Bir tek Erdoğan bilmiyor he mi?
Medreselerde dirsek çürütmüş bir arkadaş, yıllar önce Güneydoğu Anadolu'da bir evdeki taziye anısını böyle anlatmıştı.
Entegrist, literalist, Vehhabi zihniyetin "dramı" budur.
Dini "ihya" edeyim derken "geleneği" öyle viran ederler ki bastıkları yerde ot bitmez.
Taziye evinde Kuran okuma "geleneği" de her şeyden evvel dinleyenlerin kalbine inşirah verir, teselli eder.
Ölenlerin ardından yakınlarını teselli etmek için de sıklıkla "Hepimiz öleceğiz" denir.
Şayet ölüm nedeni kaza veya afet ise "Takdir-i ilahi, elden bir şey gelmez, kader!" denir.
Bunlar "şifa" dilekleridir. Malumunuz "Başın sağ olsun" demek de "Yaran iyileşsin" demektir. Zira "baş" sözcüğü "yara" anlamındadır.
Erdoğan'ın madencilerimizi kaybetmemizin ardından Amasra'da, "Biz kader planına inanmış insanlarız..." sözü de bu babdandır.
Alt gelir mensuplarının uçağa binmesinden bahisle, "Ay şekerim, ameleler bile uçağa biniyor, uçaklar ter kokusundan geçilmiyor" diyen eski sınıfın yeni dallamalarından, AK Parti mitingini, "Varoş bunlar, mitinglere otobüsle gidiyorlar, çünkü arabaları yok!.." diye yorumlayan yellozlara kadar bir yığın eşhas, Cumhurbaşkanı'nın bu sözü üzerinde günlerce tepindiler.
Daha aklı başında olanları da, "kaderci" olduğuna hükmettikleri Erdoğan'ı, akılları sıra mahkûm ettiler...
Kader, nihayetinde olandır. Nedensellik değil. Şuncacık şeyi kavramak çok mu zor?
Hayır yani, Sayın Erdoğan sandığınız gibi "tedbiri" önemsemeyen "kaderci/cebriyyeci" biri olduğu için mi onca duble yolu, kavşağı, tüneli, köprüyü, havaalanını yaptı?.. Rızkın Allah'tan olduğuna inanmadığı için mi Akdeniz'de bile doğalgaz aramaya koyuldu?.. Allah'ın yardımına güvenmediği için mi insanız hava araçlarına varıncaya değin Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma sanayii hamlesini gerçekleştirdi?
Hepsinden geçtim, Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz kader planına inanmış insanlarız" sözüne, bunların algı oluşturma belasına yükledikleri anlamı yükleseydi, söz konusu maden kazası hakkında soruşturma açılması için talimat verir miydi?
Hadi bunları anladık, "ya yeni sınıfın yeni muhafazakârına" ne demeli?
Bunlar ki isyan ahlakına karşı köle ahlakını "tevazu" ve "ihlas" diye sürgit yutturmaya çalışanlardı. "İslami Kalvinizm" gibi kavramlaştırmalarla "abdestli kapitalistleri" orda, burda dönemin Zaman gazetesinde kutsayanlardı.
Ali Babacan'lar, Hüseyin Çelik'ler işte bunlardandı.
Tuzla Tersanesi'ndeki işçi ölümleri üzerine, "Mukadderatmış!.. Geçin bunları. En ucuz maliyete en kısa sürede en çok kâr için, can güvenliği olmayan olumsuz koşullarda işçi çalıştıracaksın, sonra da 'takdir-i ilahi' diyeceksin! Ucuz emek gücüyle kârına kâr katanlara gelince 'serbest piyasa ekonomisi' diyeceksin, çocuklarına bir lokma aş için can güvenliğinden yoksun koşullarda çalışmayı göze alan emekçiye gelince 'takdir-i ilahi'... Kazanmayı 'piyasaya', kaybetmeyi 'mukadderata' bağlayan bu tuhaf 'din' algısını nereden öğrendiniz?!.." diye sorduğumda yıl 2008 idi.
O vakitler Ali Babacan Dışişleri Bakanı, Hüseyin Çelik de Milli Eğitim Bakanı'ydı.
Bugünlerde bu ikisi de Başkan Erdoğan'ın mezkûr sözünü fırsat bilmiş şavulluyorlar.
İnsan hayâ eder, utanır!
Siz tedbiri, takdiri, Akif'in "kader" temalı şiirini, Emeviler'in kadercilik anlayışını biliyorsunuz da Erdoğan bilmiyor öyle mi?
Ayıptır, ayıp!
O kadar biliyorsanız, iltisaklı olduğunuz şakirtlere uluhiyet ve ubudiyeti anlatın, kader sizin neyinize!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)