Virüs tüm dünyayı esir aldı. Her ülke kendi çapında mücadelesini veriyor. Bu çerçevede yardım kampanyaları düzenleniyor. Çünkü evde kalmanın özellikle düşük gelir gruplarında ciddi ekonomik sıkıntıya neden olabileceği biliniyor. Virüs sonrası işsizliğin artabileceği de tahminler arasında. Yardım kampanyalarıyoluyla bu tür dönemlerde toplumsal dayanışma örneği sergilenir.
Türkiye'de de benzer bir kampanya bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Ve Erdoğan 7 maaşını bağışlayarak kampanyaya öncülük ediyor. Bu siyasi bir mesele değil. Hükümet öncülüğünde yapılan bir toplumsal dayanışmakampanyası. Zira bu tür dönemlerde birçok kampanya yapılabilir. Her sivil toplum örgütü her dernek kendisi bir kampanya başlatmak isteyebilir. Ancak tek merkezden ve devletin garantisi altında yapılması sanırım en doğrusu.
Ancak ilk günden itibaren kampanya aleyhine tezahürat yapanlar var. Devletin parası yokmuş da onun için kampanya ile para toplanıyormuş. Bu düşmanca tavrı sergileyenlerin niyetinin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Hepsi biliyor ki, devlet bu işe kendi ihtiyaçlarını gidermek için değil toplumsal olarak yapılacak yardım kampanyalarını yönetmek için girdi. Zaten dünyanın en zenginülkelerinde de benzer kampanyalar var.
Yoksa devlet zaten tüm gerekli harcamaları yapıyor. Hastaneler arı kovanı gibi çalışıyor. Gerekli tüm malzeme ya ülke de üretiliyor ya da Çin'den getirilen tanı kitlerinde olduğu gibi bazıları yurtdışından parası verilerek alınıyor. Ekonomik destek paketi de açıklandı. Ama buna rağmen hâlâdevleti ve hükumeti suçlayan sesler her konuyu olduğu gibi bunu da çarpıtarak siyasi malzeme haline getiriyor. Hatta kampanyanın başlatıldığı gün sosyal medyada "zırnık yok" başlığı açıp toplumsal bir beraberlik inisiyatifini bile baltalayacak kadar insanlıktan çıktıklarını gördük. Yapma kardeşim. İçinden gelmiyorsa yardım etme. Ama en azından sorun çıkarma. Baltalama. Bu toplumun dayanışmasına saldırma. Sen bakkala koş makarna stokla. Biz yardımlarımızı devlet garantisi altında yapmak istiyoruz.
Aksi halde ortaya bakkal zihniyetiyle çıkan bazı kurum ve kuruluşlar bu durumu bile sömürebilir. Gördünüz mü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin erzak paketini? Hepi topu 70 veya 80 lira tutacakbir paket yapmışlar. Üzerine de 150 lirafiyat çakmışlar. Sanki belediye değil bakkal. Krizfırsatçılığı yapar gibi. Fahiş fiyata gofret satma çabası. Eskiden İBB hizmet verirdi. Şimdi bakkalcılığa soyunmuş. Vizyon dediğin budur. Koca İBB'yi Erdal Bakkal'a çevirdiler.
İşte merkezi bir kampanya bu yüzden önemli. Kriz fırsatçılarının önüne geçmek lazım. Allah'tan belediyelerin kendi kafalarına göre kampanya başlatıp İBAN paylaşmasının önüne geçildi. Yardım paketinde bile milleti kazıklamaya kalkan bir zihniyet rica ediyorum para toplamasın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.