Siyasetin kendine has bir akışı vardır. Özellikle bizim ülkemiz gibi siyasi gerilimlere sık rastlanan ülkeler de sertleşmiş ve kutuplaşmış olması da anlaşılabilir. Ancak son dönemlerde iş zıvanadan çıktı. Muhalefet yapmabiçimi yeni bir dönemegirdi.
Çok anlamlı olması veya doğru olması gerekmiyor.
Ortaya bir iddia atılıyor. Sonra bu iddia diğer bilinen hikayelerle birleştirilerek sloganlaştırılıyor.
Günlerce o iddiayı konuşuyoruz.
Konuştukça içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Doğru ile yanlış, gerçek ile senaryo iç içe geçiyor. Düzeltmek neredeyse imkânsız.
Bir de AK Parti hükümetinin 17 yıllık bir sürece yayılması nedeniyle birikmiş tonlarca hikâye olduğundan artık eleştirilerin neredeyse tamamı slogan haline geldi. Otoriterlik kavramı bunlardan biri.
Yolsuzluk suçlamaları böyle. AK Parti'ye dair kibir ithamları böyle. Bir partinin binlerce üyesi olur. Hatta AK Parti'nin milyonlarca üyesi vardır. Vebunlardan herhangibirinin çeşitlihatalar yapması hiç şaşırtıcıdeğildir. Bilmem ne belediyesindeki bilmem ne daire başkanı bir halt etmiş olabilir. Ancak biz günlerce bu meseleyi konuşur hale geliyoruz. Sonra da çok bilindik diğer ezberler devreye sokuluyor.
Gerçek algıya yeniliyor.
Veya bir başörtülü kadın mercek altına alınıyor. Tüm başörtülükadınlara yönelik aklahayale gelmedik ve insafasığmaz ifadeler tekrar tekrarüretiliyor.
Bir mahkeme kararı toplum vicdanını yaraladığında bir hukuk profesörü çıkıp bunun suçunu da hükümete atabiliyor.
Kısacası kimin başına ne gelse mesele hemen siyasi bir zemine çekilerek genel suçlama makinesinin bir parçası haline getiriliyor. Demokratikleşme süreci, Suriye meselesi, göçmenler ve benzeri ne kadar konu varsa kısa propaganda hapları haline getirilmiş.Kanal İstanbul konuşulurkenbir anda Süleymanşah Türbesikonusu açılıyor. Akıl alır gibideğil. Her insanın olduğu gibi hersiyasi hareketin de doğruları veyanlışları olur. Ancak konular tektek ve doğru düzgün konuşulmuyor. Üretilmiş genel ezberlere kurban ediliyor.
Ve bunun tetikçiliğini de CHP'ye yakın medya yapıyor.
Halbuki Muharrem İnce olayında bu medyanın ne tür bir aparat olduğunu hep gördük. CHP medyası CHP Genel Merkezinde üretilen her türlü söylemin en ateşlisi savunucusu olarak kendi itibarlarını bile umursamadan üzerine balıklama atlıyor.
Şimdi tank palet fabrikası üzerinden yaşananlara bir bakar mısınız? CHP'nin yalan yanlış ifadeleribir kenara CHP yandaşıgazeteciler bilerek bu yalanlarınparçası olmaktan zırnıkkadar çekinmiyor. Buna datarafsız ve muhalif basın deniyor. Yerseniz.
Artık bu işi açıkça konuşmak lazım. Basın dünyası baştan itibaren CHP'nin ve İstanbul sermayesinin aparatıymış. Onun kendine verdiği görevleri sloganlar halinde sunarmış. Şimdi karşısında alternatif bir medya doğunca öfkelenmeleri ve yandaş medya yakıştırmaları bundanmış. Asıl mesele sanırım bunun deşifre olması.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.