Türkiye'nin son yıllarda dış politika gündeminde elde ettiği başarılar geleceğimizi adım adım inşa ediyor. Erdoğan güvenlik vedış politikada direksiyonunbaşına geçtiği gündenbu yana birçok kazanımelde edildi. Bu sadece bizim değerlendirmemiz değil. Uluslararası basına azıcık bakarsanız dış dünyanın da bu gelişmeleri çok yakından ve imrenerek takip ettiğini görebilirsiniz. Bölgemizdeki tüm ülkeler çökerken Türkiye güçleniyor ve bağımsız bir aktör haline geliyor. Suriye'de iki önemli aktörden biri oldu. Libya'da neredeyse tek aktör diyebiliriz. Birçok sorunun cesaretle üzerine gidildi ve imkânsız gibi görünen işler gerçek oldu.
Bunları birer hamaset ifadesi olarak kullanmıyorum. Aklı başında herkes kör siyasi saplantılarından kurtulacak olursa ortadaki muazzam başarının hakkını teslim edecektir. Daha da önemlisitüm dünya başı boşbir hale gelmişken ve birçokülke ağır hasar alırkenTürkiye bir büyük güceyaraşır biçimde manevralarlagücünü artırıyor vetahkim ediyor.
Hepimizin geleceği adına böylesi kritik bir süreçte saçma sapan seslere kulak asmamak lazım. Sırf iç siyasi tartışmalarda kendine meze arayanlar her türlü kazancı küçümsemek ve ülkenin iradesini kırmak için elinden geleni yapıyor. Bunlar maalesef kendi dar siyasi çıkarları için ülkenin çıkarlarını zerre kadar önemsemeyen tipler. HatırlarsınızSuriye konusunda nelersöylediklerini. Türkiye'ninSuriye'de yalnızlaştırılmasındanbüyük keyif alarakanlatanları... Şimdibunlardan eser yok. Hepsisus pus olmuş durumda. Libya konusunda da aynışey olmuştu. "Ne işimizvar Libya'da" diyenlerinbu sıralar bakın hiç sesiçıkıyor mu?
Bunlar genelde dış politika konusunda öncü açıklama yapıp işler kötü gittiğinde "biz demiştik" demek için hazırlık yapıyordu. İşler bekledikleri ve hatta umdukları gibi kötü gitmeyince ortadan kayboluyor. Duydunuzmu kendinemuhalif diyenlerinLibyakonusunda yeni bir beyanatını? Ben duymuyorum.
Her toplumda vardır bu tipler. Ancak gelişmekte olan ülkelerde çok daha fazladır. Kronik bir hastalığın kaynağı gibi sürekli aynı işleri yapar aynı sözleri ederler. Ne yazık ki, Türkiye bu kısır döngüyü aşmak isterken hala bu eski Türkiye'nin kalıntılarıyla boğuşmak durumunda.
Bu nedenle çok daha uyanık olmakta fayda var. Ülkenin ana muhalefet partisi lideri "ne işimiz var Afrin'de" derken bu tür çatlak sesler tabii ki devam edecektir. Ben şahsım adına bu tiplerle mantık zemininde konuşmayı bıraktım. Ancak ülkenin geleceği ve stratejik vizyonu hakkında halisane düşünmesine rağmen bu tür provokasyonlardan etkilenen geniş kesimler olabilir.
Bu nedenle Türkiye'nin izlediği siyaseti sabırla ve inatla konuşmak ve siyasi demagojiden kaçarak anlatmak gerekiyor. Benimsenmiş bir stratejik vizyon üretmenin tek yolu budur. Toplumda köklü bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var. Türkiye'nin büyükve bağımsız bir güç olmahedefi toplumsallaştıkçabaşarı şansımız daha dayüksek olacaktır...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.