Perşembe gecesinin çekilmez Portekiz- Polonya maçı ile başlayan çeyrek finallere kadar 36'sı guruplarda, 8'i, 1/16 finallerde toplam 44 maç izledik, Euro 2016'da..
Fransa'ya bunca yazar gönderen bunca gazetemizin, maç yazısı, maç eleştirisi, maç analizi, maç tahmini başta çeşitli konularda yüzlerce yazı yayınlama şansı oldu, yani.
Şimdi hepinize soruyorum..
Bu yüzlerce yazı içinde aklınızda kalan, mahallede, işte, okulda, sosyal medyada birisine tavsiye ettiğiniz, "mutlak oku" dediğiniz bir yazı oldu mu?.
Doğrudur.. Bazı maçlar gece yarısı bitiyor. O saatte sonucu yazmak bile sorun, bugünün gazeteyi erken basma zorunluğu içinde.. Ama güzel yazının güncelliği geçmez.. İşte The New York Times yazarı Rob Hughes'un eleştirilerini maçtan iki, hatta üç gün sonra okuyorum, ama zevkle, ama keyifle okuyorum..
Bugünün büyük başlık, spotlarla kısa yazı geleneği içinde (Ki nefret ediyorum), İslam Çupi, Kahraman Bapçum üslubu harika "Maç yazıları"nı bulmak imkansız, biliyorum..
Ama eleştiri ve analiz yazılarını, ertesi gün de olsa, bekliyorum.
Var mı?. "Şu harikaydı" dediğiniz bir yorum, bir analiz var mıydı?. Türkiye'nin maçları dahil!.
Size bir "Analiz Yazısı" örneği vermek isterim ki, ne demek istediğim iyi anlaşılsın.
Alman yazar Steffen Potter, guruplardaki son Kuzey İrlanda- Almanya maçı öncesi kaleme almış..
Şimdi sayfadaki krokiye bakın.. Prensiplerimin tersine, altında resimaltı da, bilgi de yok.. Merak etmenizi istedim "Bu nedir" diye..
Bu krokiyi Potter, yazısının içine kendi çizmiş.. Anlatıyor..
"İlk iki maçta, Götze ve Özil'in (Krokide iki büyük mavi nokta..) rakip takım kale atışı yaparken iki stopere pres yaptıklarına dikkat ettim. Bunun amacı kaleciyi uzun vuruşa zorlamak ve Alman savunma ve orta saha oyuncularının yoğun olduğu santra civarında topu geri kazanmaktı..
Almanya, hava topları düellosunda bugüne kadar yüzde 58.5 üstünlük sağlamış. Yani bu plan işliyor. Yüzde 58.5, Almanya'nın olduğu C gurubunun en yüksek oranı. Gurubun dibinde ise, hayrettir, yüzde 41.3 ile bugünkü rakip Kuzey İrlanda var.
O zaman, bu gece Almanya'nın taktik olarak büyük değişiklikler yapacağını sanmıyorum. Hatta bu gece Dünya Şampiyonlarının hücuma çıkarken daha fazla riski göze alacaklarını düşünüyorum. Mats Hummels'le (Alman stoper) özel olarak konuştum. Bana 'Topu onların kalesine yakın yerlerde kaybetmeyi göze alıyoruz.. Çünkü o zaman, rakip tehlike yaratmadan, geri kazanmaya yetecek alanımız ve zamanımız oluyor' dedi."
Şimdi bakın, adam ne yapmış, yazısını yazmadan önce?.
Bir defa önceki iki maçı dikkatle gözlemiş.. Sonra, UEFA sitesinde yer alan, siz dahil herkesin kolayca, iki tıkla girebileceği istatistiklere dalmış.. Yetmemiş, Alman kampını arayıp, bu taktiği bir de o hava toplarını toplamaktan sorumlu Alman Stoper Hummels'le konuşmuş..
Yani poposu üzerine oturup yazmamış. Önce kafasını ve futbol bilgisini kullanmış. Bir de oturup kroki çizmiş..
