Bir pastaneye girdim dün. Sahibi geldi yanıma. "ahaber'de Yazboz programınızı izledim" dedi. Hayyam Garipoğlu'nun açıklamalarını dehşetle seyretmiş..
Milyar dolarlara hükmeden bir işadamı POAŞ ihalesine giriyor. En fazla fiyatla kazanmasına rağmen ihale elinden alınıyor. O ellerine kelepçe takılıp Nesim Malki cinayetinin azmettiricileri arasına konuyor.
Merkez Medya'da "Katil, mafya" diye manşetlere taşınıyor.
Sorgu, sual, yargılama yok ortada. Ama medya "İNFAZ" ediyor. Adamın ne bankası, ne şirketleri kalıyor. O hala aramızda geziyor.
Katil veya mafya olsa, hapiste yatması gerekir.
Ancak yargılanıyor, suçsuz bulunuyor. Önemli değil, medya "ŞİRKET OPER ASYONU "nu yaptırmış ne mal, ne de mülk bırakıyor ortada.
Şimdi aynı medya "Şirketlere kayyum atamak, el koymak demokrasi, hukuk, ekonominin geleceği açısından VAHİM " diye bas bas bağırarak Paralel korumacılığa soyunuyor. Hayyam Garipoğlu'nu "KATİL" ilan edenler ve ŞİRKET infazları yaptıranların demokrasi, hukuk ve ekonomiden bahsetmesi komik kaçıyor. Halkı aptal, bidon kafalı görenler, her türlü "U" dönüşünü pervasızca sahneye koyuyor. O pastane sahibi 28 Şubat'ta Türkiye'de zenginler arasında olduğunu söyledi. İflas etmiş, pastane açmış kendine. "Borsa'da oynuyordum, büyük oyuncular arasındaydım" dedi. Gece yarısı Boğaz'dan telefon geldiğini açıkladı.
Türkiye'nin en büyük holdinglerinden...
Arayan "Yarın borsada tüm kağıtlarını sat" diye tavsiyede bulunuyor. Ertesi gün Erbakan Başbakanlık'tan istifa ettiğini açıklıyor. Boğaz'dan tekrar telefon geliyor.
Arayan "Kağıtları satmana gerek kalmadı" diyor kendisine. "Demek ki Erbakan istifa etmeseydi, ertesi gün borsayla vuracaklardı, operasyon yiyecekti, biz de parçası olacaktık" dedi eski borsacı. Oyunlar, boğaz, yalılar, Kandil, Malum yapılar, solcu ve merkez medya, TÜSİAD ne varsa bir araya gelip ittifak yaptılar. Tüm kavgaların arkasında "PARA" var. Artık 28 Şubat'ta olduğu gibi, bu ülkeyi dışarıdan yönetenler Sakıp Sabancı'nın bir gecede 40 milyar dolarını çalamıyor. Ülkenin 300 milyar dolarını çuvallarla taşıyamıyor.
Üstelik Türkiye o dönemden kat kat fazla büyüdü. Çıldırıyorlar, deliriyorlar, kafayı duvarlara vuruyorlar. Çünkü Tuğrul Türkeş'in dediği gibi köşkte oturan SÜS BİBERİ Cumhurbaşkanı yok artık Türkiye'de. Ülkesine kazandırmayan, dal, ağaç budayan ve misafire kahve ikram eden Cumhurbaşkanları ile yönettiler bu ülkeyi. Onun için tıpkı Türkiye'de yanyana gelmeyecek ittifakların HDP'ye oy yağdırmak için çırpındığı gibi, dışarıda da birileri aynı amaç uğuruna kendini yırtıyor. Peki kim bunlar?.. Biraz dış basını okuyun anlarsınız. Mesela İngiliz Guardian dün "HDP lideri Demirtaş kapsayıcı (Kucaklayıcı) siyasetin SEMBOL ismi" diye övgüler yağdırıyor.
PKK'nın desteklediği Demirtaş özgürlükleri getirecek, Erdoğan'ın 13 yıllık seçim başarısına SON VERECEK TEK LİDERMİŞ...
Öyle yazıyor Guardian. Erdoğan'ın KOALİSYONU engelleyemeyeceğini ilan ediyor İngiliz. "Demirtaş var" diyor.Bir sevinç çığlığı atmadığı kalıyor. Koalisyon demek, Türkeş'in deyimiyle SÜS Biberi Cumhurbaşkanı anlamına geliyor onlar için. Guardian ayrıca Ankara'daki bir büyükelçi ile konuşmuş. Büyük ihtimalle İngiliz büyükelçidir diye düşünüyorum.
Neden o varken başkasına gitsinler ki; Diyor ki o büyükelçi; "AVRUPA'DAKİ BİR BAŞKENTE UYGUNSUZ DÜŞMEYECEK TEK SİYASETÇİ DEMİRTAŞ." Bingo!
Erdoğan'ı indirmek için en büyük umutları Demirtaş. Tıpkı bizim merkez, sol, paralel medya gibi, yabancı büyükelçiler de Demirtaş'ı alkışlıyorlar. Neymiş; "Avrupa'daki tüm başkentlere en uygun düşecek siyasetçi" Demirtaş'mış!!! 100 yıllık bir oyunla karşı karşıyayız... Ve bu oyunu kuranlar PKK'ya ofis açan Avrupa başkentleri. Hadi gelin 21.07.1919 tarihine gidelim. O dönem İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliğinde çalışan Hohler bir rapor yazıyor ve Londra'daki SirTilley'e gönderiyor.
O raporda diyor ki; "Türkleri zayıflatmak maksadıyla, Kürtleri Türklerden dikkatli ve temkinli bir şekilde koparmak en iyi fikir." Sazlar 100 yıl önce çalmaya başlamış. İsteyen 1 Kasım'da "Guardian Akordion" takılıp, kemanıyla eşlik edebilir İTTİFAK KOROSU'na!
Unutmayın, paramparça edilen Irak'ta 6 yıllık Maliki döneminde, 850 milyarı petrolden gelen 1.1 trilyon doların buhar olduğu çıktığı ortaya. Çürük silahla gitmiş çoğu... Soymuşlar Avrupa'nın başkentlerinden!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.