PKK'lılara "Neden silahlarınızı bırakıyorsunuz, önünüze fırsat çıktı, devletinizi kurun..." yollu akıl verenlerin arzı endam ettiği
Doğan Akın'ın internet sitesi dün fakiri yine manipüle etmeye çalıştı.
İşin garibi...
Ümit Özdağ yandaşı kimi hesaplar da (artık ne anladılarsa) mahut manipülasyona iştirak ettiler.
Oysa dünkü naçizane yazımı nihayete erdirirken
"ABD yandaşı muhaliflere" şöyle demiştim: "ABD emperyalizmine ve onun taşeron terör örgütlerine karşı çıkan 'yurtsever muhalifleri' neden itibarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz? Her muhalif sizin gibi 6'lı masanın 'emir eri' olmak zorunda mı? E hani muhalife muhalefet yapılmazdı, siz neden yapıyorsunuz?.."
"Yurtsever muhaliflere" haksızlık yapan "ABD yandaşı muhalifleri" eleştirdiğim söz konusu yazımdan
Ümit Özdağ yandaşı o hesaplar neden rahatsız oldular?
Kendilerini "yurtsever muhalifler" kategorisinde mi görmüyorlar yoksa okuduklarını anlamakta sorunları mı var?
Sanırım ne o, ne o!..
Doğan Akın'ın internet sitesinin manipülasyon zokasını yuttular sadece.
***
Mahut siteye göre dünkü yazımda,
İstiklal Caddesi'ndeki saldırıyı gerçekleştiren kadının
Suriye sınırından geçmesini eleştirenlere tepki göstermişim!
Alakası yok...
Dediğim şuydu: Suriye sınırından geçen kadın teröristin bağlı olduğu terör örgütünün adını anmadıktan ve bu terör örgütünü binlerce TIR silahla teçhiz eden
ABD'ye tepki göstermedikten sonra
"sınırları kapatın" deseniz ne olur, demeseniz ne olur; önce siz terör örgütüne gönlünüzde/zihninizde açtığınız sınırları kapatın.
Şayet...
"YPG'yi terör örgütü olarak görmüyoruz. Vatanını savunan oluşum olarak görüyoruz..." diyen
sevgili Kılıçdaroğlu ile aynı fikirdeyseniz,
CHP'li Muharrem Erkek veya
Türker Ertürk adlı o amiral emeklisi gibi "Sınırımızda başkası olacağına PYD olsun..." diyorsanız,
PKK'yı "silahlı muhalefet" tesmiye eden HDP'li
Selahattin Demirtaş'a itirazınız yoksa,
PKK/YPG'li terörist için taziye mesajı yayınlayan ABD'ye karşı da tek kelime etmemişseniz matine-suare "Sınırları kapatın" deseniz ne olur!..
***
Elbette teröre karşı sınırları kapatmak dahil her türlü önlem alınmalıdır. Lakin öncelikle terör örgütüne karşı gönül/zihin kapılarının kapatılması gerekir.
Şayet bu kapılar kapatılmış olsaydı,
İstiklal'e yapılan saldırı hakkında güvenlik güçlerinin verili açıklamalarına dil çıkarıp PKK'nın propagandasına inanılır mıydı?
Daha da kötüsü, PKK'nın açıklamalarına inanmaya bu denli gönüllü olunur muydu?
PKK, AK Parti kurulmadan evvel, mesela, 25 Aralık 1991'de
Bakırköy'de yaptığı saldırıda 1'i çocuk 7'si kadın olmak üzere 11 kişiyi öldürdü.
Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'na 9 Temmuz 1998'de yaptığı bombalı saldırıda 7 kişiyi öldürdü, 121 kişiyi yaraladı... PKK, AK Parti döneminde de terör eylemlerine devam etti: 22 Mayıs 2007'de
Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda 6 kişiyi katletti, 100'ü aşkın vatandaşımızın yaralanmasına sebep oldu. 27 Temmuz 2008'de
Güngören'de 4'ü çocuk olmak üzere 17 kişiyi katletti, 154 kişi yaralandı... 31 Ekim 2010'da
Taksim'deki terör saldırısından 2011'in 20 Eylül'ündeki Ankara/
Kızılay saldırısına kadar daha bir yığın saldırı gerçekleştirdiler.
Tüm bu vakitlerde ne "Suriye sorunu" ne de "Suriye sınır güvenliği" söz konusuydu.
Hayır yani, iyi ki
Demirtaş PKK için "Silahlı muhalefet" demiş! Yoksa bunlar biraz daha kaptırsalar, PKK'nın silah kullanmadığını, devletin iftirası olduğunu söylerlerdi.