Benim beldemde Mecusi ve Yahudiler de var. Bu konuda bana emirlerini yaz."
7-Peygamberimiz'in (s.a.v.) Münzir'e cevabı:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın Resulü Muhammed'den Münzir ibn Sava'ya. Selam senin üzerine olsun. Ben, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan (Allah'a) olan hamdimi sana ulaştırırım. Şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur, Muhammed O'nun kulu ve Resulüdür. Bundan sonra (bilesin ki); ben, sana Yüce Allah'ı hatırlatıyorum. Kim samimiyet gösterirse, emirlerine tabi olursa bana itaat etmiş olur. Kim onlara karşı samimi muamelede bulunursa, bana karşı samimiyetle muamele etmiş olur. Elçilerim senden hayırlı övgüde bulundular. Ben de, senin, kavmine aracı olmanı kabul ettim. Müslümanları, İslam'ı kabul ettikleri hal üzere bırak. Günahkârları affettim, sen de onları kabul et. İtaatkâr olduğun müddetçe seni görevinden almayacağız. Kim Yahudi veya Mecusi olarak kalırsa onların artık cizye vermesi gerekir."
8- Yemame Hükümdarı Hevze'ye gönderdiği mektup:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Allah'ın Resulü Muhammed'den Hevze İbn Ali'ye. Selam, hidayete tabi olanlara olsun. Bilesin ki dinim, deve ve at ayaklarının bastığı her yere yayılacaktır. Müslüman ol, kurtuluşa er. Böylece elinin altındaki mülkünü sana vereyim."
9- Yemame Kralı'nın Peygamberimiz'e (s.a.v.) cevabı:
"Ne güzel ve ne iyi bir şeye davet ediyorsun. Araplar benim makamıma saygı gösterirler. Bu nedenle bana da bazı yetkiler verirsen sana tabi olurum."
***
Efendimizin ifadeleri ve mektuplarında kullandığı üslup çok nettir. O, kendisine iman edilmesini ve Kuran'a uyulmasını tek yol olarak takdim ediyor. Hidayet İslam'dadır. Ve Allah din olarak İslam'ı seçmiştir.
SON GÜNLERDEKİ GÜNDEM SORULARI
Gündemdeki bazı konularla ilgili sizlerden sorular geliyor. Belki bir kısmını siyasi uçları olan sorulardır. Ama biz bu sorulara siyasi noktalarından uzak dinle ilişkin yönleriyle cevap vereceğiz.
Kuran-ı Kerim'li pasta: Bunun yanlış olduğu, hiçbir Müslüman'ın yüreğine sinmeyeceği açıktır. Edeben de, usulen de yanlıştır. Sadece Kuran-ı Kerim değil, herhangi kutsal bir hususun pasta veya benzeri şeylerle takdimi hatadır.
Kâbe Maketi: Daha önce TV kanallarında da Kâbe maketi konulmuş ve stüdyoda ihram giyinilip tavaf yapılmıştı. Bütün bunların yakışık olmadığını o zaman da belirttik. Kâbe Mekke'dedir. Oraya uygundur. Sokağa, caddeye konulması bir hatadır. Kâbe veya ihramı göstermek için video kullanılabilir.
İmam Hatip okulları: Bu okullar bu milletin alnına yazılmış en asil alın yazıdır. Elbette her okulumuz değerlidir. Ama İmam Hatip okulları her türlü radikal, hurafeci ve acımasız dini oluşumların önündeki en büyük bariyerdir.
Din Dersi: Din bilgisi, eğitim ile dini zorlama farklı şeylerdir. Her aile maalesef evladına dini bilgiyi sağlıklı verebilme imkânına sahip değildir. Özellikle boşanmaları ve sağlıksız biçimde kullanılan sosyal medya ve interneti düşündüğümüzde bu oran yükselecektir. Bu şartlarda her Müslüman çocuğa -gayrimüslimler hariç- dini eğitimini devletin vermesi kadar doğru bir şey olabilir mi? Din eğitimi coğrafyadan, kimyadan daha mı az değerli. Elbette dini ibadete zorlama olmamalı. Ama ileride oluşacak zararlı cereyanlara karşı evlatlarımızın uyarılması kadar makul bir şey olamaz.
Türkiye'de din eğitimi ve öğretimi tevhidi tedrisat kanununa göre devletin tekeline bırakılmıştır. Bu nedenle devlet vatandaşına dini eğitimi vermekle mükelleftir.
Kâbe: Her iman edenin ruh dünyasını etkileyen bir şeref abidesidir. Bütün peygamberlerin nefes alma yeridir. Sonsuz kıbledir. İmanı olan mümin için alternatifi olmayan tek kıbledir. Öyle kalacaktır.