Dünya Kupaları'nı 1954'ten itibaren gazeteler, 1974'ten beri, televizyonda, 1982- 98 arası 5 tanesini yerinden çıplak gözle izlemiş biri olarak söylüyorum..
2018, Dünya Kupası tarihinin gelmiş geçmiş en rezil, en kalitesiz turnuvası..
Bugüne dek çuvallar dolusu keçiboynuzu yedik, bir damla bal için.. Ayrıca bu benzetme de çok sevdiğim keçiboynuzuna hakaret..
Ne izlemeye doyamadığımız bir süper takım, ne "Bu maç sadece onun için izlenir" diyebileceğim "Yıldız" futbolcular var.. Adı "Yıldız" olanlar bile silindiler.. İşte Messi!.. İşte Ronaldo!. Geçen Kupanın yıldızıydı James Rodriguez. Ne yaptı 2018'de..
Türkiye Futbol Federasyonu harika bir karar açıkladı dün.. Bu sezonun adı "Lefter Küçükandonyadis" oldu. Öneriyi ilk yapanın Mustafa Cengiz Başkan olması, bir Galatasaraylı olarak beni çok gururlandırmıştı.
Lefter, işte seyretmek için maça gidilecek adamdı.. Ayrıca da
"Adam"dı.. 17 yaşında gazeteciydim..
Çocuk.. O İtalya'da, Fransa'da oynamış bir dünya yıldızı..
Ankara'ya geldiklerinde, Fener kampını ben izlerdim, haber ve röportajlar için. O muhteşem adam nasıl yakınlık gösterir, beni yanına oturtur, nasıl uzun uzun sohbet ederdi, etrafta bir yığın burnundan kıl aldırmayan varken.. Bir o, bir Şeref Has!.. Nasıl sıcak bir sevgi oluşmuştu aramızda..
Yıllar yıllar sonra, ölümünden bir sene evvel, Ada'ya gittim, bir arkadaşa..
Vapurdan indim, yukarı koşuyorum..
Arkamdan bir ses..
"Vre Hincal!." Döndüm Lefter, kahvenin köşesinde ağacın
altında oturduğu sandalyeden kalkmış, kollarını
açmış bana işaret ediyor.. Koştum.. Nasıl
sarmaş dolaş olduk.. Oturdum tabii,
bir saat.. Kahveler, çaylar, anılar..
O Lefter'in işte, yarısı var mı, 2018 Dünya Kupası'nda..
O baş döndüren çalımları, o harika şutları atan.. Yerine göre sert, yerine göre bel kıran falsolu.. Ya o "Al da at" pasları veren "Yarım Lefter" var mı?...
Vallahi Yarım Lefter'e razıyım..
Benim yaşımda olunca, anılar dağlar gibi oluyor.. Ve de bu yaşta insan anlatmaya bir başka bayılıp, nokta koyamıyor.
Ne diyecektim, nerelere geldim..
60 yıllık gazeteci, 1954'ten bu yana Dünya Kupası izleyicisi Hıncal Uluç'a göre,
2018'in gerçek finali bugün 17.00'de oynanıyor..
Onu diyecektim işte..
Uruguay- Fransa..
Bugüne dek göreceli olarak en iyi takım futbolunu onlar oynadılar.. Seyir zevkini onlar verdiler. Hem takım, hem bireysel olarak, bu ikisinin maçlarında "Futbol" vardı.
..ve bu ikisinden birinin bugün gidecek olması yazık..
Bu maçı kaçırmama çaresi arayın.. Çünkü hem iş günü.. Hem de erken saatte.. O da ayrı "Yazık!."
***
Bu arada.. Fransızların genç yıldızı MBappe'nin sürati hakkında haberler çıkıyor, medyamızda.. MBappe, Usain Bolt'tan hızlı diye.. Arjantin'le oynadıkları maçtaki penaltı pozisyonunda yakaladığı satte 37.58 kilometrelik hızla Usain Bolt'u bile geçmiş.
Burada hata, Bolt'un dünya rekoru kırdığı yarıştaki ortalama hızı ile, MBappe'nin o 70 metrelik deparında bir ara ulaştığı hızın karşılaştırılması.
Yani elma ile armut meselesi.
Bolt'un dünya rekoru kırdığı yarışta bir ara ulaştığı hız, saatte 44.7 kilometre..
*************
"JOGO BONİTO" FUTBOLUNDAN SOYTARILIĞA..
Bugün bir maç daha var.. Brezilya- Belçika..
