Dün, Ankara'da iki günlük NATO Konseyi Toplantısı başladı. Bu toplantı, S-400 alımı ve Doğu Akdeniz'de sondaj konularının Washington ve Ankara arasında gerilim oluşturduğu günlere denk geldi. Aslında son dönemde "kriz içindekiittifak" olarak görülen NATO'nun Türkiye ve ABD arasındaki meselelerde çözüme katkı verip veremeyeceği gittikçe kritik hale geliyor.
Önde gelen iki üye arasındaki sorunların aşılmasında rol oynayamayan ittifakın kriz halinin pekişeceği de açık. Toplantının açılışında Başkan Erdoğan, üyelerden ittifaka uygun davranarak "Türkiye'nin haklarınasaygı gösterilmesini" isteyen kapsamlı bir konuşma yaptı. Erdoğan, uluslararası güvenlik ortamındaki ortak ciddi tehditlere işaret etmekle kalmadı.
NATO'nun Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehditlerle mücadelede destek vermemesini de eleştirdi.
Türkiye'nin 8 yıldır düzensiz göç, terör (DEAŞ, FETÖ ve PKK) ve Suriye iç savaşının sonuçları ile boğuştuğunu vurguladı.
***
Erdoğan, Bosna, Kosova, Makedonya ve Afganistan'da Türkiye'nin NATO'ya katkısını hatırlatarak bazı üyelerin çifte standardına dikkat çekti: "İttifak üyesi ülkelerinterör gibi ciddi sınamalarınıtek başına çözmesinibeklemek NATO'nunvaroluşuna aykırıdır... BizNATO'daki dostlarımızdansadece ittifak ruhunauygun davranmalarını,kurucu değerlerine sahipçıkmalarını bekliyoruz. Müttefiklerimizin terörörgütü olarak kabul ettiğiyapılara karşı tedbiralmalarını istiyoruz. DEAŞ ile mücadelebahanesiyle atılan yanlışadımların meşrulaştırılmasıasla mümkündeğildir. Ayrıca Türkiyeve KKTC'nin DoğuAkdeniz'deki meşru haklarıda tartışma götürmez. NATO'nun bize gerilimlerinönüne geçmekiçin destek olmasını bekliyoruz."Bu cümlelerin çoğununABD'ye yönelik olduğu net.
***
Ankara ve Washington arasındaki gerilimlerin ana sebebi, Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi. ABD'nin taktik tercihlerinin (YPG ile çalışma) Türkiye'nin stratejik çıkarlarına (PKK-YPG terörü) zarar vermesi.
İşte Erdoğan, tam da bu noktada NATO'dan ABD ile gerilimlerde olumlu rol üstlenmesini istiyor.
Yani, NATO'ya ittifakın gereğini hatırlatıyor.
Türkiye'nin NATO içerisindeki konumunu sorgulayan argümanlara son vermekle kalmıyor. İttifakı, üyelerinin her birinin güvenliğine sahip çıkmaya davet ediyor: "NATO içindekigüçlü konumumuzukorurken ulusal çıkarlarımızıngerektirdiği adımlarıatacağız. Türkiye'ninfarklı ülke ve bölgelerlegeliştirdiği ilişkiler birbirininalternatifi değiltamamlayıcısıdır."
***
Ankara, hem NATO içerisinde güçlü şekilde var olmakta hem de milli menfaatleri için gerekli adımları atmakta kararlı. Erdoğan'ın çağrısının karşılık bulmaması NATO içindeki krizi büyütür.
4 Nisan'da 70. yılını kutlayan NATO zaten birçok krizle yüz yüze. En büyüğü de, ABD Başkanı Trump'ın İttifakı önemsememesi ve "modasıgeçmiş bir kurum" olarak görmesi. Bu, 1949'dan bu yana ilk defa oluyor.
Douglas Lute ve Nicholas Burns, NATO'nun önündeki diğer meydan okumaları şu şekilde sıralıyor: Avrupa'nın kendi savunma kapasitesini restore etmek, NATO'nun demokratik değerlerini korumak, karar mekanizmasını düzene sokmak, Putin Rusya'sını sınırlandırmak, Afgan Savaşını bitirmek, NATO işbirliklerine yeniden odaklanmak, gelecek üyeler için açık kapı politikasını sürdürmek, dijital çağdaki teknoloji savaşını kazanmak ve Çin ile başa çıkmak.
Eğer ABD hakimiyeti sebebiyle NATO, Washington ve Ankara arasındaki çözüme katkıda bulunmaz ise kendi iç krizini derinleştirecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.