1957 yılından beri gazetecilik yapıyorum. 1981'den bu yanası İstanbul'da.. İlk ama ilk defa bir GalatasarayBaşkanı'nın spor medyasını "eşek" yerine koyduğuna şahit oldum. Evet "eşek" yerine..
Çünkü, insan insanı böyle aşağılamaz, böyle hiçe saymaz..
İnsan, insanla böyle alay etmez..
Galatasaray Başkanı MustafaCengiz'den söz ediyorum..
Pazartesi günü saat 14.30'da Ali Sami Yen Kompleksi'nde basın toplantısı yapacağını duyurdu, 24 saat evvel..
Cumartesi gecesi beklenmedik bir ibra şokuna uğrayan ve "Muktedir Başkanlıktan Topal Ördek durumuna düşen" Mustafa Cengiz'in neler diyeceğini, hem bir gazeteci, hem de onun yıllanmış bir arkadaşı olarak merak ettim ve kalktım gittim.. Seyrantepe tesislerine hayatımda ilk defa gidiyorum. TEM yolunda çok önünden geçtim ama, o komplekse hiç ayak basmadım. Ne yol bilirim, ne yordam.. Bizim Spor Müdürü Murat'ı (Özbostan) aradım. Sağolsun hemen Mehmet Özcan'ı aradı o da..
Mehmet'le önce komplekse, sonra da basın toplantısının yapılacağı mekana rahatlıkla girdik. Güzel, geniş, aydınlık bir salon.
Galatasaray'a yakışır.. Tam karşıda boydan boya uzanmış bir kürsü var, 15 kişi falan yan yana oturur. Orta koltuğun önünde bir mikrofon..
O kürsünün karşısında ve sağında dinleyici koltukları var.. Sağ taraftakiler boş ama, karşı koltuklar tamamen dolu.. Haberleri genellikle ayni ajanstan alıp yazan medya, Mustafa Cengiz'in toplantısına bayağı ilgi göstermiş yani..
Ben yerime oturduğumda toplantının başlamasına dakikalar vardı.. Teknisyen gibi biri geldi.. Mikrofonu "Bir.. İki.. Üç" diye kontrol etti ve açıkladı.
"Toplantı bir saat ertelenmiştir!." "Yuh" diye fırladım ayağa.. Böyle bir rezillik olur mu?. Onca millet, onca gazeteci bir saat bekletilir mi?. Bu nasıl bir saygısızlıktır?.
Efendim Mustafa Cengiz'in avukatlarla görüşmesi bitmemişmiş.. Bana ne avukatlardan..
Toplantıyı avukatlar mı yapacak?.
Ben oraya "Mustafa içini dökecek. Biraz da öz eleştiri yapacak, kusurlarını anlatacak.
Gelecek için düşüncelerini söyleyecek" diye gitmişim. Basın toplantısı başka niçin yapılır ki?.
Peki saat 15.30'da bitmezse avukat görüşmesi, bir saat daha, bir saat daha, hatta ertesi güne ertelenmeyeceğinin garantisi var mı?.
Bu rezilliği yapan, her şeyi yapmaz mı?.
Çıktım eve geldim.. Saat15.30'a doğru GSTV'yi açtım.
Dünyanın en rezil TV'si.. Yahu ülkede o basın toplantısını bekleyen binlerce Galatasaraylı var.. O Galatasaraylılar var diye, bunca masrafla bu TV var zaten.. Ama onlar da başkanın kafasında.. Yahu bir alt yazı geçsene son dakika diye..
"Basın toplantısı 15.30'a ertelendi" desene, izleyiciler de ona göre davransınlar.. Ama gazeteciye saygısı olmayan ekran başındaki sıradan vatandaşı sayar mı?. Bir altyazı zahmeti bile yok.. Canları cehenneme..
Saat 15.30'da "Canlı Yayın" diye başladılar.
Soldaki kapıdan bir takım adamlar, kadınlar girdi.. O kürsünün gerisindeki koltuklara sıralandılar.. Bir Mustafa'yı tanıyorum, bir de Abdürrahim Albayrak'ı.. Ötekiler kim?. Niye gelip sıra sıra dizildiler oraya?.
Tahminim.. Gazetecilerden biri, uzmanlık bilgisi gerektiren bir soru sorarsa, o yandakilerden hangisi sorumlu ise, onu işaret edecek başkan, cevap için.. Onun için tam kadro orda.. Hey saf Hıncal hey!.
Peki ama salona alırken bizahmet tanıtın onları!. Salonda yığınla gazeteci, ekran başında binler var..
"Falanca.. Görevi de şu.." Hayır. Herkes yerine oturdu ve..
..ve Mustafa cart diye lafa girdi. Yahu insanları bir saat bekletmişsin.. Bir cümle özür dile.. Ne özürü.. Padişah kullarından özürdiler mi?.
Cart diye lafa girdi.. Ettiği de laf falan değil..
"Bize ibra etmeyen kongre kararı aleyhine yargı yoluna baş vuracağız" dedi, hepsi o kadar.. O sabah çıkan gazetelerin hepsinin başlığıydı söylediği laf.. Mesela Güneş..
"Cengiz mahkemeye gidiyor." MeselaHürriyet "Mustafa Cengiz kararını verdi/ İptal istiyoruz.
Yargıya gideceğiz." Bir saattir orada bekleyen gazetecilere söylediği tek şey "Bugünkü manşetleriniz doğrudur" demek oldu yani..
24 saat evvelden ilan edilen ve bir saat ertelenen basın toplantısı sadece ve sadece 5 dakika 43 saniye sürdü. Sonra Mustafa ayağa kalktı. İki yanındaki ne idüğü ve niye orda olduğu belirsiz sürü de aynen kalktı ve salonu terk ettiler..
Beş dakikalık toplantı.. Saatlerdir bekleyen gazetecilere soru sorma hakkı falan yok..
"Hepsi bu kadar, hadi defolun" tavrı..
* * *
Şimdi medya ne yaptı, bu çok ağır aşağılama karşısında..
Genelleme yapamam.. Çünkü henüz öbür gazetelere bakamadım. Sadece bizim gazeteyi gördüm..
Sıfır tepki.. Her şeyi kabullenmişler.. Bir minicik başlık "Rötar tepkisi" diye.. Duayen gazeteci Hıncal Uluç rötar bildirilince salonu terk etmiş. Hepsi o.. Levent Tüzemen kardeşim, bir de o beş dakikalık, malumu ilan/ bilineni açıklama küstahlığına bir de analiz yazmış iyi mi, meslek olarak uğradığımız aşağılamayı zerre dikkate almadan..
Ötekiler de böyleyse, o zaman Mustafa bizi bizden iyi tanıyor, bize nasıl muamele edileceğini biliyor demektir.. Bu muameleye müstahakız demektir.
Ama ben o "biz"in içinde değilim Mustafa!.
Mahkeme büyük olasılıkla, kongre kararınıonaylayacak..
Ben de bu kulübün başından çekip gidişini ayakta alkışlayacağım..
Alkışlayacağım ki, bir daha hiç ama hiç kimse, Galatasaray'ı, bu ülkenin "Uygarlığa açılan penceresiGalatasaray"ı bu kadar küstahça yönetmeye cesaret edemesin!.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.