1982 ve 86'nın tarihe geçen, efsane olan "Jogo Bonito"sunu oynayan, seyrine doyulmaz Brezilyası.. Tele Santana'nın Hücum Futbolu'nun en güzelini sergilettiği muhteşem kadro..
Dr. Sokrates.. Zico.. Eder.. Falcao..
Toninho..
Futbol tarihine "Dünyanın en güzelini oynayıp, Dünya Kupası kazanamayan takım" diye geçti, Jogo Bonito'yu, yani Portekizce "Güzel Futbol"u milyarlara armağan eden, seyrettiren Tele Santana'nın muhteşem takımı..
1982'de gurup maçları iki turda oynandı. İkinci turda "Ölüm Gurubu" vardı. Brezilya, Arjantin ve İtalya!.
İtalya, Maradonalı Arjantin'i 2-1 yendi. Sonra Maradona'nın kırmızı kart gördüğü maçta Brezilya 3-1 galip geldi. Guruptan çıkacak takımı şimdi Brezilya- İtalya maçı belli edecekti.
Brezilya 1 gol farkı ile öndeydi. Yani onlara beraberlik yetiyordu..
Ama Jogo Bonito beraberliğe oynar mı?.
O müthiş hücum futboluyla başladı Brezilya.. Ve Rossi arada 1-0 öne geçirdi takımını.. Brezilya beraberliği sağladı gene liderliğe yükseldi.. Jogo Bonito devam.. Rossi bir tane daha attı, arada.. Sonra Brezilya.. Gene beraberlik. Gene Brezilya lider.. Ama gene Jogo Bonito ve gene Rossi..
Brezilya, o muhteşem Brezilya dünyanın göz yaşları içinde elendi.
Maçtan sonra basın toplantısı yaptı Tele Santana..
Doğan Ağbi (Koloğlu) Atilla (Gökçe) ve ben Barnebau Stadı yanındaki basın merkezinde dev ekran başındayız.. Bir gazeteci sordu, Tele Santana'ya, yüzlerce meslektaşına tercüman olarak..
"Sahaya çıkarken, 0-0'da liderdiniz.
Maç içinde iki defa daha, 1-1 ve 2-2'de liderliği yakaladınız. Takımınıza niçin o skoru koruyacak futbolu oynatmadınız?." "Böyle muhteşem bir kadroya 'Geriye çekilin, savunma futbolu oynayın, oyunu öldürün' demeye kıyabilir misiniz?. Ben yapamam..
Kimse yapamaz" dedi, daha sonra defalarca Brezilya'nın "En Sevilen Teknik Direktörü" seçilen Tele Santana..
Şimdi o Jogo Buanito'yu hatırlıyorum, bir de, Kralların Soytarısı mı, Soytarıların Kralı mı olduğunu anlayamadığım Neymar'ın ve Arkadaşlarının oynadığı Jogo İğrenç'i.. İğrencin Portekizcesi ne acaba?.
Belçika da, 1986'nın müthiş takımıydı. "Kızıl Şeytanlar" diyorduk ona Meksika'da..
Onlar da fevkalade değiller bu yıl..
Ama mevcudun önünde gelenler arasındalar.
Belçika kazansın, Neymar sahtekârı ve arkadaşları Brezilya adına sürdükleri lekeyle defolup gitsinler istiyorum!.
*************
KUPA ARASI SİNEMA!.
Dünya Kupası maçları gece gündüz oynanıyor diye, sinemacılar da film ziyan etmiyorlar herhalde..
Ortada doğru dürüst pek film yok..
İki ara, bir derede "Scario: Say of The Soldado" diye bir filme gittim.
Türkçe isim koyma zahmetine bile katlanmamışlar.. Scario, Tetikçi demek. Soldado da Asker..
Tetikçi: Askerin Günü oluyor yani.
Amerika- Meksika sınırında her gün yaşanan gerçek olaylardan yola çıkan ve dizi haline gelen Scario filmlerinin ikincisi.. Üçüncü de yolda.. İlki çok iyiydi. İkinciyi o yüzden kaçırmak istemedim.
Bir yanda acımasız narkotik kartelleri.
Öte yanda daha da acımasız, kendi adamlarını, hatta çocuklarını bile öldürmekten çekinmeyen CIA..
Bunların hepsinin gerçek olduğunu bilerek seyretmek de bir başka etkiliyor insanı..
Hele de, iki filmde de Scario'yu oynayan harikulade Benicio Del Toro'yu izlemenin keyfi..
Bir, "İki ara, bir dere de siz bulun" derim..