Başkan Trump, Southhaven'daki mitingde Suudi Kralı Selman'la ilgili çarpıcı cümleler kurdu. ABD'nin desteği olmadan kralın (ve aslında hanedanın da) iktidarda "2 haftabile kalamayacağını" söyledi. Trump'ın bu cümleleri ağızdan kaçan laflar değil... Batı Virginia'da yaptığı mitingde de "KralSelman'a dedim ki,Kral, trilyonlarcadoların var. Biz olmasakne olacağını kimbilir. Bizimleykentamamen güvendeler. Ancak biz almamızgerekenleri alamıyoruz"ifadelerini kullandı. Bu ifadeler Türk siyasi kültürünü bilenlere hemen Dede Korkut'un Deli Dumrul hikâyesini hatırlatıyor. Kuru bir dere üzerine kurduğu köprüden geçenden bir, geçmeyenden iki akçe alan zorba, Deli Dumrul'u...
***
Trump'ın dış politika yaklaşımı ve dili "zorba bir tek taraflılığın" ABD'de kalıcı olduğunu düşündürüyor. Zira Washington, Çin, Kuzey Kore ve İran ile ilgili tehditlerde bulunmakla kalmıyor. Müttefikleriyle de şantaj, tehdit ve aşağılama içeren bir ilişki kurmaya çalışıyor. Trump'ın en önemli müttefiklerinden Suudi Arabistan Kralı'na karşı kullandığı "ücretiniödemek zorundasın" söylemi tam bir nobranlık gösterisi. Daha önce AB Komisyonu Başkanı Juncker için "Avrupa'dan ofisimeo kadar hızlı geldi kio kadar hızlı uçaklarıolduğunu bilmiyordum" istihzasında bulunmuştu. Bu yeni yaklaşım ABD'nin küresel angajmanlarından geri çekilme arzusunu göstermiyor. Amerikan menfaatlerine göre saldırgan müdahaleciliğin yeni versiyonunun sürüme sokulduğunu anlatıyor. Yakın müttefiklerini bile kırılgan konumda tutmakta kararlı, bencil bir süper güç kibri bu.
***
Trump'ın Suudi yönetiminin zayıflığı ve ABD desteği olmadan ayakta kalamayacağı yönündeki ifadesi muhtemelen "Başkan'aözel" yapılan brifinglerden kalma bir tespit. Seçim mitinginde kalabalıklarla paylaşılması ise ABD'lilerin beyaz gururunu okşamaya matuf. Ancak bu cümleler diplomatik nezaketsizlikten fazlasını düşündürüyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzeni kuran ve Soğuk Savaş'ın bitimiyle rakipsiz kalan bir süper gücün küresel jandarma rolünü zorbalığa tedavül ettirdiğini gösteriyor. ABD kendi köşesine ya da kıtasına geri çekilmiyor. Aksine küresel varlığını saldırgan bir şekilde yeniden tanımlıyor. Çok taraflı ya da ikili ilişkilerini de buna göre revize ediyor.
Yeni bir sürecin başındayız. Henüz Çin ve Rusya gibi büyük güçler dahil ABD'yi kimse karşısına alamasa da yeni bir siyasi bilinç hızla yaygınlaşıyor. "Buböyle gitmez, enindesonunda ABD'ninküresel gücünü sınırlandırmakzorundayız" duygusu güçleniyor. Doğrusu, TRT World'ün 3-4 Ekim'de gerçekleştirdiği başarılı forumda bu duygunun dünya kamuoyunu şekillendiren seçkin davetliler nezdinde ne ölçüde yaygınlaştığına şahit oldum. Kaldı ki, Trump'ın Kral Selman'a "dostanetehdidi" savurduğu gün, Rusya devlet başkanı da ABD'ye uyarıda bulundu. "Dolaragüveni yıkarak" daha önceki imparatorlukların "tipik hatasını tekrarlama" açıklaması yaptı.
***
Muhtemeldir ki Trump, kralın 350 milyar dolarlık silah alma sözünün gereğini yapması için baskıda bulunuyor. İşler, İran yayılmacılığı tehdidini vurgulayarak ABD'yi yanına almak isteyen Körfez ülkelerinin arzu ettiği gibi gitmiyor. Washington, Körfez için İran ve milisleriyle savaşma niyetinde değil. Ve sadece İran'ı yaptırımlarla baskılamıyor. Bir araya getirdiği müttefiklerini de haraca bağlıyor. Bölgesel düzeni kendileri kuramayan aktörlerin hepsi teker teker saldırgan süper gücün avı haline geliyor.
Bilmem hatırlayan var mı, Kral Selman, Obama'nın son yılında ABD bankalarındaki dolarlarını çekme lafını ettikten sonra neler oldu. Oğul Selman fiilen iktidarı ele aldı. Demek ki o günlerde Washington'da Suud hanedanının direnme süresi olarak iki hafta hesabı yapılmış. Bu hesabı da bugünlerde Trump açık etti. Trump'ın Kral Selman'a söyledikleri, Türkiye'nin son beş yılda saldırılara (özellikle 15 Temmuz darbe girişimine) karşı koyduğu direncin değerini gösteriyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.