ABD'nin Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani ve beraberindekilere düzenlediği hava operasyonu sonrasında, son 3 günü, ABD ile İran arasında tehditlerin giderek tırmandığı bir süreçle geçirdik. İran, ABD'ye ait pek çok noktaya karşı misilleme yapacağını, ABD'nin bu saldırıyla bizzat Orta Doğu'da yaşayan kendi vatandaşlarını riske soktuğunu açıklarken, ABD'de de, bir misilleme olması halinde, içinde İran için değerli kültür mirası varlıkların da olduğu 52 noktaya karşı saldırıda bulunarak cevap verileceğini açıkladı.
Dünyanın günlük petrol üretiminin yüzde 25'i Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı ülkeler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu coğrafyada petrol üretimleriyle öne çıkan iki ülke Suudi Arabistan ve İran. ABD 2018-2024 döneminde, üzerlerindeki ambargo baskısı nedeniyle, günlük bazda 2,5 milyonvaril daha az petrol üretimi gerçekleştirecek olan İran ve Venezüella'nın pazarda oluşturdukları boşluğu doldurup, günlük üretimini 4,5-5 milyon varil arttırmayı hedeflemekte. ABD'nin günlük olarak, 2018-2024 arası petrol üretiminde hedeflediği artış tek başına Brezilya, Irak, Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Norveç ve Guyana'nın artış hedeflerine eşit .
Bu nedenle, ABD-İran gerginliğinin İran açısından, küresel petrol üretimi ve ticaretinde pazar kaybına dönüşmesi, ABD açısından pazar kazanımı anlamına gelmekte. Aynı zamanda, ABD'nin Çin'e, Japonya'ya ve Güney Kore'ye petrol satması ve petrol tedarikinde Asya'yı bir adım daha kendine bağımlı hale getirmesi anlamına geliyor. Bu nedenle, Libya'dan Suriye'ye, Irak'tan Doğu Akdeniz'e, bölgedeki petrol ve doğalgazın birincil ve ikincilkontrolü ABD'de mi, yoksa Rusya'da mı, ya da Çin'de mi olacak; Japonya kendi enerji tedariki açısından nasıl daha fazla Orta Doğu'daki 'karmaşık denklem'in içine dahil olabilir; Libya'da Hafter ve taraftarlarını beslemek ne anlam ifade ediyor; tüm 'denklem'i çok geniş bir açıdan okumak ve anlamak gerekiyor.
Gelişmeler ne yöne evirilecek olursa olsun, ABD ile İran arasında tırmanacak gerginlik ve bu gerginlik Basra Körfezi'ndeki petrol üretimi ve sevkiyatı adına sebep olacağı tehdit ve riskler, doğrudan petrol ve altın fiyatlarını hareketlendirmiş durumda. 3 Ocak cuma günü, altın küresel piyasalardaki ons fiyatı 1528 dolardan aynı gün kapanışta 1552 dolara yükseldi. 1 ay içerisinde altınınons fiyatı 1460 dolardan 1552 dolara yükselirken, 2019'u 1515-1517 dolar seviyesinden kapatan altın, 1 ayda neredeyse 100 dolar, 2020'nin ilk 2 işgününde ise 40 dolar sıçradı.
Petrol fiyatları ise, gerginliğin daha da tırmanması halinde, varil başına 70-90dolar aralığına geçme riski taşıyor. Bu nedenle, küresel piyasalarda spotlar petrol ve altına dönmüş durumda. Çin, Japonya, Güney Kore, Hindistan ve Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler açısından dikkatle takip edilmesi gereken bir 3 aylık döneme giriyoruz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.