O zaman da benim size buradan nakletmekten keyif aldığım yazı ortaya çıkmış işte..
"Geçmiş gitmiş, Kuzey İrlanda- Almanya gurup maçından Türkiye'de kime ne" demeyi aklımdan bile geçirmedim, köşeme alırken.
Güzel yazının günü geçmez, bir..
Meslektaşlarımız bir "Analiz yazısı" nasıl yazılır, belki ders alırlar diye düşündüm, iki..
Bu yazıyı konuşacağız.. Hatta uzun uzun konuşacağız, adım gibi biliyorum, üç!.
*********************
Sevdiğim Laflar
"Mutluluğu ifade edecek kelime yoktur."
Nikolay Vasilyevich Gogol (Teşekkürler Mehmet)
*********************
Tebessüm
Çiftçinin küçük oğlu okula geç kalmıştı. Öğretmene mazeretini bildirdi..
"Damızlık boğayı, bizim ineğin yanına götürdüm.."
Öğretmen şaşkın.. Sordu.
"O işi baban yapsa olmaz mıydı?."
"Olurdu tabii" dedi, küçük oğlan.. "Ama boğa daha iyi yapıyor.."
*********************
Bayramlıklar!..
Sanatçılarımızın bayramlıklarını her zaman olduğu gibi Kıbrıs veriyor gene.. Hemen bütün ünlüler oradaki casinolarda söyleyecekler..
Peki kaça?.
Bir liste geçti elime..
Ajda Pekkan 350, Ebru Gündeş 250, Sibel Can 200, Hadise ve Serdar Ortaç 150, Volkan Konak 120 bin alacakmış. Başka altı haneli yok..
Bir zamanların en paylaşılmazı, paraya para demeyen, mekanlar içinde mekan beğenen Ferhat Göçer'in bayramlığı bu listede ancak 70 bin lira..
Niye?.
Önce Sevgili Ferhat doktorum, kendi düşünsün?.
2007 yılındaki Cennet'ten beri, yani on yıldır, hit olan, onun gibi dillerden düşmeyen, milyonların ezberine geçen bir şarkısı oldu mu?.
Onu nurlar içinde yatsın, sevgili M. Ali Açılmış'ın Q Caz Barında ilk keşfeden benim. Çok iyi dostumdur ve de dinlemeye doyamam.. Ama abartmıyorum, son yıllarda bir şarkısını dinlemedim. Olay yaratan o görkemli konserlerini de bıraktı.
Yani, müzikle daha fazla uğraşmak için doktorluğu bile bırakan Ferhat, şarkılarını yanlış seçiyor, programlarını yanlış yapıyor.
O zaman da, işte böyle tepe taklak!..
*********************
Okur cevapları!..
Yazdıklarıma cevaplar geliyor.. Burada pek lafını edecek yerim olmuyor, ama bu üçüne torpil yaptım. Okurken anlarsınız..
İlki yıllardır Viyana'da yaşayan gençlik arkadaşım Uçal Dalgıç'tan.. Viyana'ya gittiğimde, beni kenti kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın otağını kurduğu tepeye çıkarmıştı. Kente bakan muhteşem bir manzara.. Şimdi orada de luxe bir otel varmış.
Merzifonlu'nun "Bozguna sebep oldu" diye idam ettirdiği İbrahim Paşa'nın "Devlet-i Ali'yi kurtaracak kişi gene Merzifonlu'dur. Beni boğduruyor ama, padişah efendimiz ona kıymasın" deyişini anlatmıştım, "Terim devam etmeli" yazımda..
Uçal diyor ki..
"Tam İbrahim Paşa'nın öyküsünü sana yazmaya karar verdim ki, senin yazını okudum. Aramızda bir telepati var galiba.. Tıptaki adını bilmiyorum" diyor..
Valla tıptaki adını değil, esas adını bin yıldan beri atalarımız koymuş Uçal..
"Aklın yolu birdir."
İkincisi, yıllardır Almanya'da yaşayan Dr. Erdoğan Karatay'dan..
