SALİH TUNA

Hadi gidin yatın

ABD'nin dostlarıyla dost, düşmanlarıyla düşmansanız, matine- suare "ABD emperyalizmine" karşı olduğunuzu söylemenizin hiçbir kıymeti yoktur.
Dahası, ABD'nin daha çok işine gelirsiniz.
Zira, retorikte "ABD emperyalizmine" karşı olmanız, sureti haktan görünmenize neden olacağı için ABD nezdinde "kullanışlı aptallık" katsayınız artar.
Doğrusunu isterseniz, ABD'nin dostu olsun olmasın, körü körüne kimseye dost veya düşman olmak gerekmez.
Önemli olan ülke menfaatleridir.
Bunun için de "tehdit değerlendirmesi" hayati önemi haizdir. Takdir edersiniz ki "ittifak ilişkileri" buna dahildir.
Soru şudur:
"Tehdit kimden geliyor ve tehdidi bertaraf etmenin yolu kimlerle ittifak kurmaktan geçer?"
Bu soruya vereceğiniz cevabı illaki ilan etmeniz icap etmez, planlarınızı ona göre yapmanız iktiza.

***


Bize her dost görünenin dost olmadığının, hatta sinsi bir plan dahilinde dost görünmeye çalıştığının örnekleri de tarihimizde bol bol vardır.
Mesela, İtalyanlar 1911'de en revnaklı vapurlarından birini İstanbul ve Selanik'e gönderip 150 kişilik asker, milletvekili, işadamı, memur ve gazeteciyi İtalya'ya davet etmiş, krallar gibi ağırlamıştı. Sonradan anlaşıldı ki bu "ayartıcı dostluk" gösterisi büyük bir planın parçasından ibaretti. Sonradan dediğim, dostluk zokasını yutarak, Trablus'ta bulunan kuvvetlerinizi Yemen'e gönderdikten sonra. Çünkü hemen ardından İtalyanlar savunmasız kalan Trablusgarp'a saldırmıştı.
Demem o ki, her daim agâh olmak mecburiyeti vardır. Özgüvenimizi hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz ama hamasetle değil. (Yanlış anlaşılmasın, "bozgunculuğa" karşı özgüven aşılayan hiçbir söz hamaset değildir.)
Şuncağızı unutmayalım:
Düşmanın hilesi bitmez, sadece dost görünerek de değil, bazen kendisini zayıf göstererek da faka bastırmak ister.

***


Şükür ki şükür Türkiye dış politikada, özellikle son dönemde, çok dengeli adımlar atıyor.
Rusya ve Ukrayna tahılının Türkiye üzerinden dünyaya gönderilmesi bunun göstergesidir.
Türkiye bu akıl dolu dengeli adımlarla tüm dünyaya hakkaniyet, güven, barış ve esenlik telkin ediyor.
Muhaliflikle "bozgunculuğu" karıştıranların Türkiye'nin dış politikadaki başarısını takdir etmesi beklenmez.
Bari ABD'nin dili ve ifadesi olurcasına S-400'ler konusunda güvence vermeye kalkışmasalardı.
Muhalefetteler; sırtlarında yumurta küfesi yok, yani "reelpolitik" belasına susmak zorunda değiller.
Neden Mehmetçiğe kurşun sıkan terör örgütüne binlerce TIR silah veren ABD'ye yalandan da olsa bir çift laf etmediler?
Irak'ta, Suriye'de terör örgütlerini desteklediği için ABD'yi eleştiren, Yunanistan'daki ABD üslerinin hedefini sorgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sabah akşam "saldırmayı" muhalefet sanıyorlar.
Müstevli elçiliklerinden çıkmayacaksın, ABD'ye, NATO'ya azat kabul etmez şekilde "yandaşlık" yapacaksın, sonra gelip bize "muhaliflik" cakası satacaksın!
Hadi gidin yatın be!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.