Geçen hafta içinde Abdürrahim Albayrak'ın Galatasaray'ın eski yıldızı Burak'la konuştuğu haberi geldi. Golcü sıkıntısı açıkça görülen kulüpte Burak aranan kan olacaktı.
Cuma günü ağbimi (Öcal Uluç/ Türkiye) okudum. Fatih Hocama adeta açık mektup yazmış "Sakın ha Hocam..
Derhal veto et" demişti.
Ülkede pek çok spor yazar ve yorumcusu ayni düşüncede..
"Kes cezayı, kır kalemi.." Ben değilim!.
Ben futbolda büyük yeteneklerin, hele de, gole dönük oyun kuranların ve golcülerin patates tarlasında yetişmediklerini biliyorum.
Bu ender yetenekli gençlerin pek çoğunun da, fazlasıyla disiplinsiz, kaprisli, nazlı olduklarını da 60 yıldır görerek yaşadım.
Bildiğim bir şey daha var..
Büyük futbolcuları, bulunmaz yıldızları yöneten, yönetebilen Büyük Hoca'dır!.
Takımda oynamak için hocanın her dediğine "He" demek zorunda olan sıradan futbolcuya yönetici bile gerekmez. O zaten emir kulu olmadığı zaman oynatılmayacağını bilir. Tek çaresi emir kulluğudur, zaten..
Marifet, yetenekli, yaratıcı adamı kazanabilmek ve oynatabilmektir.
Fatih Hocam, ağbime mi kulak verdi, kendisine mi güvenemedi bilmem..
Haberler okudum..
"Terim, Burak'ı kesin dille veto etti..
Albayrak çalışmaları durdurdu." Kahrolsun Burak. Yok olsun.
Defolsun.. Oh.. Dünya ne rahat.. Ne kolay!.
Amma bu emri vermek için ne Öcal Uluç, ne Fatih Terim olmaya gerek var!.
10 yaşında bir çocuğa yetki ver.. "Bu kaçıncı fırsat.. Bu adamın uslanacağı yok.
Tamam" der.
Ufukta bir "Burak" daha gören var mı?. Var mı Öcal Ağabeyim?. Var mı Fatih Hocam?. Yarım Burak var mı?.
Yok!.
Peki Galatasaray'ın dışardan alacak parası ve Finansal Fair Play durumu var mı?.
Yok!.
Galatasaray'ın, Şampiyon olmak, Şampiyonlar Ligi'nde devam etmek için golcüye hem de ölesiye ihtiyacı var mı?.
Çok!.
O zaman Sevgili Hocamın "Benim adım Fatih Terim. Ben bu ülkenin yetiştirdiği en büyük Hocayım. Milanlar'a kadar gittim. Benim deneyim, bilgim ve insanları yönetme gücüm, Burak'ı kazanmaya, hem Galatasaray, hem de Milli Takıma kazandırmaya yeter" diye ortaya çıkması gerekmez mi?.
Sevgili Hocam, 2000'li yıllardaki gibi büyük Galatasaray yaratmak istiyorsan, sen de 2000'li yıllardaki büyük Fatih Terim olmalısın..
Emre Çolakları, Belhanda, Feghoulileri değil, Emre, Hagi, Popescu, Taffarel ve Burakları kazanan Fatih Terim!.
***
OLMUYOR GÖZTEPE!..
Öcal Ağbim "Göztepe'nin başına ilk defa gerçek bir Göztepe çocuğu geldi. Şimdi dikkat et" demişti.
Mehmet Sepil gerçekten müthiş bir hamle yapıp Göztepe'yi "İşte İzmir'in Şampiyon adayı" dedirten bir seviyeye çıkardı.. Ama sonra, yükseklerin baş döndüren hastalığı "Sportif Vertigo" onu da vurdu.. Aziz Yıldırımlaştı.
"Göztepe demek ben demek" havasına girdi.
Teknik Direktör'den futbolcuya..
İstediğini aldı, istediğini sattı..
O seyrine doyamadığım Göztepe, pazartesi akşamı bir daha izledim, artık sıradanın da altında futbol oynuyor. Hatta oynamıyor.
Ne oyun kuruyor, ne hücum ediyor, ne savunma yapıyor.. Çok önemli adamlar satılmış. Yerlerine gelenler hava gazı.. Geçen yıllarda hayran kaldığım müthiş futbolcular şimdi sahada dolaşıyorlar.
Hırslarını bile yitirmişler.
Yani takım ne bireysel olarak hazırlanmış.
Ne de takım oyunu oynuyor..
