AK Parti "Durmak yok yola devam" gibi yeni döneme yakışır çarpıcı bir slogan bulamadı.
Halbuki "Türkiye Yüzyılı" mottosunu herkese geçirebilecek böyle net ve etkileyici "ifadeler" bulmak icap ederdi.
Bu vesileyle bir başka hususa da dikkat isterim:
CHP gibi AK Parti de sosyal medyaya reklam veriyor. Ama reklamlar ilk 4 saniyede "reklamları atla" butonuna kurban gidiyor. AK Parti reklamları genellikle girizgâhı uzun tutuyor. O kadar ki sonuna kadar izlenmese hangi partinin reklamı olduğunu herkes anlayamaz. En vurucu ifade ve görseller ilk 4 saniyede verilmeli.
Bir görsel ve bir söz bazen dünyaları anlatır.
Misal, 4 yaşındaki o kız çocuğunun "Gidince sizi Allah'a şikâyet edeceğim!" sözünden daha etkili ne vardır? Hayır, etkisi sadece gerçekliğinde değildir, bir film sahnesi bile olsaydı bizi mahvetmeye yeterdi.
***
Dombra gibi bir seçim şarkısı da yapılamadı. Tamam, böyle özel çalışmalar denk gelirse olur. Dombra gerek bestesi gerek sözleri ve gerekse
Uğur Işılak'ın yorumuyla aşılması zor bir çalışmaydı.
Bu nedenle de son kullanma tarihi geçmiş değildir.
Yine de halkın geleneksel müzik zevkine hitap edecek ve dillerden düşmeyecek çalışmalar yapılabilirdi.
Aynı şekilde "tanıtım" videoları da çekilebilirdi.
Sayın Erdoğan'ın okuduğu
İstiklal Marşı eşliğinde, bayrağımızın yere düşmemesi için her
yaştan, her etnisiteden, her sınıftan topyekûn milletin
işini gücünü bırakıp koşuşturduğu, köprüdekilerin
de yetişmek için canhıraş şekilde denize
atladığı ve bayrak direğine tırmanmak için birbirlerinin
sırtına çıkarak bayrağımızı göndere çektiği
o videoyu izleyip de etkilenmeyen var mıdır
acaba?
Herkesin hafızasına kazınan böyle çok etkileyici videolar da yapmak icap ederdi.
Tabii ki eskiyi tekrar olmaz.
Mevlânâ'nın dediği gibi "Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım cancağızım."
Bu meyanda,
"Duydum ki Tayyip dede, Togg diye bir araba yapmış..." diyen minik bir çocuğun ağzından yapılan bir çalışmayı çok başarılı buldum. Kim yaptıysa tebrik ederim.
Demek ki olabiliyormuş.
***
Bu işler için hem liyakat hem de aşk lazım. Aşksız hiçbir şey olmaz zaten. "Osmanlı aşkını kaybetti ve kaybetti" der
Necip Fazıl. Aşksız olmaz.
Başkan Erdoğan ilk günkü aşkla, coşkuyla, heyecanla geceli gündüzlü koşuyor, koşuşturuyor.
Bütün mesele ona ayak uydurabilmekte.
Türkiye Yüzyılı'nın popülizme kurban edilmemesi için tüm imkânlar seferber edilmelidir.
Muhalif güruhun "Soğan, et ve kira" retoriğine karşı da ilgililer acil çözüm bulmalıdır.
Sayın Erdoğan'a ayak uydurabilselerdi bugün yüzde 50'lerden değil yüzde 60'lardan bahsetmemiz icap ederdi.
***
CHP İttifakı boş beleş vaatlerini ve hayallerini gerçekmiş gibi anlatırken, AK Parti savunma sanayiinden hastanelere, yerli otomobilden (Togg) yollara/köprülere kadar yaptıklarını maalesef anlatamıyor.
Bir tek enerji devrimi bile hakkıyla anlatılabilseydi yeterdi.
Tehditlere boyun eğmeyerek doğalgaz aramak için gemiler alan, nerede doğalgaz yok dedilerse, aramaya ilkin oradan başlayan ve aradığı yerlerde de doğalgaz bulan
Berat Albayrak bir defasında fakire, bütçe açığının enerjideki dışa bağımlılıktan kaynaklandığını, bulduğumuz doğalgaz yataklarıyla enerjide bağımsızlığa kavuşmakla kalmayıp enerji ihracatı yapacak duruma geleceğimizi, hülasa artık "Türkiye Yüzyılı" başlayacağını anlatmıştı.
Tarihi eşikteyiz.
Ya "Türkiye Yüzyılı" başlayacak ya da peyderpey Türkiye parçalanacak.
"Her millet layık olduğu idare ile yönetilir."
Karar sizin.