Temmuza girerken, hala palto kazak satmaya (!) çalışan Türkiye'deki en büyük Burberry mağazasının (İstinye Park) hal-i pür melalini yazmıştım.
Erdoğan'dan mesaj geldi..
"Burberry yazını okurken çok güldüm. Burada bütün markalarda yaz sezonu malları indirime girdi. Yakında sonbahar kış koleksiyonları çıkacak.."
Ama Burberry Türkiye'den tık yok.. Gidiyorlar galiba..
Üçüncüsü kız kardeşim Serpil'den.. Dünkü yazım için..
"Ben de dünden beri, yaz o günü o kapitone (Yorgan gibi) anoraklar içindeki üç kişi, bombaların patladığı terminalden kilometre uzak dış giriş kapısındaki güvenlikten nasıl geçti, diye düşünüyordum" diyor..
Dilerim, asıl sorunun o kapıda olduğunu anlamışlardır Bacı.. Terminal kapısına gelince işin işten geçtiğini 44 ölü, 239 yaralı ile gördük çünkü..
****************
Bayram yollarında, CD'ler..
Bayram'da yollar çoktur.. Gidişler, dönüşler.. Gittiği yerdeki gidilecek görülecek yerler.. Hele bu bayram.. Osman Gazi Köprüsü de açıldı ya.. Üstelik bedava ya.. Sırf bu köprüden geçmek için yollara on binler düşer..
İşte size uzun yollarda dinlemek için üç albüm..
Biri Erol Evgin'in "Altın Düetler"i.. Harika bir iş yapmış Erol.. Hit şarkılarını "Best of Erol" yerine, bu ülkenin en önde gelen kadın yorumcuları ile yeniden ele alıp, düet söylemiş.
Mesela "Ben imkansız aşklar için yaratılmışım" Sezen Aksu'yla.. "Bir de bana sor" Nükhet Duru ile.. Bana sorarsanız bu düet Nükhet'i geri getiriyor. Albümün en iyisi. "İşte Öyle Bir Şey", Emel Sayın'la.. "Söyle Canım", Aşkın Nur Yengi ile.. Benim hep gözlerimi nemlendiren "Hep Böyle Kal", muhteşem bir Zuhal Olcay ile..
Bu CD, aslında aracınızdan hiç eksik olmamalı..
İkincisi..
Bu adı duyanınız çok azdır. Çünkü New York'ta yaşıyor.. Benimle adaş.. Simavi Uluç.. Yıllar yılı Hürriyet New York temsilciliği yapan ağabeyim Doğan Uluç'un (Akrabalık yok. İsim benzerliği) orda doğup büyümüş oğlu.. Adını da Erol Simavi'den almış tabii.
Simavi, bizi "Aranjman" günlerine geri döndürüyor. Dünyaca ünlü şarkılar Türkçe sözlerle.. En tepede İki Yabancı var.. Fecri Ebcioğlu'nun sözleriyle, "Strangers in the night" yani.. İlk altı şarkı Türkçe.. Simavi'nin hafif aksanlı Türkçesi ayrı hoşluk katıyor. Sonra yedi şarkı var, beşi, Türkçelerin orijinali.. Önce aslını, sonra aranjmanını dinlemek de ayrı bir keyif..
Üçüncüsü.. Aslında çok daha evvel yazmam gereken, üç aydır arabamda dönen Fuat Güner Albümü, "Dinleyene Aşk Olsun!.."
Bestelerin nerdeyse tamamı Fuat'ın.. Sözlerin biri Aysel Gürel'in.. "Beni hasrete alıştır.."
Şarkılar arasında inanın seçim yapamadım.. Hepsi nasıl bir lezzet, nasıl bir keyif.. Hüzünlü olanlarda hele bir tat var ki..
Bu albümü hala almadıysanız yazık.. Alanlar bu fikrime katılacaktır, iyi de bir bayram hediyesi.. Kalıcı plak çünkü.. 40 yıl sonra gene dinlenir.
****************
Kişisel özürlerimle!.
