Büyük laflar etmeyi pek seviyoruz. Her krizde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak türünden sloganlar yine etrafa saçıldı. Eskisini iyi tarif etmezsenizne kadar büyük bir laf ettiğinizinanlamı yok. Zira dünya tarihi akıyor. Bir görüşe göre zaten hiçbir şey hiçbir zaman eskisi gibi değildir. Bir görüşe göre zaten her şey hep aynıdır. Buna aklı başında cevap vermek için öncelikle eskiden neyin kast edildiğini bilmek lazım. Eskisi nedir? Neo-liberalizmmi? Amerikan hegemonyası mı?Küreselleşme mi? Toplumsal yapımı? Eskiden neydi ki salgın sonrasıne olursa değişmiş sayılacak?
Konuyla ilgili abartılı yorumlardan kaçınmak lazım. Ancak önümüzdeki döneme dair okumalara da ihtiyacımız var. Ben baştan beri tek başına virüsün bir değişim kaynağı değil dönüşmekte olan bir dünyanın sonuçlarından biri olduğunu düşünüyorum. Virüsün küresel düzeyde yönetilememesini de uluslararası sistemdeki güç boşluğunun bir göstergesi olarak değerlendiriyorum. Benim için bu salgın Amerikaile Türkiye'nin son 6 yıl içindeyaşadığı krizlerin bir benzeri. Çünkü hepsinin temelinde "Soğuk Savaş sonrası, Amerika'nın oynamasına alışkın olduğumuz rolü oynamıyor olması" yatıyor. ABD ile yaşadığımız vize krizi de böyleydi. ABD ile Suriye'de yaşadıklarımız da aynı sebeptendi. Amerika küresel düzenin ekmeğini yese de en fazla şikâyet eden aktörü olduğu için eski ortaklarıyla sahip olduğu bağları ya kopardı ya da gevşetti. Bu nedenle Amerikan desteğine bağımlı olan uluslararası düzen işlemez oldu. Şimdisalgın esnasında kimse kimseye güvenmiyor.İlk defa Avrupalılar da bu güvensizliğin tadınavarmaya başladı.
Devletler tek başına bu salgına veya salgın esnasında işbirliğinin çökmesine bakarak yeni düzene falan geçmeyecek. Salgın zaten var olan bir güç boşluğunu ve işbirliğine dair küresel isteksizliği tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Yani bir değişimvarsa şayet o zaten başlamıştı. Şimdi dahaanlaşılır hale geliyor.
Tam da bu nedenle küresel işbirliği mümkün olmuyor. Küresel işbirliğinin ne kadar lazım olduğunun bir önemi yok. Herkes için faydalı olsa da devletlerin bu faydaya yönelik adım atma ihtimalleri gün geçtikçe zayıflıyor.
Ancak yeni dönemde karşımıza her ne çıkarsa çıksın bunun en büyük belirleyeni ekonomi olacak. Ekonomik olarak kimlerin ayakta kalabileceğine bakmak lazım. Amerika gibi ülkelerde salgının hasarı büyük olacak ama bu ülkelerin hala çok zengin olduklarını da akıldan çıkarmamak lazım. Eğersiyaset ekonomiyi iyi yönetebilirse ve ülkelersiyasi istikrarsızlıklara sürüklenmezse busüreçten en az zararla çıkacaktır diyebiliriz. Ama bu da içinde bulunduğumuz dönüşüm sürecinin duracağı anlamına gelmiyor. Zira salgının etkileri yönetilse bile yeni sorunlar aynı sebeplerden doğmaya devam edecek. Yani hayat bildiğinizgibi. Bir yandan değişim olacak. Bir yandansüreklilikler...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.