PKK'nın elindeki binlerce Kaleşnikof Rusya'dan geliyor. Tel Aviv, eğitim kampları kuruyor, Mossad terörist devşiriyor.
Londra'dan kalkan Kraliyet Hava Kuvvetleri kargo uçakları PKK'ya roketatar taşıyor.
İran PKK'ya toprakları içinde karakollar kuruyor. Teröristlerin elebaşları Kandil'in İran tarafında ağırlanıp, Türk savaş uçaklarından korunuyor. PKK'lı teröristler Alman füzeleri ile poz veriyor. PKK'nın kullandığı suikast silahları Amerikan ve İtalyan marka çıkıyor.
Washington Suriye'deki PKK'ya kargo uçakları ile gökten tonlarca silah yağdırıyor. Karadan gönderdiği askerleri ile aşağıda o silahların nasıl kullanılacağını, bombalı tuzakların nasıl kurulacağını anlatıp eğitiyor. Ardından o eğitilmiş ve silahlandırılmış teröristler sınırı geçip Güneydoğu'da askerimize, polisimize hain tuzak kuruyor. Yüzlerce şehit verdiğimiz o köprülere yollara tuzaklanan mayınlar bile, dost dediğimiz İtalyan malı çıkıyor. Avrupa PKK'nın uyuşturucusunu satın alıyor, teröristlerini bağrına basıp, tüm başkentlerinde ofisler açtırıyor, para yağdırıyor. Karşımızda katiller sürüsüyle işbirliği yapan terörsever devletler var.
Kandil'de Karayılan "ABD ve İngiltere ile aracısız görüşüyoruz" diyor. Ve yukarıdaki listeye baktığımızda teröriste silah yağdırıp, teröre çanak tutan ülkelerin çoğunluğu Birleşmiş Milletler üyesi. Ve o BM kalkıp bugün Türkiye'nin terörle mücadelesini incelemeye kalkıyor. Amerika ve İngiltere'ye "Yahu siz dağlarda teröristlerle ne konuşuyorsunuz, kuru fasulyenin faydalarını mı" diye sormuyor. Teröre bu silahlar nereden gidiyor, kimler çanak tutuyor diye bugüne kadar tek soruşturma açtırmayan bu kuruma ben onun için BİRLEŞMİŞ MİLLETLER diyorum. Terörist leşlerini koruyacak kadar alçalan bir kirli ittifak var karşımızda. Tek hedefleri var ANKARA'yı ele geçirmek. Rusya Ukrayna üzerinden kavgasını Avrupa'nın kuzeyine taşıyor, İskandinav ülkelerinde büyük panik ve korku var. NATO Avrupa'ya yeni Amerikan askerleri ve taburları taşımaya, Moskova'ya set olmaya hazırlanıyor. Moskova, NATO ile olan sınırlarına askeri yığınak yapıyor.
ABD, Çin'e kadar uzanan yelpazede kendi çıkarlarının güvenliğini sağlamaya çalışıyor.
Dolayısıyla, bu uğurda çatıştığı Avrupa'yı bu yelpazeden silmek ve batırmak için kendini yırtıyor. Dünyada müthiş bir örtülü GÜÇ savaşı yaşanıyor. Türkiye bu savaşın tam ortasında. Tam KALBİNDE... "Her yol artık Ankara" Kazanmak isteyen Ankara'yı yanına almak zorunda. Avrupa parlamentosu şimdi oturmuş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dengeleri sarsan açıklamalarından sonra "Biz Türkiye'ye neden vize muafiyeti vermeye kalktık" diye tartışıyor. Genel kurulda konuşma yapan Liberaller Grubunun Hollandalı Başkan Yardımcısı Sophie in't Veld "Türklerle anlaşmaya mecbur kaldık çünkü Avrupa olarak zayıf ve güçsüzüz" diye ağlıyor. Evet bugün gelinen noktada Ankara karşısında güçsüzler. En doğru, en samimi itiraf Liberaller grubundan geliyor.
Ve Ankara'yı masada zayıf düşürmenin onlar için tek yolu var. O da TERÖR...
Onun için dünyaya demokrasi dersi veren, terörü lanetleyen bu ülkelerin tamamı Terörist PKK'ya sarılıyor. PKK masadaki şömineseverlerin ateşini karıştıracak kullanım aracı MAŞA'dır. Maşayı kırıp atacak olan da BAŞKANLIK sistemidir. Onun için CHP'ye başkan olduğunda ilk ziyaretini Almanya'ya yapan Kemal Bey, Başkanlık Sistemi ile ilgili abuk sabuk laflar ettikten sonra Berlin yolculuğuna çıkıyor. Tam da HDP eşbaşkanı Demirtaş Almanya'dan dönerken... Maalesef ikisi de gidip oralarda Başkanlık Sistemini şikayet ediyorlar ama oturdukları masalardaki sinsi planları bilmiyorlar. 1 Kasım seçimlerinin hemen ertesi gününde Londra-Berlin-New York-Tel Aviv merkezli gazetelerde yayınlanan manşetleri çabuk unuttuk. Ne diyordu o manşetler; "Eyvah, bu oy oranı geri dönülmez biçimde BAŞKANLIK SİSTEMİ'nin Türkiye'de önünü açacak!" Neden bu kadar korkuyorlar Türkiye'ye Başkanlık Sistemi'nin gelmesinden? Bu sorunun cevabı belli.Adamlara zarar verecek. Teröre silah yağdıranlar, öpenler, koklayanlar Türkiye'yi çok mu seviyorlar da "Aman mevcut sistemi devam etsin" diye bir yerlerini yırtıyorlar?
Niçin mevcut sistem işlerine geliyor?
Neden binlerce km uzaklardan Türkiye'nin yönetim şekli için ağlıyor ve kafa patlatıp,işi gücü bırakmış bu memleketten misafirler ağırlıyorlar? Düşünün... Sorgulayın... Elinizi kalbinize, Ankara'ya koyun... Bu ülke bizim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.