Siz hâlâ meseleyi polis şiddetinden mi ibaret sanıyorsunuz? Tabii ki değil. Biz bu filmi Türkiye'de de izledik. Amerika'daki gösteriler bambaşka bir noktaya geldi. Dünya tarihininönemli dönüm noktalarından birindengeçiyoruz. Vebu dönüşünher ne tarafadönecekse eğerağır sarsıntılarınıyaşıyoruz. Modern devletin nereye doğru evrileceğini hep beraber göreceğiz.
Hikâyeyi baştan kabaca ele alalım. Feodal düzenin üç temel aktörü vardı. Kilise, krallar ve aristokratlar. Bu üçü arasındaki güç dağılımı feodaliteyi yüzlerce yıl ayakta tuttu. Ne zaman bu üçüne güçlü bir aktör olarak burjuva eklendi, tüm düzen alt üst oldu. Burjuva krallarla işbirliği halinde uzun yıllar süren bir mücadelenin sonunda kilise ve aristokrasiyi tasfiye etti. Parayı burjuvaverdi. Krallar savaştı. Savaşlarmodern devleti doğurdu. Sekülermodern devletin önünde kral arkasındaburjuva vardı.
Fakat Amerikan Devrimi ve Fransız İhtilali'nden itibaren kralların tasfiyesi de başladı. Burjuva bu kez kitlelerle ittifak halindeydi. Cumhuriyet fikri etrafında büyük kalabalıklar ilk kez aktör haline geliyordu. Artık devletin sahibi monarklar değil vatandaşlardı. Devlet makinesi kaprisli ve savaşçı monarkların elinden alınıp sorumlu vatandaşa zimmetleniyordu. Kalabalıklar demokratik kurallar etrafında yarışırken tek bir aktör siyasi gücü uzunca süre elinde tutamadığından siyasi irade çok güçlenemiyor ve hep sermayenin manipülasyonuna açık kalıyordu. Özellikle Soğuk Savaş ve sonrasında Amerikan devlet makinesine hâkim olan bu ideoloji tüm dünyada hakimiyetini kuruyordu. Sınırlar kalkıyor, uluslararası ticaret büyüdükçe büyüyordu.
Bu tespitleri normatif bir eleştiri amacıyla yapmıyorum. Hatta liberalizmin büyük bir zenginlik ürettiği de doğrudur. Ancak bu zenginlik gittikçe tekelleşme eğilimi gösteriyor ve orta sınıfları ciddi anlamda rahatsız ediyor. Demokratikseçimlerde kalabalıklar yaklaşıkolarak son beş yıldır küresel sermayeningücüne karşı devlet makinesinigüçlendirecek yerelliği savunanaktörleri desteklemeye başladı. Bazı örneklerde aşırı sağ, bazılarında popülizm ve bazılarında muhafazakâr milliyetçilik yükselişe geçti. Yerelliği savunan orta sınıf kalabalıklar küresel sermayeye karşı devletlerin duruma el koymasını istiyor.
Küresel sermayenin buna cevabı iletişim araçları üzerinden ve beyaz yakalıları sahneye sürmek şeklinde oldu. Benzer tezgahlar her yerde kuruluyor. Buna göre, Amerikan ekonomisini yerelleştirme vaadi veren Trump'ın bir kez daha seçilmemesi lazım. Seçimlerden önce ülkeyi yönetemeyen bir Trump imajının oturtulması gerekiyor. O gitsin yerine Biden gelsin. Amerikan devlet makinesi küresel sermayenin korumasını tekrar üstlensin. Ama çok da başarılı olacaklarını sanmıyorum. Trump şimdilik iyiidare ediyor. Kaybetmezse büyükkazanır. O zaman yeni bir dünyadüzeninin doğuşuna şahitlik edebiliriz.Onun ne kadar iyi bir düzenolacağı da ayrı bir mesele.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.