Bugün, Burger King'in Amerika'da verdiği bir ilana tebessüm edeceksiniz.
Ünlü Fast Food zincirinin duyurusu şöyle.. "Beğenmediğiniz Noel ve yılbaşı hediyeleriniz, Whopper'la değiştirilir."
(Whopper, Burger King'in ünlü devasa hamburgeri.. Whopper da İngilizce'de "Acaip büyük" anlamına gelir, zaten.)
-----------------------
Yokluklar içinde bir Galatasaray!..
Galatasaray'da Başkan yok.. Yani kâğıt üstünde var da, ülkenin gelmiş geçmiş en başarılı kulübünü yönetecek çapta biri yok.
Galatasaray'da Futbol Şubesi'nin sorumlusu yönetici yok.. Kâğıt üzerinde Başkan'ın kardeşi görünüyor. Ama o futboldan hiç anlamaz.. Bu yüzden yönetsin diye, arka arkaya iki seçim kaybeden Alp Yalman atandı. O da ortaya çıkmaz. Hayalet.. Koskoca Galatasaray da uzaktan kumanda ile yönetilmez. Ortada bir "Cisim" olsun diye, hayatı boyu bir kaç gün çanta taşımış olma dışında kulüple ve yöneticilikle ilgisi olmayan biri göstermelik kondu..
Galatasaray'da Teknik Yönetim de yok.. Hayat boyu alt yapıdan öte gitmemiş birine takım teslim edildi. Yanında futbolu bilen ve önündeki maçı okuyan bir yardımcısı vardı. Kovuldu. Galatasaraycamiasının en antipatik adamı, o dazerre futbol bilmeyen birisi, sırf AlpYalman'ın arkadaşı diye kulübeyeyerleştirildi. ..Ve son lig maçında bir kere dahagörüldü ki, Galatasaray'da "Taraftar"da yok..
Yıllar önce, Fenerli medyanın dolduruşuna gelerek, takımın kaptanı ve yıldızı Arda Turan'ı her maçta yuhalayarak kaçıran sözüm ona taraftar güruhu, bu defa da, bir başka yürekten Galatasaraylıyı, takımın hakem bitiş düdüğünü çalana dek yenilgiyi kabul etmeyen ateşçisi, en çok koşan, en çok savaşan, arkadaşlarını da coşturan, kendisine yapılan haince muamelelere rağmen, 18 senedir kulübünü terk etmeyip, gönderildiği zilletlerde dahi sabırla bekleyen, o tribününün toplamından daha Galatasaraylı, Sabri'yi ıslıklamaya başladı. Çünkü o güruh orayamaç izlemeye, takımınarkasında durmaya, heledüşüş anlarında cehennemidestekle ayağa kaldırmayadeğil, ille de birini bulupyuhalamaya, öylece tatmin olmaya,boşalmaya geliyor.
Galatasaray sezonun en güzel futbolunu oynar ve "Ben bu maçı kazanacağım" diye ilan ederken, önlerindeki oyunun farkında olmayan bu zehir mikropları, Sabri'nin ardından Kaptan Selçuk'u da ıslıklamaya başladılar. İyi mi?.
"Ali Sami Yen Cehennemi" o stadın yıkılması ile bitti, Büyük Galatasaray camiası..
O dünyayı kıskandıran seyirci, statla birlikte yok oldu..
Arena'da şimdi kendi takımlarını yiyen mikroplar var. "Ali Sami Yen" adınıda üç kuruş için silenlerin "Arena"sışimdi rakiplerin cenneti..
Bir daha yazayım, okusun o reziller..
Ali Sami Yen, cehennemdi.
Arena, deplasman cenneti oldu sayenizde..
Galatasaray'ın kaderini Fenerli medya belirliyor.. Kimi tehlikeli görüyorlarsa, onu hedefe oturtuyorlar.. Tribün mikropları da gaza gelip onu ıslıklamaya başlıyor..
Kafalarında kim için "Bu iş başında kaldığı sürece Galatasaray bir şey olmaz" diyorlarsa, onu övmeye, alkışlamaya başlıyorlar.
İşin acısı, Galatasaraylı (!) yazarlar içinde de bu tezgâha gelenler var. Sanki kulübün maaşlı yazarı imiş gibi, idari ve teknik yönetimi yere göğe koyamayan öyle yazılar yazıyorlar ki, Fenerli okurlar bayram yapıyor.. Çünkü, bunların kalması en çok kendi takımlarına, Fener'e yarar, biliyorlar..
Şimdi Başkanı yok.. Yönetimi yok. Teknik yönetimi hiç yok.. Tribünlerine hainler hâkim Galatasaray'ın ikinci yarıda başarılı olma şansı var mı?.
Saklansın Alp!. Otursun inşaatçı kardeşler tepede.. Karagöz perdesindeki "Göstermelik" gibi ortalarda boş dolansın Levent!. Futbol cahili Riekerink vedaha da cahil Ayhan, otursun kulübede,boş gözlerle oyunu seyrederek.
