Rusya'ya Dostoyevski'ye varıncaya kadar ambargo koydular, karşılığında da muma döndüler.
Mecazi anlamda demiyorum, bildiğiniz mum. Enerji tasarrufu nedeniyle Avrupa'nın hali pürmelali bu. ABD'nin kuyruğuna takılıp Rusya'yı boğmak istercesine tutum aldılar, Putin de tavrını koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle, "Siz böyle yaparsanız ben de böyle yaparım" demiş oldu.
Sonuç: Avrupa doğalgaz nedeniyle karakışı kara kara düşünmeye başladı.
Biz mi?
Aslan muhalefetimiz, Rusya'ya tavır koymamız için bastırdığı halde, Başkan Erdoğan tavrını değiştirmedi. Son derece akılcı, dengeli politika izledi.
Türkiye bu politika sayesinde tahıl konusunda belirleyici rol üstlenerek tüm dünyanın saygısını kazandı.
Rusya, Ukrayna nedeniyle yaptırım uygulayan ülkeleri "dost olmayanülke" olarak tanımladı. Kremlin Sözcüsü Peskov da geçen gün, Avrupa'nın aksine yaptırım ve ambargolara katılmayıp kendi bağımsız politikasını yürüten Türkiye'nin (Ukrayna meselesinde aynı görüşte olmadıkları halde) dostluğuna çok değer verdiklerini söyledi.
Kuru kuruya bir değer verme durumu değil tabii bu.
Mesela, euro ve doları riskli bulan Rusya "dost" telakki ettiği ülkelerin para birimleriyle rezervlerini güçlendirmek istiyor. Türk Lirası da yuan gibi Rusya'nın gözde para birimleri arasında yer alacak demektir.
Ayrıca, enerji krizi Avrupa sanayisini de vurmaya başladı. Dolayısıyla Türkiye'den kimi ürünlerin siparişinde yani ihracatta ciddi artış bekleniyor.
Türkiye'nin güçlenmesini istemeyenler bunlardan çok rahatsız.
Mesela, Macron "Türkiye'nin Rusya ile görüşmeye devam eden dünyadaki tek güç olmasını kim ister?" şeklinde çok manidar bir açıklama yapmıştı.
Mesela, Yunan Milletvekili KiriakosVelopulos, Erdoğan'ın krizlerifırsata çevirdiğini, gıda ve benzeribirçok ürünü Avrupa'ya ihraç etmekleyeni bir "Çin modeli" uyguladığınıdile getirmişti. Bununla da kalmamış,Türkiye'nin Avrupa'ya daha yakınolduğu için daha hızlı ve daha ucuzihracat yaptığını, Erdoğan'ın enerjidekendi kendine yeterli bir Türkiye içinlinyit, hidroelektrik ve nükleer santrallerkurduğunu söylemişti.
Hülasa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dış politikası, Türkiye'yi küresel bir aktör konumuna getirmesi Fransa'dan Yunanistan'a kadar birçok ülkeyi rahatsız etti.
Bunda şaşacak bir şey yok, gayet anlaşılır bir şey.
Lakin CHP ittifakı da rahatsız, onu ne yapacağız?
CHP ittifakının en propagandist kanallarından Halk TV'de, Ayşenur Arslan'ın programında, Türkiye'ye "düşmanlık" etmediği için Putin tehdit edildi.
Yanlış duymadınız; evet, "düşmanlık".
Putin "dost olmayan ülkeler" kategorisine sokarak Türkiye'nin doğalgazını kesseydi, tehdit şöyle dursun alkışlarlardı.
Türkiye'ye yardım etmekle Erdoğan'ın tekrar kazanmasını istiyorsun iddiasının ardından Putin'e, "Bugünlerin yarınları da var" diyecek kadar tozuttular.
Şaşacaksınız ama söyleyeyim:
Ben bunların "Türkiye yerle yeksan olsun yeter ki Erdoğan kazanmasın!" zihniyetinde olduklarını artık düşünmüyorum.
Bu aşamayı çoktan geçtiler.
Bambaşka bir yerdeler:
"Türkiye yerle yeksan olsun, isterse Erdoğan kazansın!" çukurunda acıklı bir şekilde debeleniyorlar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.