ABD, küresel dünyanın patronu olmakta bocalasa da New York hâlâ dünyanın en popüler ve etkili şehri... New York sadece sanat, moda ve kültürün değil, siyasetin de, ticaretin de, paranın da başkenti. BM'den Dünya Bankası'na, bütün küresel kurumların merkezi de bu şehirde.
Başkan Erdoğan'ın BM toplantısı nedeniyle New York'tayız. O toplantının ve Başkan Erdoğan'ın birbiri ardına gerçekleştireceği görüşmelerin arka planını izlemeye çalışacağız ama benim ilk durağım New York'un tam merkezindeki Türkevi oluyor.
O kadar merkezinde ki, tam karşısında Birleşmiş Milletler binası var. Biraz ilerisinde ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği binası yer alıyor. Ama sadece bunlar değil, yakın çevresinde dünyanın üç güçlü devleti, İngiltere, Almanya ve Fransa'nın temsilcilikleri bulunuyor.
Türkiye'nin yeni merkezi Türkevi bu bölgenin en stratejik ve güzel yerinde adeta yeni dünya siyasetinde
"Ben de varım" diye mesaj veriyor.
Bu aslında son dönemde yükselen ve siyaset üreten Türkiye'nin geldiği noktayı da gösteriyor.
Bölgeyi birlikte gezdiğim sevgili dostum
Ahmet Köse, New York'un merkezinde yükselen Türkevi'ni göstererek şöyle diyor:
"ABD'de yaşayan bir Türk olarak gurur duydum. İnsana güven veriyor. Dünyanın karşısına, dünyanın en merkezindeki görkemli bir binayla çıkıyorsunuz. Bundan daha etkileyici ne olabilir? Bana göre artık Türkiye dünyanın G6'sı içinde... Bu bir ülkenin prestiji açısından çok tarihi bir adım..."
Dün bu bina
Başkan Erdoğan'ın açılış konuşmasıyla hizmete girdi. Artık Türkiye'nin ABD'deki önemli etkinlikleri bu merkezde yapılacak. Daha ilk günden, açılıştan hemen sonra BM Genel Sekreteri
Antonio Guterres'le başlayan görüşme trafiği, İngiltere Başbakanı
Boris Johnson, Hırvatistan, Slovenya, Polonya, Finlandiya cumhurbaşkanları, AB Konseyi Başkanı
Charles Michel gibi çok sayıda siyasi ile devam etti.
Türkevi'nin arka planı da bir hayli geçmişe uzanıyor ve ciddi bir emek var. O tarih, Demirel döneminin vazgeçilmez Dışişleri Bakanı rahmetli
İhsan Sabri Çağlayangil'in 1977 yılında, binanın üzerine oturduğu ana arsayı satın almasıyla başladı. Sonra yanındaki bir otopark ve İranlı bir Yahudi'ye ait bina biraz da zahmetli bir süreçten sonra satın alınarak bugünkü noktaya gelindi.
Bu çabada Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu ve şimdi Moskova
Büyükelçisi olan
Mehmet Samsar gibi
çok sayıda dışişleri mensubunun katkısı
yadsınamaz, ama işin küresel düzeyde
etkili bir noktaya taşınmasında ve iddialı
olunmasında kuşkusuz en büyük katkı
Başkan Erdoğan'a aitti. Her yatırımı
olduğu gibi bunu da ısrarla takip etmişti.
Şimdi merak ediyorum, Türkiye'de başta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olmak üzere devletin geleceği için yapılan binalara karşı çıkan, itibarsızlaştıran muhalefet partileri, acaba New York'un en merkezi yerindeki gökdelene de bir kulp takacak mı? Bu görkemli bina Ankara'dan nasıl görünür bilemem ama New York'tan çok güzel görünüyor ve gurur verici...
New York'a turist olarak bile gelseniz mutlaka Türkevi'ni görün derim. Çünkü onlarca
Türkiye karşıtı lobinin cirit attığı bir şehirde yapılan bu binanın, sadece New York'un merkezinde bir gökdelen olmaktan öte bir anlamı var.