ABD Başkanı
Biden, başkanlık makamına henüz yeni geldiği günlerde yardımcısı
Harris'le birlikte verdiği bir röportajda, aralarındaki uyumu ifade etmek için
Obama döneminde kendi başkan yardımcılığından örnekle şöyle söylemişti: "Barack'a (Obama'ya) da söylemiştim: Eğer aramızda ahlaki bir ilkeye dayalı temel bir anlaşmazlık çıkarsa, bir hastalığa falan yakalanıp istifa edeceğim..."
Yanlış duymadınız, aynen böyle demişti.
Biden, geçtiğimiz hafta COVID'e "yakalandı." Geçtiğimiz Pazar günü geç saatlerde de önümüzdeki başkanlık seçimlerinde adaylıktan çekildiğini açıkladı.
Bununla da kalmadı, seçimlerdeki kendi adayının, Başkan Yardımcısı
Kamala Harris olduğunu ilan etti.
Soru şudur:
Vaktiyle yardımcılığını yaptığı
Obama ile şayet temel bir anlaşmazlığa düşerse kenara çekileceğini söyleyen
Biden, "yardımcılığını" yaptığı kimlerle temel bir anlaşmazlığa düştü de adaylıktan çekildi?
***
Biden'ın yaşı ve zihin fonksiyonlarının ciddi ölçüde tartışma konusu olduğu elbette sır değildi.
Özellikle
Trump ile canlı yayında girdiği münazaradaki performansı,
Demokrat Parti elitlerini ve medyadaki temsilcilerini iyice huzursuz etmişti.
O kadar ki, "Biden'ı kişisel olarak severiz, çok da iyi biridir kendisi, fakat adaylıktan çekilmesi gerek..." minvalinde yazıların yayımlanmasına yol açmıştı.
Fakat olanca "mobbinge" rağmen Biden'ın ertesi gün çıkıp "
Hiçbir yere gitmiyorum!" diyerek başkan adaylığını sürdüreceğini dermeyan ettiğini biliyoruz.
Peki, Biden'ın "Burdayım be burdayım!" edalı bu tavrına ne oldu?
O günden bugüne yaklaşık iki hafta geçti. Bu iki haftalık süreçte en ciddi hadise Trump'a karşı suikast girişiminde bulunulmasıydı.
Biden adaylıktan çekildiğine göre, anlaşılan o ki
Trump'ı ıskalayan kurşun
Biden'a isabet etti.
İmdi, ne desek acaba, "Kurşun adres sormaz" mı yoksa "Adrese teslim kurşun" mu?
***
Trump'ın, söz konusu suikast girişiminden sonra kendisini Amerikan "aşırı sağından" nispeten de olsa uzaklaştırma çabası oldukça dikkate değer.
Mesela...
Heritage Foundation'ın organize ettiği, ABD liberal hükümet bürokrasisini yeniden şekillendirmeyi hedefleyen "Project 2025" de, her ne kadar 2016 ve 2020'de Trump'ı destekleyen "aşırı sağcıların" desteğini almış olsa da, Trump tarafından rafa kaldırıldı.
Böylesi hamlelerle Trump'ın merkeze oturmaya, 2016 ve 2020 seçimlerindeki imajına nazaran daha "sempatik" bir aday olmaya çalıştığı görünüyor.
Buna karşılık,
Demokrat Parti'nin de Biden'ın işaret ettiği Kamala Harris yerine
Hillary Clinton'ı tekrar başkan adayı olarak göstermesi hiç de şaşırtıcı olmaz.
Özetin özeti şudur:
Dünyanın dört bir yanında rejim değiştirme operasyonları ve darbeler tertip eden ABD'nin, bu kez de kendi "müesses nizamını" korumak için bir çeşit "iç darbe" yaptığı anlaşılıyor.