Başakşehir eski Başakşehir olsa, eskisi gibi oynasa, beşlerdi Göztepe'yi.. Sepil de bayağı sıkıntıya düşerdi.
Çok üzüldüm!.
***
DEMBELE VE.. "KAPI AÇIK!. ARKANI DÖN VE ÇIK!."
Pazar ekimizde bana sorarsanız bu ülkenin en güzel spor yazılarını yazan iki Bülent vardı.
Değerli ayrıldı. Çok üzüldüm.
Dışarıdan yazması için bir formül bulunmalı bence. Timurlenk devam ediyor.
Geçen hafta harika bir Dembele yazısı yazdı, pazar sabahı.. O gece Trabzon- Fener maçı vardı. Ve de iki takımda tonla kadro dışı bırakılmış önemli futbolcu.
Dembele Fransız futbolunun, Dortmund'da parlayan müthiş yetenekli "Yaramaz Çocuğu"ydu. Barcelona onu kapmıştı ama Dembele, adeta Katalan Milli Takımı olan Barcelona'nın o dünyaca bilinen disiplinini yerle bir etmişti.
Ne mi yapmıştı mesela?. Anlattı Bülent..
Barcelona'da futbolcular maçtan iki saat önce Nou Camp'ta olurlardı. Dembele, Şampiyonlar Ligi'ndeki İnter maçına yarım saat geç geldi. İlk 11'deydi. Kulübede oturdu.
Ertesi hafta haber de vermeden idmana katılmadı. Ertesi maç kadroya alınmadı.
Barcelona'da maç kadrosunda olmayan futbolcular da yarım saat önce statta olmak zorundaydılar. Dembele tribünde ayrılan yerine geldiğinde maçın başlamasına 3 dakika vardı.
Genç Fransız'ın özel yaşamında sorunlu olduğu biliniyor.
Mesela playstation bağımlısı. Gecikmelerin baş sebebi sabahlara kadar playstation oynaması.
(Bu alışkanlık size, kimi, kimleri hatırlatıyor?.) Peki Barcelona ne yaptı bu dünya yıldızına..
Hayır.. Kadro dışı bırakmadı.
A2 ya da 23 yaş altı takımı ile idman yapmaya göndermedi. 10 bin euro ceza kesti o kadar.
İspanyol gazeteleri de, Barca'yı çok eleştirdiler.
Bülent'in yazısının çıktığı akşam, Barcelona da, Atletico Madrid deplasmanındaydı. Barcelona ikinciydi.
Atletico bir puan gerisinde üçüncü.
Atletico Madrid 1-0 galipti. Maçın bitmesine 9 dakika kala Dembele oyuna girdi ve maçın bitmesine 1 dakika kala harika bir gol atarak, büyük rakibe 2 puan kaybettirirken, takımına 1 puan kazandırdı.
Teknik Direktör Ernesto Valverde basın toplantısında şöyle konuştu..
"Dembele sonucu etkileyen bir futbolcu.
Onda ötekilerde olmayan çok şey var.
Kendine güven.. İki ayakla şut atabilme..
Kişilik ve yetenek. Dembele bize çok şey kazandırdı. O büyük bir futbolcu..
Onun bunun lafı ile Dembele'yi bitirmeyiz." Genç oyuncuyu disiplinsizlikleri dolayısıyla en çok eleştirenlerin başında gelen ünlü İspanyol spor gazetesi Marca "Dembele için şimdi ne diyeceğiz" başlığı attı..
"Bu onun kaderini değiştirdiği ilk maç değil. Bu sezon kaç maçta Barca'ya puan kazandırdı.
Şimdi onun için ne diyeceğiz?. Saha dışı yaptıklarına değil, sahada yarattıklarına mı odaklanacağız?. Onu formunu muhafaza etmeye ve tatsız bağımlılıklarını azaltmaya mı davet edeceğiz?." Barcelona Kaptanı Busquets "Bu gol, Dembele'nin kendisini toplamasına yardımcı olacaktır. Bizler de ona destek olmalıyız. Çünkü ona en büyük yardımın biz takım arkadaşlarından geleceğini biliyoruz" diye konuştu.
***
Trabzon- Fener maçına iki takım da kadro dışı bırakılmış yıldızlarından ve önemli oyuncularından mahrum çıktılar.. Trabzon akıllara seza goller kaçırınca 10-0'a gidecek maçı nerdeyse berabere bitiriyordu.
Son dakikada direkten dönen topu hatırlayın..
İki tarafta da "Kader" olabilecek futbolcular kadro dışı bırakılmıştı.
Bülent kardeşim Dembele örneğini tam da bunun için ve tam da gününde vermişti..