Bu yazı, benim tüm meslektaşlarım ve kardeşlerimden kişisel özürümdür.
Dün bu sayfada, Atatürk Havalimanı alçaklığını izleyen bazı gelişmeleri ele almış ve eleştirmiştim. Eleştirdiklerimden biri de, bir zamanlar yazarı olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet'ti. Cumhuriyetimizin bu en eski fikir gazetesi, kendisine hiç yakışmayan bir tabloid ucuzluğu içinde bile kullanılmaması gereken bir fotoğraf ve gene kendisine hiç yakışmayan bir başlıkla yan yana kullanmıştı.
Dün sabah gazetemi alınca, birinci sayfanın tepesinde "Cumhuriyet'in bu kaçıncı ihaneti" başlığı altında benim o yazımın anonsunu gördüm. Böyle bir ifade benim yazımda yok. Yazının kastı da o değil.
Okurlarım iyi bilirler.. Benim tarzım da değil.. Ben, "Eleştirelim, gerekirse en ağır eleştirelim, ama unutmayalım. Hepimiz biriz, biziz.. Bir olmalı, birlik olmalıyız" diyen biriyim.
Kalemimde aşağılayan, hakaret eden bir şey varsa, amacını aşan laf etmişim demektir. Özür dilemekten çekinmem.
Eleştirirken, "Babamı tanımam" derler ya, öyleyimdir. Bu yüzden çok dost da kaybettim.. Ama dostlarımı da asla, fikirlerine, taraflarına göre seçmem. İnsan olmaları yeterlidir.
Çünkü ben, fikir özgürlüğüne yürekten inanan bir insanım.
Yanlış yapmam mı, yaparım.. Yaparsam da o benim kendi yanlışımdır. Başkasının fikrini, kendiminmiş gibi yazmam çünkü.. 60 yıldan beri, tüm hatalarım ve sevaplarımla olarak ayakta kaldıysam bundandır.
Bu yüzden benim resmimim yanında, o başlığın kullanılmasına ve benimle ilgili hiç tasvip etmeyeceğim bir algı yaratılmasına üzüldüm.
Sonra sayfamı açtım. Orada da kocaman bir çizim var.. Onu da yadırgadım.
Ben "Yaptığı katliamların resim ve videolarını dağıtmak IŞİD'in işidir" diyordum, medyamız ve sosyal medyada yer alan bazı resim ve videolar için..
Öyle değil mi?. İnsanların kafalarını keserkenki videolarını, ağabeyini önce göğsünden bıçaklayan sonra beyninden kurşunlayan kardeşin fotoğraflarını dünyaya IŞİD yaymıyor mu?.
Bunu yaparken bir amaçları var.. Sen bir başka IŞİD vahşetinin resim ve videolarını medya ve sosyal medyada yayınlarsan, ayni amaca hizmet etmiş olabilir misin, bir düşün" demiştim..
Ressam arkadaşımın yaptığı canlandırma, benim eleştirilerimi aşmış, bir gazeteyi aşağılamaya dönüşmüş gibi geldi bana.. Fazla mı duygusalım?. Olabilir.. Ama Cumhuriyet'e nasıl "Ben o resmi koymazdım" dediysem, kendi gazeteme de ayni eleştiriyi yapmak zorundayım.. "Ben o çizimi koymazdım.."
Fransa'ya bunca yazar gönderen bunca gazetemizin, maç yazısı, maç eleştirisi, maç analizi, maç tahmini başta çeşitli konularda yüzlerce yazı yayınlama şansı oldu, yani.
Şimdi hepinize soruyorum..
Bu yüzlerce yazı içinde aklınızda kalan, mahallede, işte, okulda, sosyal medyada birisine tavsiye ettiğiniz, "mutlak oku" dediğiniz bir yazı oldu mu?.
Doğrudur.. Bazı maçlar gece yarısı bitiyor. O saatte sonucu yazmak bile sorun, bugünün gazeteyi erken basma zorunluğu içinde.. Ama güzel yazının güncelliği geçmez.. İşte The New York Times yazarı Rob Hughes'un eleştirilerini maçtan iki, hatta üç gün sonra okuyorum, ama zevkle, ama keyifle okuyorum..
