İran’daki üçlü zirvenin anlamı
Hızlarını alamamışlar, Dostoyevski'yi yasaklamaktan Münih Filarmoni Orkestrası'nın şefi Gergiyev'in görevine son vermeye kadar kaptırıp gitmişlerdi.
Malumunuz, başaramadılar.
Dostoyevski'nin imajına ve okunurluğuna zarar veremeyecekleri zaten belliydi.
Putin'den de Hitler çıkaramadılar.
O bildik klasik numaralarına başvurdular. "Putin çok hasta; kanser, günleri sayılı" dediler.
Şu hale bakın:
Dünya sisteminin patronu ABD'nin Başkanı Biden yürümesi için önüne serilen kırmızı halıyı görmekten aciz, "Şimdi ne yapacağım?" diye soruyor, dünya sisteminin kontrol ettiği küresel medya ise Putin için "Çok hasta, günleri sayılı" algısını yerleştirmeye çalışıyor. (Hatırlarsanız, FETÖ de bundan 10 yıl önce Erdoğan için aynı algı faaliyetini yürütmüş, "Çok hasta; birkaç aylık ömrü kaldı" demişti. Aynı örgütün elebaşıları birkaç ay evvel de sosyal medyada "Erdoğan artık yürüyecek halde değil, ayakta bile duramıyor" şamatası yapmışlardı.)
Sonuç itibarıyla istedikleri hiçbir şey olmadı. Ne ruble yerle yeksan oldu ne de Rusya diz çöktü.
Hülasa, ambargo, boykot, yalnızlaştırma işe yaramadı. Putin de inadına "hasta" olmadı.
Dünya sisteminin dışına itilmek istenen Rusya yeni bir dünyanın oluşma sürecinde gücünü ve etkisini daha da artırdı.
Tahran'da İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) ile Rus Devlet Petrol Şirketi Gazprom arasında yapılan 40 milyar dolarlık anlaşma da bunun göstergesi.
Avrupa'nın enerji krizi yaşadığı bu dönemde, dünya gaz rezervlerinin yüzde 30'unu (70 trilyon metreküp) elinde bulunduran bu iki devlet arasındaki mezkûr anlaşmanın apayrı bir önemi var.
En önemlisi de şu:
Ukrayna Savaşı'nın ardından Rusya'yı ötekileştirmeye, 79'da devrim yaptığı günden itibaren İran İslam Cumhuriyeti'ni şeytanlaştırmaya, Türkiye Cumhuriyeti'ni de "tam bağımsızlık" yolundan alıkoyup yeniden "uydu devlet" haline getirmeye çalışan ABD'nin patronu olduğu dünya sistemine rağmen İran, Rusya ve Türkiye liderleri İran'da üçlü zirve gerçekleştirdiler.
Sınır güvenliği, terör sorunu, ticaretin artırılması gibi konularda anlaşma sağladılar.
Oysa Rusya, Türkiye ve İran'ı kapıştırmak için ne numaralar çevirmişlerdi; Rus uçaklarının düşürülmesinden Suriye üzerinden çıkartılmak istenen mezhep savaşına kadar...
İran ve Türkiye mezhep savaşı tuzağına düşmedi. Ukrayna Savaşı dolayımında da bekledikleri olmadı; Türkiye-Rusya ilişkileri güçlenerek devam etti.
Rusya, Türkiye ve İran'ın dünya sistemine boyun eğmemesi bölgede de karşılık bulmaya başladı.
Mesela, "İran'a dostluk eli uzatacağına" dair Suudi Arabistan açıklamasını, İran Dış İlişkiler Konsey Başkanı Harazi "memnuniyetle" karşıladıklarını belirtti.
Uzun lafın kısası: Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Reisi her şeyin farkında.
Sayın Erdoğan'ın dünkü, "Astana sürecini yeniden ayağa kaldıralım" sözü bu farkındalığı gösteriyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)