Bunların medyasına, özellikle de sosyal medyadaki trollerine bakacak olursak
Kılıçdaroğlu'na
"İstifa et" diyenler çoğunlukta.
Gerçi çoğunluğun ölçütünün bunlar olmadığını en son seçim sonuçları gösterdi.
Bir kez daha anlaşıldı ki sosyal medyada sesi çok çıkan kazanmıyor.
Demek ki o ünlü Youtuber'ların matine-suare desteğinden, mahalle baskısıyla o
"sanatçılara" yaptırılan kampanyalara kadar bilumum muhalif propaganda, "yankı odasına" acıklı katkı olmaktan öteye geçemedi.
Hülasa, çıkartılan gürültüden hareketle, "Kılıçdaroğlu istifa etsin" diyenlerin
CHP'de çoğunlukta olduğunu iddia etmek yanıltıcı olabilir.
Fakat, "istifa" konusunda ısrarcı olan CHP yandaşları, anket sonuçlarının da Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesi gerektiğini gösterdiğini dile getiriyorlar.
Hangi ara anket yaptırmışlar, bilmiyorum.
Benim bildiğim şudur:
İtibar ettikleri anketler sonuç verseydi, sevgili Kılıçdaroğlu'nun yüzde 60'la ilk turda cumhurbaşkanı olması icap ederdi.
***
Diğerleri kadar sesleri çıkmasa da Kılıçdaroğlu'nun görevine devam etmesini isteyen CHP'liler de az değil.
Uzun lafın kısası, Kılıçdaroğlu CHP'yi adeta ikiye böldü.
İstifadan yana olan güruh biraz daha ilginç. "Değişim" sözcüğünü dillerinden düşürmüyorlar ama
Kılıçdaroğlu'nun dışında değişmesini istedikleri herhangi bir şey yok.
Tek ilkeleri kazanmak.
Lakin bu ilkeleri de bi acayip. Hem de
"Kaybetmedik, kazanamadık sadece" diyebilecek kadar.
Bunlardan birine geçen gün, "Peki kaybederek mi kazanacaksınız?" diye sordum.
"O günler de gelecek..." dedi, iyi mi?
***
Sevgili Kılıçdaroğlu sadece CHP'lileri değil, AK Partilileri de ikiye böldü.
Büyük çoğunluk tıpkı CHP'liler gibi Kılıçdaroğlu'nun istifasını dört gözle bekliyor.
Hayır, belirli argümanları yok. Duygusal tepki gösteriyorlar. "Sen miydin bizim liderimize diktatör diyen, saltanattan bahseden; yine yenildin, hadi yürü de ense tıraşını görelim..." demeye getiriyorlar. Sanırım biraz da CHP'nin karışmasını istiyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun kalmasından yana olan AK Partililer ise, "Bizi deli mi öptü, onunla hep kazanıyoruz nasılsa, kesinlikle kalsın..." yollu düşünüyorlar.
Ben mi?
Ne istifasını istiyorum ne de kalmasını.
Tabiri caizse, tam ortasındayım Kılıçdaroğlu'nun.
Yani, bir parçam kalmasından yana, bir parçam gitmesinden.
Bu yazıyı yazmaya oturduğumda yüzde 51 gitmesinden yanaydım, bitirirken yüzde 51 kalmasından yana oldum.
Sırf şu
Özgür Özel yüzünden.
İmamoğlu'ndan sonra o da göz koymuş Kılıçdaroğlu'nun koltuğuna.
Baba (Kılıçdaroğlu), oğul (İmamoğlu) yetmedi, "kutsal damacana" mesabesindeki Özgür Özel'i mi çekeceğiz!
Keşke "Kaybetmedik, kazanamadık sadece" formülüne benzer şekilde bir formül bulunsa:
Kılıçdaroğlu hem istifa etse hem de koltuğuna yapışık kalsa.