Bugünün büyük başlık, spotlarla kısa yazı geleneği içinde (Ki nefret ediyorum), İslam Çupi, Kahraman Bapçum üslubu harika "Maç yazıları"nı bulmak imkansız, biliyorum..
Ama eleştiri ve analiz yazılarını, ertesi gün de olsa, bekliyorum.
Var mı?. "Şu harikaydı" dediğiniz bir yorum, bir analiz var mıydı?. Türkiye'nin maçları dahil!.
Size bir "Analiz Yazısı" örneği vermek isterim ki, ne demek istediğim iyi anlaşılsın.
Alman yazar Steffen Potter, guruplardaki son Kuzey İrlanda- Almanya maçı öncesi kaleme almış..
Şimdi sayfadaki krokiye bakın.. Prensiplerimin tersine, altında resimaltı da, bilgi de yok.. Merak etmenizi istedim "Bu nedir" diye..
Bu krokiyi Potter, yazısının içine kendi çizmiş.. Anlatıyor..
"İlk iki maçta, Götze ve Özil'in (Krokide iki büyük mavi nokta..) rakip takım kale atışı yaparken iki stopere pres yaptıklarına dikkat ettim. Bunun amacı kaleciyi uzun vuruşa zorlamak ve Alman savunma ve orta saha oyuncularının yoğun olduğu santra civarında topu geri kazanmaktı..
Almanya, hava topları düellosunda bugüne kadar yüzde 58.5 üstünlük sağlamış. Yani bu plan işliyor. Yüzde 58.5, Almanya'nın olduğu C gurubunun en yüksek oranı. Gurubun dibinde ise, hayrettir, yüzde 41.3 ile bugünkü rakip Kuzey İrlanda var.
O zaman, bu gece Almanya'nın taktik olarak büyük değişiklikler yapacağını sanmıyorum. Hatta bu gece Dünya Şampiyonlarının hücuma çıkarken daha fazla riski göze alacaklarını düşünüyorum. Mats Hummels'le (Alman stoper) özel olarak konuştum. Bana 'Topu onların kalesine yakın yerlerde kaybetmeyi göze alıyoruz.. Çünkü o zaman, rakip tehlike yaratmadan, geri kazanmaya yetecek alanımız ve zamanımız oluyor' dedi."
Şimdi bakın, adam ne yapmış, yazısını yazmadan önce?.
Bir defa önceki iki maçı dikkatle gözlemiş.. Sonra, UEFA sitesinde yer alan, siz dahil herkesin kolayca, iki tıkla girebileceği istatistiklere dalmış.. Yetmemiş, Alman kampını arayıp, bu taktiği bir de o hava toplarını toplamaktan sorumlu Alman Stoper Hummels'le konuşmuş..
Yani poposu üzerine oturup yazmamış. Önce kafasını ve futbol bilgisini kullanmış. Bir de oturup kroki çizmiş..
O zaman da benim size buradan nakletmekten keyif aldığım yazı ortaya çıkmış işte..
"Geçmiş gitmiş, Kuzey İrlanda- Almanya gurup maçından Türkiye'de kime ne" demeyi aklımdan bile geçirmedim, köşeme alırken.
Güzel yazının günü geçmez, bir..
Meslektaşlarımız bir "Analiz yazısı" nasıl yazılır, belki ders alırlar diye düşündüm, iki..
Bu yazıyı konuşacağız.. Hatta uzun uzun konuşacağız, adım gibi biliyorum, üç!.
*********************
Sevdiğim Laflar
"Mutluluğu ifade edecek kelime yoktur."
Nikolay Vasilyevich Gogol (Teşekkürler Mehmet)
*********************
Tebessüm
Çiftçinin küçük oğlu okula geç kalmıştı. Öğretmene mazeretini bildirdi..
"Damızlık boğayı, bizim ineğin yanına götürdüm.."
