Bu zamana kadar Suriye konusunda Türkiye hep yalnız bırakılmıştı. Batılı müttefikler Türkiye'ye bırakın destek olmayı Türkiye'yi her türlü zor duruma düşürmek için ellerinden geleni yapmışlardı.
Batı kamuoyu Türkiye'nin taleplerine kör ve sağırdı.
Suriye üzerine yapılan tüm toplantılar boşa çıkıyordu. Esad rejimi defalarca kimyasal silah kullanmış olmasına rağmen uluslararası kamuoyu harekete geçmedi.
Milyonlarca mülteciye rağmen tek bir adım atılmadı.
Bu nedenle hepimiz uluslararası kamuoyunu harekete geçirmenin iyi bir fikir olmadığını ve işe yaramaz olduğunu gördük. Mesela erken dönemde Türkiye'ye göçün yüzbin rakamını aşınca BM'nin bunu gözardı edemeyeceğini düşünenler vardı. Ama mülteciler milyonları bulsa daBM'nin kılı kıpırdamadı. Veya uluslararasıilişkilerin en önemli tabularından biriolan kimyasal silahlar kullanıldığındada Esad'a karşı askeri bir operasyonbaşlayabileceğini düşündük ama yineolmadı.
Tüm bunlardan sonra saha gerçekliğiyle daha uyumlu bir noktaya geldik. Yalnız olduğumuzu gördük ve sahada kendi etkinliğimizi kendimiz yaratmanın peşine düştük.
Gerekeni de yaptık. Üç başarılı askeri operasyonla Türkiye'nin sınırını terör örgütlerine karşı güvenli hale getirmeyi başardık. Şimdi Türkiye'nin eli çok daha rahat. Uluslararası kamuoyundan beklentisifazla yok. Ne BM müdahalesi nede ABD ve ortaklarının kuracağı birgüvenli bölgeye ihtiyacımız var. Aksineböylesi bir uluslararası gücün kendi manevraalanımızı ciddi anlamda kısıtlayabileceğinibiliyoruz.
Ama bu uluslararası kurumları kullanamayacağımız anlamına gelmez. Zaten dikkat ederseniz daha önce üç maymunu oynayan Avrupalı ülkeler şimdi Türkiye'ye karşı çok daha dikkatli davranmak zorunda.
Çünkü DEAŞ terörüne karşı mücadelede ve göçmenler konusunda Türkiye etkilenen bir ülke olma konumundan ziyade etkileyen bir ülke konumuna geldi. Bizim beklediğimizdesteği onlar vermedi ama şimdionlar bizim ne adım atacağımıza bakmakzorunda.
Bilindiği gibi DEAŞ'lı teröristlerin Avrupa'ya dönüşünden çok rahatsız oluyorlar.
Türkiye bu konuda kimsenin sorumluluğunu yüklenmek zorunda değil. Avrupalılar Türkiye'ye baskı yapmak isteyecektir ancak bu kez Amerikan desteğinden mahrum olacakları için etkin bir baskı üretemeyeceklerini söyleyebiliriz. Bu nedenle Türkiye bu konuyu uluslararası toplantılarda tekrar gündeme getirecek ve Avrupa üzerindeki baskısını artıracaktır.
Aynı tavır göçmenler konusunda da geliştirilebilir. Vaktinde mülteci maliyetiniTürkiye'nin üzerine yıkmak isteyenAvrupalı ülkeler şimdi Türkiye'nineline bakar hale geldi.
Türkiye artık bu iki konuyu uluslararası görüşmelerde daha etkin bir şekilde gündeme getirebilir. Önümüzdeki ay yapılacakNATO zirvesinde tüm gözlerTürkiye'nin üzerinde olacak. Amerikan Başkanı Trump da Avrupalıları daha fazla sorumluluk alması hususunda uyaracaktır.
Belki de yeni ve daha sert bir diplomasi kampanyası başlatılabilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.