Türkiye'nin bölgesel ve küresel işbirliği süreçlerindeki öncü rolü, Osmanlı'dan beri ülke kurumsal hafızamızda var olan bir meziyetimiz.
Yakın dönem açısından, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası örgütlerin başından beri üyesi olmamız bir yana, NATO'nun yanı sıra, CENTO'yu da unutmadan, esas 1980'lerden bu yanaki sürece odaklanırsak, İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK), Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT/ECO) ve D-8Hareketi gibi, Türkiye'nin öncülük ettiği pek çok önemli işbirliği süreci ve platformu unutulmamalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, son 16 yılda, Türkiye'nin ekonomi-politik alanda kaslarını güçlendirmiş, atletik, diplomatik manevra kabiliyeti yüksek bir ülkeye dönüşmesine şahit olduk. Busüreç, 70 yıldır Atlantik kanadıylayürütülen güçlü ekonomik,siyasi ve askeri ilişkilerinyanı sıra, Türkiye'ye yenigüç kutuplarıyla uluslararasıilişkilerini 'çok yönlü' ve 'çok katmanlı' olarak geliştirme fırsatıda sağladı.
2000'li yılların başından itibaren 'yükselen yeni güç merkezi' olarak öne çıkan Asya-Pasifik'le, Başkan Putin'le yeniden 'süper güç' konumuna ulaşma sürecini hızlandırmış olan Rusya'yla, 21. Yüzyıl'ın ikinci yarısınınçekim merkezi olacakAfrika'yla ve yaradılışları gereği, adeta 10 bin km uzağımızdaki kuzenlerimiz gibi hissettiğimiz Latin Amerika'yla yepyeni bir ilişki seti oluşturma gayretlerimizi hem hızlandırdık, hem de derinleştirdik. Türkiye'nin 2015'tekiG20 dönem başkanlığı ve2018'deki Şangayİşbirliği ÖrgütüEnerji Kulübü dönembaşkanlığı, çokyönlü olarak zenginleştirilmişdiplomasiağımızın bir çırpıdasayılabilecek meyveleriolarak özetlenebilir.
Bu dönem içinde, başlangıçta gayri resmi bir oluşum olarak başlamış olan Brezilya- Rusya- Hindistan- Çin (BRIC) işbirliği ise, 2009'da Rusya'nın ev sahipliğindekiliderler zirvesiyle etekemiğe bürünmesi sonrasında, resmi olarak 10'uncu Zirvesi'ni gerçekleştiren bir küresel işbirliğine dönüştü ve Güney Afrika'nın da katılımıyla artık BRICS Grubu olarak adlandırılmakta.
1860'tan bu yana küresel ekonomi-politiği yöneten 'batıbatı' veya 'kuzey-batı' ittifakı, yükselen 'güney-güney' ittifakının dünya ekonomisinde katlanarak büyüyen gücünden de, 70 yıl Atlantik ittifakıyla güçlü ilişkileri olan Türkiye'nin, BRICSGrubu'yla, Şangay İşbirliğiÖrgütü'yle ve bu birlikteliklerinbaşat ülkeleri olan Rusyave Çin'le güçlendirilmiş vederinleştirilmiş 'bilateral'ilişki kurmasından olağanüstü rahatsızlar. Yeni yükselen güç merkezleri, Atlantik ittifakının hâkimiyetindeki deniz ticaret koridorlarından, Türkiye'nin sıklet merkezinde yer alacağı yeni kara ticaret koridorlarına doğru, aynı zamanda dünya mal ve para trafiğinin de eksenini değiştirmekteler. HemAsya, hem Afrika, hem deAvrupa açısından Türkiye ileenerji, taşımacılık, lojistik veticaret koridorlarında yoğunişbirliği geleceğin 50 yılınayönelik önemli ipuçları veriyor.
Başkan Erdoğan'ın BRICS temaslarını bu açıdan da detaylı takip edelim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.