Öğretmen şaşkın.. Sordu.
"O işi baban yapsa olmaz mıydı?."
"Olurdu tabii" dedi, küçük oğlan.. "Ama boğa daha iyi yapıyor.."
*********************
Bayramlıklar!..
Sanatçılarımızın bayramlıklarını her zaman olduğu gibi Kıbrıs veriyor gene.. Hemen bütün ünlüler oradaki casinolarda söyleyecekler..
Peki kaça?.
Bir liste geçti elime..
Ajda Pekkan 350, Ebru Gündeş 250, Sibel Can 200, Hadise ve Serdar Ortaç 150, Volkan Konak 120 bin alacakmış. Başka altı haneli yok..
Bir zamanların en paylaşılmazı, paraya para demeyen, mekanlar içinde mekan beğenen Ferhat Göçer'in bayramlığı bu listede ancak 70 bin lira..
Niye?.
Önce Sevgili Ferhat doktorum, kendi düşünsün?.
2007 yılındaki Cennet'ten beri, yani on yıldır, hit olan, onun gibi dillerden düşmeyen, milyonların ezberine geçen bir şarkısı oldu mu?.
Onu nurlar içinde yatsın, sevgili M. Ali Açılmış'ın Q Caz Barında ilk keşfeden benim. Çok iyi dostumdur ve de dinlemeye doyamam.. Ama abartmıyorum, son yıllarda bir şarkısını dinlemedim. Olay yaratan o görkemli konserlerini de bıraktı.
Yani, müzikle daha fazla uğraşmak için doktorluğu bile bırakan Ferhat, şarkılarını yanlış seçiyor, programlarını yanlış yapıyor.
O zaman da, işte böyle tepe taklak!..
*********************
Okur cevapları!..
Yazdıklarıma cevaplar geliyor.. Burada pek lafını edecek yerim olmuyor, ama bu üçüne torpil yaptım. Okurken anlarsınız..
İlki yıllardır Viyana'da yaşayan gençlik arkadaşım Uçal Dalgıç'tan.. Viyana'ya gittiğimde, beni kenti kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın otağını kurduğu tepeye çıkarmıştı. Kente bakan muhteşem bir manzara.. Şimdi orada de luxe bir otel varmış.
Merzifonlu'nun "Bozguna sebep oldu" diye idam ettirdiği İbrahim Paşa'nın "Devlet-i Ali'yi kurtaracak kişi gene Merzifonlu'dur. Beni boğduruyor ama, padişah efendimiz ona kıymasın" deyişini anlatmıştım, "Terim devam etmeli" yazımda..
Uçal diyor ki..
"Tam İbrahim Paşa'nın öyküsünü sana yazmaya karar verdim ki, senin yazını okudum. Aramızda bir telepati var galiba.. Tıptaki adını bilmiyorum" diyor..
Valla tıptaki adını değil, esas adını bin yıldan beri atalarımız koymuş Uçal..
"Aklın yolu birdir."
İkincisi, yıllardır Almanya'da yaşayan Dr. Erdoğan Karatay'dan..
Temmuza girerken, hala palto kazak satmaya (!) çalışan Türkiye'deki en büyük Burberry mağazasının (İstinye Park) hal-i pür melalini yazmıştım.
Erdoğan'dan mesaj geldi..
"Burberry yazını okurken çok güldüm. Burada bütün markalarda yaz sezonu malları indirime girdi. Yakında sonbahar kış koleksiyonları çıkacak.."
Ama Burberry Türkiye'den tık yok.. Gidiyorlar galiba..
Üçüncüsü kız kardeşim Serpil'den.. Dünkü yazım için..
"Ben de dünden beri, yaz o günü o kapitone (Yorgan gibi) anoraklar içindeki üç kişi, bombaların patladığı terminalden kilometre uzak dış giriş kapısındaki güvenlikten nasıl geçti, diye düşünüyordum" diyor..
