Finansal piyasalardaki profesyonellerin ve ekonomistlerin ağırlıklı bir bölümü TCMB Para Politikası Kurulu'ndan (PPK) en az 25 baz puanlık bir faiz indirimi beklerken, PPK para politikası faiz oranını sabit tutmayı tercih etti. Ekonomistlerin sadece yüzde 10'u indirim beklemezken, yüzde 20'si 50 baz puan, yüzde 70'i ise 25 baz puan indirim beklemekteydi. Beklenti, TCMB PPK'nın 10. kez faiz indirmesi sonrasında, yıl sonu için bir faiz indirimini daha cepte bekleteceği yönündeydi. Çünkü, yıl sonu için PPK'nın ineceği en düşük para politikası faizi düzeyi yüzde 7.75 olarak öngörülmekte.
Görünen o ki, TCMB'nin her ay düzenli olarak gerçekleştirdiği ve bu ay 64 ekonomistin cevaplandırdığı 'Beklenti Anketi'nde, 2020 sonuna yönelik yıllıklandırılmış enflasyon beklentisinin yüzde 9.38'den yüzde 9.54'e yükselmesi; 12 ay sonrasının enflasyon beklentisi iyileşmeye devam ederken, 24 ay sonrasının enflasyon beklentisinin de bir miktar yükselmesi, TCMB üst yönetimi açısından, 'enflasyonbeklentilerinin yönetimi' boyutunda radara girmiş. Bu hususa, çekirdekenflasyon oranlarındaki eğilimin bir miktar yükselişe işaret etmesini de eklememiz gerekiyor.
Küresel virüs salgınının dünya ekonomisi ve küresel ticaretteki tüm negatif etkilerine rağmen, mayıs ayının son haftasından itibaren toparlanan, haziran ayında ise umut verici bir performans artışı yakalayan mal ticareti ve düşük seyreden küresel emtia fiyatları sayesinde, TCMB üst yönetimi Türkiye'nin cari işlemler dengesinde sıkıntılı bir tablo beklemiyor. Bu noktada, döviz kurlarının seyri açısından risk olasılığının kademeli olarak azaldığı bir döneme de girmekteyiz. Bu nedenle, benim cephemde, PPK 10. kez 25 baz puanlık bir faiz indirimi kararı alabilirdi.
Ancak, PPK üyelerinin, mal ve hizmet piyasalarında fiyat belirleme alışkanlıklarının bozulma eğilimi göstermemesi, manşet enflasyonda temmuz ayından itibaren iyileşmenin, dezenflasyon sürecinin güçlenerek devam etmesi ve Türkiye'nin ülke risk priminin hızla iyileşmesi adına, fiyat istikrarına yönelik pozisyonunu 'sıkı' tutmayı tercih ettiği anlaşılıyor. TCMB, yılın ikinci yarısında 'dezenflasyon' sürecinin hız kazanması halinde, orta ve uzun vadeli faiz oranlarının kabul edilebilir seviyede tutulabilmesi adına, Ekonomi Yönetimi 'ne ve reel sektöre önemli bir hareket alanı oluşacağını da öngörmekte. Bu nedenle, dezenflasyon sürecini destekleyici yönde bir 'sıkı duruş' önceliklendirilmiş gözüküyor.
TCMB üst yönetiminin, dezenflasyon ile de desteklenmiş bir 'sıkı duruş' tercihi, yıllıklandırılmış manşet enflasyonda aşağı yönde yeni bir kırılmayı tetikler ise, bu durumda, sonbaharda gerçekleşecek 50 baz puanlık indirimin reel sektörün kaynak maliyetleri üzerindeki etkisi de pozitif olacaktır. Bu nedenle, 'indirebilirdi' desem de, PPK'nın kararını, gelecek sonbaharda 'yeni adımlar'ın müjdecisi olması umuduyla, destekliyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.