Ünlü bir aktrisimizin senaryo gereği evinin odasında kendi kendine dans etmesi gerekiyordu. Fakat "Ben burada dans etmem..." demişti.
Nedeni sorulunca da aynı odada büyükannesinin namaz kıldığını, namaz kılınan bir odada dans etmek istemediğini söylemişti.
"Büyükanne" dediğinin rol gereği büyükannesi olduğunu ve o odada da rolü gereği namaz kıldığını elbette biliyordu.
Yine de senaryo gereği olsa bile namaz kılınan odada dans etmek istememiş, zor şer ikna edilmişti.
Setlerde tanık olduğum bir başka hadise de şuydu:
Çok tanınmış bir aktörümüzün rolü gereği dağ evinde namaz kılması gerekiyordu.
Lokasyona seccade serildi. Seccadenin doğru serilip serilmediğini sordu. Rol icabı namaz kılacağı için önemli olmadığı söylendi. Israrcı oldu; kıbleyi öğrenip seccadenin ona göre serilmesini istedi. "Ama zaten kamera kıbleyi görmez" denilince de "Olsun, namaza saygılı olmak lazım..." dedi. Her iki sanatçımızın da muhafazakârlıkla uzaktan yakından alakası yoktu.
Dahası oruç tutmayan, namaz kılmayan, seküler yaşam tarzını sürdüren oyunculardandı.
Fakat bu milletin kültürel kodlarına yerleşmiş belirli bir duyarlığın göstergesi mesabesinde refleks göstermişlerdi. Kılıçdaroğlu'nun koro ve solo halinde seccadeye ayakkabılarıyla basması da her şeyden evvel bu milletin kültürel kodlarına hürmetsizliğin ifadesiydi.
Lafın düzünü edelim: Adap bilmezliktir.
Edep kelimesinin çoğulu olan adap, nezaket kurallarına uymayı gerektirir. Edepsiz güzel ahlak olmaz.
Sofra adabı, konuşma adabı vardır ama seccadeye ayakkabılarıyla basmama adabı yoktur. Çünkü böylesi bir adap yoksunluğuna kimsecikler ihtimal vermemiştir.
Gelgelelim, mezkûr adap bilmezliği manipüle etme gayretleri oldukça acıklı bir hâl aldı. Mesela, İmamoğlu'nun kampanya direktörü ve Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Necati Özkan, "Kılıçdaroğlu'nun açıklama yapmasının gereği yoktu" dedi... Çünkü seccade zaten kutsal değilmiş!.. Referansı da "İslam âlimi" dediği Mustafaİslamoğlu biraderimizin, "Ne seccadesiyahu... Cahilin dincisi de bir başka oluyor..."gibi ifadelerin yer aldığı bir tweet'i.
Halbuki, aynı fetvayı Nevşin Mengübacımız çok daha önceden vermişti,İslamoğlu'na hiç ihtiyaç yoktu.
Bunların frankofil bir yazarçizerleri de Kılıçdaroğlu'nun her daim ileri baktığını, lider dediğinin zaten önüne bakmaması gerektiğini söyleyerek seccadeye ayakkabılarıyla basmasını tevil etmeye çalıştı.
Bunların bir kısmı Kılıçdaroğlu aday olmadan önce "Alevi'sin, sana oy vermezler. Sakın aday olma, kazanamazsın..." diyorlardı. Bir kısmı da "Bir tek Kılıçdaroğlu kazanamaz; o da aday olacak, çıldıracağım!.." diyerek saç baş yoluyordu.
Şimdi hepsi birden Kılıçdaroğlu'nun bizzat kendisinin bile savunmadığı ayakkabıyla seccadeye basma skandalını savunacak kadar Kılıçdaroğlu yandaşı kesildiler!
Şu hâle bakar mısınız: "Yıllarca dinsiz yaşa, sonra git dini ritüellere boğul" diyen ve eşinin çeyrek domuzu 7 dakikada yemesiyle övünen Canan Kaftancıoğlu da iftar sofralarından eksik olmuyor, ellerini kaldırıp "aminler" yapıyor.
Sizi bilmem ama ben bu riyakârlardan çok sıkıldım.
Güleceksiniz ama bunlara inat gönlümden geçeni söyleyeyim: Cumhur İttifakı kazansın ama önümüzdeki 5 yılı CHP gibi yönetsin!
Mesela, bol bol çeşme açsınlar, kar ve sel afetinde kayağa kaçsınlar, temel atmama töreni falan yapsınlar, ila ahir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.