Dilerim, asıl sorunun o kapıda olduğunu anlamışlardır Bacı.. Terminal kapısına gelince işin işten geçtiğini 44 ölü, 239 yaralı ile gördük çünkü..
****************
Bayram yollarında, CD'ler..
Bayram'da yollar çoktur.. Gidişler, dönüşler.. Gittiği yerdeki gidilecek görülecek yerler.. Hele bu bayram.. Osman Gazi Köprüsü de açıldı ya.. Üstelik bedava ya.. Sırf bu köprüden geçmek için yollara on binler düşer..
İşte size uzun yollarda dinlemek için üç albüm..
Biri Erol Evgin'in "Altın Düetler"i.. Harika bir iş yapmış Erol.. Hit şarkılarını "Best of Erol" yerine, bu ülkenin en önde gelen kadın yorumcuları ile yeniden ele alıp, düet söylemiş.
Mesela "Ben imkansız aşklar için yaratılmışım" Sezen Aksu'yla.. "Bir de bana sor" Nükhet Duru ile.. Bana sorarsanız bu düet Nükhet'i geri getiriyor. Albümün en iyisi. "İşte Öyle Bir Şey", Emel Sayın'la.. "Söyle Canım", Aşkın Nur Yengi ile.. Benim hep gözlerimi nemlendiren "Hep Böyle Kal", muhteşem bir Zuhal Olcay ile..
Bu CD, aslında aracınızdan hiç eksik olmamalı..
İkincisi..
Bu adı duyanınız çok azdır. Çünkü New York'ta yaşıyor.. Benimle adaş.. Simavi Uluç.. Yıllar yılı Hürriyet New York temsilciliği yapan ağabeyim Doğan Uluç'un (Akrabalık yok. İsim benzerliği) orda doğup büyümüş oğlu.. Adını da Erol Simavi'den almış tabii.
Simavi, bizi "Aranjman" günlerine geri döndürüyor. Dünyaca ünlü şarkılar Türkçe sözlerle.. En tepede İki Yabancı var.. Fecri Ebcioğlu'nun sözleriyle, "Strangers in the night" yani.. İlk altı şarkı Türkçe.. Simavi'nin hafif aksanlı Türkçesi ayrı hoşluk katıyor. Sonra yedi şarkı var, beşi, Türkçelerin orijinali.. Önce aslını, sonra aranjmanını dinlemek de ayrı bir keyif..
Üçüncüsü.. Aslında çok daha evvel yazmam gereken, üç aydır arabamda dönen Fuat Güner Albümü, "Dinleyene Aşk Olsun!.."
Bestelerin nerdeyse tamamı Fuat'ın.. Sözlerin biri Aysel Gürel'in.. "Beni hasrete alıştır.."
Şarkılar arasında inanın seçim yapamadım.. Hepsi nasıl bir lezzet, nasıl bir keyif.. Hüzünlü olanlarda hele bir tat var ki..
Bu albümü hala almadıysanız yazık.. Alanlar bu fikrime katılacaktır, iyi de bir bayram hediyesi.. Kalıcı plak çünkü.. 40 yıl sonra gene dinlenir.
****************
Kişisel özürlerimle!.
Bu yazı, benim tüm meslektaşlarım ve kardeşlerimden kişisel özürümdür.
Dün bu sayfada, Atatürk Havalimanı alçaklığını izleyen bazı gelişmeleri ele almış ve eleştirmiştim. Eleştirdiklerimden biri de, bir zamanlar yazarı olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet'ti. Cumhuriyetimizin bu en eski fikir gazetesi, kendisine hiç yakışmayan bir tabloid ucuzluğu içinde bile kullanılmaması gereken bir fotoğraf ve gene kendisine hiç yakışmayan bir başlıkla yan yana kullanmıştı.
Dün sabah gazetemi alınca, birinci sayfanın tepesinde "Cumhuriyet'in bu kaçıncı ihaneti" başlığı altında benim o yazımın anonsunu gördüm. Böyle bir ifade benim yazımda yok. Yazının kastı da o değil.