..ve de yuhalasın, ıslıklasın, o taraftar bozuntusu, bunca rezilliği yaratanları değil, o rezillik içinde Galatasaray forması için ölesiye çırpınanları bulup "Sana mı kaldı, batan kulübü kurtarmak" dercesine..
Ama günah hiç birinin değil.. Günah, tüm bunlara yol veren, göz yuman Kongre'nin.. Günah, ayda birSuada'da toplanıp, yiyen içen vekeyif yapan sözüm ona "Divan"ın.. Hele de alenen resmen Ada işgalcisinin avukatlığını yapan başkanı ile, güya "Olgunlar Meclisi" Divan'ın..
Yani, dostlarım.. O yok, bu yok.. Aslında"Galatasaraylı" yok, Galatasaraykulübünde..
-----------------------------
Sevdiğim laflar
'Şaşılacak kadar çok aklım olmalı!.. Bazen, haftada bir kez aklımı başıma toplamam gerekiyor.' Mark Twain (Teşekkürler Mehmet)
---------------------------
Senden iğreniyorum Yasin!
Ellerim kırılsaydı da, seni savunmasaydım.. Ellerim kırılsaydı da, seni oynatmayan Teknik Direktörleri eleştirmeseydim..
Meğer o, senin yüzünden yerin dibine soktuğum teknik adamlar haklıymış sana forma vermemekte.. Onlar çok önce anlamışlar, sendeki zehiri, mikrobu.. Senin o formayı hak etmediğini..
Ben yaşına, yeteneğine baktım ve aldandım.. "Galatasaray yeni bir Arda yetiştiriyor dünya futboluna" dedim.. Şimdi utanç içindeyim..
Futbol için gerekli yeteneklerin hepsine sahip olan sende olmayan şey, ahlak!. "Ben sporcunun zeki, çevik veahlaklısını severim" diyen Atam'ınkastettiği "Ahlak"ın "A"sı yoksende..
"Gençtir, öğrenir, bir öğreten yönetici, teknik adam çıkar" dedim.. Zaman zaman sana hitap eden yazılar yazdım..
"Bu müthiş yeteneğini ziyan etme.. Sahtekârlığı bırak. Meslektaşın, senin gibi ayni işten yemek yiyen arkadaşını oyundan attırmaya değil, futbolunu oyna" dedim.. Ama sen, hakem aldatmayı meslek edindin.. Adamı geçip bomboş gole gideceğin yerde bile, golü değil, rakibi attırmayı düşünüp kendini yere attın. Yemediler tabii.. Öyle yemediler ki, sen öyle sahtekârdın ki, gerçekten faule maruz kaldığın zaman bile "Ne olur ne olmaz" diye düdük çalmadı hakemler..
Haklıydılar.. Çünkü sen "Yalancı çoban"dın.. Okadar sahte "Kurt geldi" diye bağırdınki, bir gün gerçekten kurt geldiama, sana yardıma kimse gelmedi. Tuzla maçında "Rezil"in dik alasıydın, Yasin..
Gencecik, isimsiz bir alt küme takımı "Güya" şampiyonluğa oynayan Galatasaray ile nasıl içten, nasıl candan, nasıl yürekle mücadele ediyordu. Sen gene kendini yere atmalara başladın.. Gene yediremedin. Yediremeyince, terbiyesizliklere başladın.. Bir sarı kart gördün..
Takımın on kişiyken, ikinci sarı kartlık hareketi, hem de nasıl bal gibi yaptın. Rakibine sırtından sarıldın bel kündesiyle. Aşağıdan da tırpanladın.. Kırkpınar'da yağlı güreşte altın oyun. Futbolda ayıp.. Hele senin takımın 10 kişi ve senzaten sarı kartlı iken, İHANET!.
Hakem utandı. Çıkarmadı, 10 kişilik Galatasaray'a ikinci kartı.. Seni çağırdı. Uzun uzun sakin olmanı söyledi. Bağışladı, gönderdi. Ama sen atılmaya, Galatasaray'ı 9 kişi bırakmaya ve mağlup ettirmeye kararlıydın. Bir dakika sonra gene arkasından koştuğun genç rakibinin aşil tandonuna, onun futbol hayatını bitirecek acımasızlıkla bastın. Doğrudan kırmızıydı. Hakem gene acıdı sana.. İkinci sarıdanattı ki, ceza kuruluna gitmeyesin..
Ben o sırada ekran başında kusmak istedim, Yasin!.
Eğer Galatasaray'da idarecinin "İ"si olan tek kişi varsa, bu Yasin derhal kulüpten kovulur.. Kovulur ki, Galatasaray forması giymek nedir herkes iyi anlasın. Herkese ibret, herkese ders olsun..
Chedjau da derhal kovulmalı.. Kırmızı kart gördüğü hareketi yazarsam, müstehcen yayından ceza alırım. Öylesine çirkin, öylesine iğrençti yaptığı.. "Beni atın" diye yapsa, bu kadar çirkinini yapmazdı. Takımı alt kümeden isimsizlere mahkûmken kendisini attırmak istedi, belli o da.. Çünkü kırmızı karta zerre itirazetmeden, defoldu gitti.. Çünküne yaptığını ve niçin yaptığını çok iyibiliyordu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.