15 Temmuz 2016 akşamı, pek çok yaz gecelerini geçirdiğim Enka Açık Hava Tiyatrosu'nda çok sevdiğim Yeni Türkü'yü izliyordum.
Araya yaklaşmıştık ki, tribünde kıpırdanmalar başladı. İnsanlar ceplerine davranıyor, fısıldaşıyor, bazıları hatta kalkıp gidiyordu..
Ara verilir verilmez dışarıdaki Ercan'ı aradım..
"Bir şeyler oluyor, bir öğren bakalım" dedim.
Az sonra döndü..
"Askerler ihbar almışlar herhalde. Köprüyü tutmuşlar, Avrupa yakasına araç geçirmiyorlarmış" dedi. Dedi ama, pek de
öyle olmadı.
İkinci yarı için orkestra yerini aldığında tribünlerde bir avuç seyirci kalmıştı.
Derya, "Dışarıda ilginç şeyler oluyor. Konseri burada bitirmeye karar verdik. Geleneksel final parçamızla sizi uğurluyoruz" dedi ve türküsüne girdi.
"Haber düştü devlete de.."
Nerden bilecektik, devlete düşenin haber değil,
ateş olduğunu..
Eve kadar çok sakin geldim. Taa Bayrampaşalarda oturan Ercan da az sonra telefon etti.
"Yollar rahat. Görünürde bir şey yok.." Oysa vardı.. Ekranın başında oturuyor, CNN'i izliyordum.. Birden Başbakan
Binali Yıldırım'ı gördüm..
"Bu bir kalkışma teşebbüsüdür" dedi ve bir daha görünmedi..
Bir
"Kalkışma teşebbüsü..
Bir askeri harekât.." 1957'den beri kaç askeri
harekât yaşadım ben.
Bilirim.. Arkasında Fetö haini vardı mutlak ve başarıya ulaşırsa, yarın kapkaranlık bir Türkiye'ye uyanacaktık, tabii uyuyabilirsek..
Hainler TRT'yi de ele geçirdiler. CNN dışında tüm haber kanallarının yayınlarını ya kestiler ya kontrol altına aldılar..
Umutlarım iyice azalmıştı ki, alt yazılarında hep gerçek haberleri veren, isyancı hainlere teslim olmayan CNN ekranlarında bir cep telefonunun silik görüntüsü belirledi. Kanalın acar muhabirlerinden
Hande Fırat, Marmaris'te tatilde bulunan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'a görüntülü bağlanmıştı.
Lider, o kanalda, bir minik telefonla halka görüntülü hitap ediyor ve
"Hep birlikte direneceğiz.
Meydanlara ve en yakın havaalanlarına koşun. Ben şimdi özel uçakla Yeşilköy'e geliyorum. Oranın güvenliğini de siz gidin ve devralın" diyordu.
1957 yılında başladığım meslek hayatımda görmediğim şey kalmamıştı belki ama, ilk defa bir askeri harekâta karşı halkını direnmeye çağıran ve yol gösteren bir lidere şahit oluyordum.
Her şeyi hesapladıklarını sananlar, CNN'i kontrol edemedikleri, o görüntülü yayını engelleyemedikleri için, Lider ile halkının buluşması sağlanmıştı.
"Bu iş burada bitti" dedim, bunca yıllık meslek deneyimimle.. Oturduğum koltuğa uzandım..
Gözümü açtığımda kendimi, pırıl pırıl,
"Aydınlık Türkiye"de buldum.
Bir Lider, bir halk ve onları buluşturan iki gazeteci, Türkiye Cumhuriyeti'ne kasteden hainlerin amaçlarına ulaşmalarını engellemişlerdi.
Peki nasıl sağlanmıştı bu
"tarihi", daha doğrusu
"tarihi değiştiren" buluşma..
Onu da öğrendim yazdım sonra.. İşte bir daha..
***
15 Temmuz gecesinin unutulmaz kahramanlarından biriydi, dostum, kardeşim Erdoğan Aktaş..
O Türkiye Cumhuriyeti'ni yok edecek rezil darbe harekâtı başlar başlamaz, evinden, başında olduğu CNN'e gitmek için fırladı. Köprüler kapatılmıştı.
Patronu Aydın Doğan'ı aradı, ondan teknesini istedi.
Onun teknesiyle karşıya geçti.
Sahilden TEM'deki CNN binasına koştu..
CNN'in hedeflerden biri olacağını deneyimleriyle biliyordu. Arkadaşlarına "Sakin olmaları gerektiğini" söyledi.
"Gelenleri kızdırmayın. Ne derlerse yapın. Kan dökülmesin" dedi.
Kan akmayacak ama yayın devam edecekti.
Nasıl?.