Okurlarım iyi bilirler.. Benim tarzım da değil.. Ben, "Eleştirelim, gerekirse en ağır eleştirelim, ama unutmayalım. Hepimiz biriz, biziz.. Bir olmalı, birlik olmalıyız" diyen biriyim.
Kalemimde aşağılayan, hakaret eden bir şey varsa, amacını aşan laf etmişim demektir. Özür dilemekten çekinmem.
Eleştirirken, "Babamı tanımam" derler ya, öyleyimdir. Bu yüzden çok dost da kaybettim.. Ama dostlarımı da asla, fikirlerine, taraflarına göre seçmem. İnsan olmaları yeterlidir.
Çünkü ben, fikir özgürlüğüne yürekten inanan bir insanım.
Yanlış yapmam mı, yaparım.. Yaparsam da o benim kendi yanlışımdır. Başkasının fikrini, kendiminmiş gibi yazmam çünkü.. 60 yıldan beri, tüm hatalarım ve sevaplarımla olarak ayakta kaldıysam bundandır.
Bu yüzden benim resmimim yanında, o başlığın kullanılmasına ve benimle ilgili hiç tasvip etmeyeceğim bir algı yaratılmasına üzüldüm.
Sonra sayfamı açtım. Orada da kocaman bir çizim var.. Onu da yadırgadım.
Ben "Yaptığı katliamların resim ve videolarını dağıtmak IŞİD'in işidir" diyordum, medyamız ve sosyal medyada yer alan bazı resim ve videolar için..
Öyle değil mi?. İnsanların kafalarını keserkenki videolarını, ağabeyini önce göğsünden bıçaklayan sonra beyninden kurşunlayan kardeşin fotoğraflarını dünyaya IŞİD yaymıyor mu?.
Bunu yaparken bir amaçları var.. Sen bir başka IŞİD vahşetinin resim ve videolarını medya ve sosyal medyada yayınlarsan, ayni amaca hizmet etmiş olabilir misin, bir düşün" demiştim..
Ressam arkadaşımın yaptığı canlandırma, benim eleştirilerimi aşmış, bir gazeteyi aşağılamaya dönüşmüş gibi geldi bana.. Fazla mı duygusalım?. Olabilir.. Ama Cumhuriyet'e nasıl "Ben o resmi koymazdım" dediysem, kendi gazeteme de ayni eleştiriyi yapmak zorundayım.. "Ben o çizimi koymazdım.."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Deprem mi oldu, kaç büyüklüğünde? Az önce deprem nerede oldu? Elazığ... AFAD-KANDİLLİ 8 Kasım son dakika
- Yıldızlar ne diyor: Astrolojiye göre en şanslı bebekler hangi aylarda doğuyor?
- Camınıza konan kuşlar gizli mesajlar veriyor! Hangi kuş neye işaret ediyor?
- Bu sıcak karışım göbeği eritiyor: Metabolizmayı ateşliyor, kalori yakımını hızlandırıyor
- 42 yıllık şarküteri çalışanından zeytin saklama ipuçları: 1 kaşığı bile zeytinin ömrünü uzatıyor
- Bu yiyecekleri yiyen daha hızlı yaşlanıyor! Bunları tüketmeyin genç kalın!
- BİM markete Drone geliyor: BİM 15 Kasım 2024 aktüel ürünler kataloğu
- Kasım ara tatil kaç gün: Kasım ara tatil başlangıç ve bitiş tarihleri ne zaman? 2024-2025 Eğitim Yılı MEB Tatil Takvimi
- 32. Dönem POMEM başvuruları tarihleri açıklandı mı: 2024 POMEM başvuruları ne zaman? Şartlar ve başvuru kılavuzu
- 3600 EK GÖSTERGE SON DURUM: Gözler Bakan Işıkhan ve Meclis’te! 3600 ek gösterge Meclis'ten geçti mi?
- Kaos yerine düzen geldi! WhatsApp'tan hayatı kolaylaştıran özellik
- 2024 bekçi alımı başvuruları başladı mı? Bekçilik başvuruları ne zaman, şartlar neler?