Koronavirüs küresel salgını, sebep olduğu küresel ve ulusal düzeydeki geniş çaplı etkileri nedeniyle, hiç süphesiz, bizleri yeni koşullara, bireysel ve iş yaşamımızı yeni bir anlayışa taşıyacağımız bir sürece sürükledi. Bu yeni sürecin uluslararası, ulusal ve bireysel düzeyde 'değişim'i gerektiren sonuçları olacak. Bireysel düzeyde, 'deprem gerçeği'ne dayalı olarak evimizde yaptığımız 'deprem çantası' tarzı hazırlıklara, şimdi 'virüssalgını'na yönelik hazırlıkları da ekleyeceğiz. Birincisi, nakit para kullanımını azaltmaya yönelik yeni bir süreç hız kazanacak. En fazla, mikrop, bakteri, virüs taşıyan, elden ele dolaşan nakit paradan, dijitalparaya geçiş hızlanacak. İkincisi, küresel dijital platformlara yönelik 'bireyselmahrumiyet' ve 'kişisel verilerin korunması'na yönelik tartışmaları, insanların vücuduna 'çip' takılması boyutunda, yeni bir sürece taşıyacak. 'Virüse yakalanmak' korkusu, insanları bireysel mahrumiyetinden fedakarlığa zorlayacak ve 'küresel müesses nizam' 'kişisel mahrumiyeti' korumaya yönelik devlet tedbirlerini eleştirecek. Devletlerin kontrolü dışında internet imkanı gibi başlıklar hız kazanacak. Üçüncüsü, 'ulus-devletçiler' ile 'küreselciler' arasında tırmanan savaşın en çetin raunduna gireceğiz. Ulus-devlet kavramını sonuna kadar savunan tüm liderleri 'virüs salgını' ile köşeye sıkıştırmaya çalışacaklar. Brexit'i savunan İngiltere Kraliçesi ve görevi devretmesi beklenen Prens Charles'ın koronavirüs testleri 'pozitif' çıktı. Geçtiğimiz perşembe, İngiltere'nin eski Başbakanı Gordon Brown ise, virüsle mücadelede ivedilikle 'küreselhükümet' kurulmasını önerdi. Bunun anlamı, 'ulus devletler'in yenilgisi. Dördüncüsü, bu virüs salgını, devletlerin ve şirketlerin yönetim tarzını bütünüyle değiştirecek. Konvansiyonel tarzda 'yatay'veya 'dikey' organizasyon yapıları demode ilan edilecek. Devletler ve şirketler çalışanlarını 'uzaktan erişim'le çalıştırmaya ikna edilecek, yönlendirilecek. Açık ofis kavramı, şirket merkezi kavramı sorgulanacak. Dünyada gayrimenkul ve inşaat faaliyetleriyle ilgili yepyeni anlayış ve yaklaşımlar gündeme gelecek. Süreç, dönüp dönüp, 'ulus-devlet' kavramının sorgulanacağı bir noktaya getirilmeye çalışılacak. Beşincisi, küresel teknoloji şirketlerinin ve dijital platformların ne kadar vazgeçilmez olduğu daha perçinlenecek. E-ticaret, e-ihracat ve paylaşım ekonomisi Y ve Alfa Kuşağı için vazgeçilmez kılınacak. Bu iki kuşakta da, mülkiyet edinme eğilimini sonlandırmaya çalışacaklar. Yeni kuşağın tam 'dijitalleşme'ye dayalı 'sosyal izolasyon'u en yakın dostunun 'akıllı cihazlar' olduğu bir yaşam tarzı empoze edilecek. Altıncısı, 'ulus-devlet'i savunanlar için ağır bir sınav dönemi olacak. Tüm 'küreselleşme' taraftarı baskılara karşın, 'milli sanayi' hamlesini savunmayı sürdürecekler. 'Sınırlarıtümüyle kaldırma'nın savunulduğu bir konjonktürde, küresel ticaretin bütünüyle serbest bırakılmasının savunulduğu bir dönemde, 'ulus-devlet' kavramı ışığında, ülkeler savunmanın yanı sıra, sağlık, bilişim, siber alt yapı ve enerjide 'kendine yeten ülke' olmak adına büyük bir mücadeleye soyunacaklar. Küresel sağlık, bilişim ve enerji şirketlerinin tüm baskı ve lobi faaliyetlerine rağmen. Türkiye olarak, bu sürece 'Milli Egemenlik'i önceliklendiren bir anlayışla hazırlanmalıyız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.