Hemen bodrumda gizli bir ikinci yayın odası hazırlattı. Kablolar çekildi kısa zamanda.. Ana yayın odasına girildiğinde emirlere uyulup o yayın kesilecek ama CNN yayını o yeni odadan devam edecekti.
Düşündükleri aynen oldu ve CNN de basıldığı, ana yayın odasına girildiği ve yayın kestirildiği halde, CNN yayını gizli odadan devam etti. O yayında, Hande Fırat adlı kahraman kadın, cep telefonu ile Marmaris'ten İstanbul'a hareket etmeye hazırlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a görüntülü bağlandı ve Cumhurbaşkanı, halkı darbeye karşı direnmeye, havaalanlarına ve meydanlara sahip çıkmaya çağıran o "kader konuşması"nı yaptı.
Sonrası, efsane!.
Cumhuriyet kurtuldu!.
.................
CNN el değiştirdi biliyorsunuz. Doğan gurubundan, Demirören gurubuna geçti.
CNN'de büyük tasfiyeler yapıldı, yapılıyor..
İlk tasfiye oldu, Erdoğan Aktaş..
Hande Fırat zaten, başka görevle CNN'den ayrılmıştı.
Ne tesadüf!.
***
YUH OLSUN BÖYLE AŞI KARŞITLARINA...
Yüksel Aytuğ kardeşim, bilimsel olarak aşının yararlarını ve insancıl olarak da mutlak yaptırılması gerektiğini, gerzeklerin bile anlayacağı ve hak vereceği bir dille anlattı birkaç gün önce ve sosyal medya hainleri çıldırdı, saldırdılar Yüksel'e..
Sosyal medyaya yaranmak için kalem oynatanlar da, hurra giriştiler Yüksel'e..
Efendim aşı yaptırmamak hakmış, herkesin bu özgürlüğü varmış.. Cart, curt.. Yazının içine de İzmir'e uçan Atatürk'ün süvarileri gibi, kahramanlık gösterisi yapıyorlar..
"Ben aşı yaptırmadım!." Kendi yaptırmıyor, başkalarına da "Kahraman insan hakları süvarisi" şovu yapıp olumsuz teşvikçi oluyor..
Yazıklar olsun!..
Hak, özgürlük dediğin şeyler, başkalarının hak ve özgürlüklerinin başladığı yerde biter.. Ortaokulda öğretirler. Öğrenmedin mi?.
Kovid denen grip, Çin'in Vuhan eyaletinde 1, yazı ile yazıyorum, kuş beyinliler "bir tek" kişide başladı ve dünyanın en uç noktalarına dek ulaştı.
Milyonlar hasta oldu, milyonlar öldü.
Devletler yayılmayı önlemek için özgürlüklerimize kısıtlama koydular. Geçin yabancı ülkeye gitmeyi, kendi mahallemizde sokağa çıkmamız bile yasaklandı.
Bu Kovid bitmedikçe, bu yasaklar bitmeyecek.
Yani insan olarak hak ve özgürlüklerimize kavuşmamız yayılma ve bulaşmaya bağlı.. Ne kadar az bulaşma ve yayılma, o kadar çok özgürlük..
Şimdi "Ben aşı olmam" diyen sahte kahraman orada Vuhan'daki tek insana Kovid bulaştıran yarasa gibi aramızda dolaştıkça nasıl güvende oluruz?.
Sağlık Bakanı Koca'yı dün okudum...
"Zorlama değil, ikna metodu kullanıyoruz" diyor..
Yüksel'in "Aşı olmam diyenleri hayvanları bayıltan iğneler gibi, uzaktan Kovid iğneleri ile vurmalı" şakasına küfürle yanıt veren sosyal medya azgınları ve onları destekleyen bizim medya mensuplarını gerçekten uzaktan iğnelemek lazım..
Onların yüzünden ölmek, hayatta kalsam bile durmadan artacak yasaklar içinde yaşamak istemiyorum çünkü..
Bu benim hakkım değil mi?.
İnsan gibi yaşama hakkımı, insanlık dışı bir yaratık niye elimden alsın ki!.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Demokrasi, sadece olağanüstü şeyler yapan liderleri ile değil, olağanüstü şeyler yapan vatandaşları ile de ölçülür. John Gardner
(Amerikalı yazar, araştırmacı)
***
TEBESSÜM
Adını, atom bombasının ayni sene (1954) denendiği Bikini Adaları'ndan alan ve plajlarda gerçekten bomba gibi patlayan bikini mayolar gene gündemde.. Tabii fıkraları da.. Buyurun.. Bikini giyen bir kadın, vücudunun yüzde 90'ını açıkta bırakır. Ama erkekler de öyle centilmendirler ki, yüzde 90'ı sadece kapalı bölgelere bakarlar..