'Hakimiyet-i Milliye', 'Ulusal Egemenlik' Türklerin, bizlerin binlerce yıldır genetik kodlarına yerleşmiş bir duruştur, bir değerdir. Ülkeninyönetiminde istişare,siyasi, idari ve askerikararların alındığı meclislerdebir araya gelme,toplumun, ülkeninkaderine birlikte kararverme anlayışı, Orta Asya'danbu yana, 'toy'larla başlamış birTürk geleneğidir. Bu nedenle, Türk Milleti'nin azim ve kararlılığı, Kurtuluş Savaşı'ndan itibaren, Milletin iradesine dayalı, Milli Egemenliği merkezine yerleştiren bir devlet yönetim modelinin şekillenmesine imkân sağlamıştır. 95 yıllık Cumhuriyet'in temelini oluşturan ve 23 Nisan 1920'de çalışmalarına başlayan Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli Egemenliği Türk Milleti'nin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetine dönüştürmüştür. Bu nedenle, 94yıldır Ulusal Egemenliği, 89 yıldırda Ulusal Egemenliğin devamlılığınınmutlak anlamını oluşturanÇocuklarımızın 'Bayramı'nı birliktekutlamaktayız.
21. Yüzyıl'da, küresel ekonomi-politik yapılarca, 'tek dil, tek din, tek yaşam tarzı' üzerinden, ülkelerin millibağımsızlığını, halkların milli egemenliğinive dünya toplumlarınınkültürel zenginliğini tehdit edenbir anlayış, sivil toplum kuruluşu kisvesi altındaki kimi organizasyonlar ve söz konusu yapıların ve organizasyonların kontrolü altındaki konvansiyonel ve yeni medya mecraları tarafından sistematik şekilde empoze edilmekte. Türk toplumunun geniş bir bölümü, empoze edilen bu yeni 'küresel yaşam tarzı'ndan duyduğu memnuniyetsizliği, bu tür bir 'formatlama' girişimine karşı ortaya koyduğu 'milliduruş'la sağlam bir tavır sergileyerek göstermekte. Bununla birlikte, milli bilinç ve milli iradeye dayalı nesilleri Türkiye'nin geleceği için yetiştirirken, 'Akıl Çağ'ının gerektirdiği dijitaldönüşüm sürecini çok iyi özümsemiş;dijital ekosistemin nimetlerinden,kendi milli teknolojisiniüreterek yararlanan ve bu dönemi Türkiye için gerçek bir katma değere dönüştüren nesiller yetiştirmeye odaklanmış bir Milli Eğitim modelimiz olması gerekmekte. Türkiye, küresel dijital sistemde'oyun kurucu' nesiller için, 4.nesil bir eğitim- bilim- teknolojiekosistemi oluşturmakla mükellefbir ekonomidir. Oysa bürokrasimiz,bugünkü kamusal yönetim anlayışıyla,'konvansiyonel' ve 'dikey' modellemeyedayalı karar alma süreçlerini birtürlü terk edememekte. Umudumuz,24 Haziran sonrası 'yatay entegrasyon'adayalı, hızlı, verimli, 'dijital've yeni nesil reformların önünüaçan bir kamu yönetim modelininCumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ylehayat bulmasıdır. 24 Haziran'da'Geleceğin Yeni Türkiyesi'ni deoylayacağımızı unutmayalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.