Günün birinde herhangi bir "arşiv faresi" serlevhamızdan hareketle, "Akşener yandaşıydı" demez umarım.
"İroni" belasından böyle şeyler başıma çok geldi de, ondan söylüyorum.
Akıllandım mı peki?
Nerdeee!...
Doğrusunu isterseniz, "akıllanmak" da istemiyorum...
İçkimiz yok, kumarımız yok, şurda bir "ironi" zevkimiz var;
"operasyon çocukları" yüzünden ondan da vazgeçecek değilim.
Kaldı ki, dangalaklar üzerinde işlem yapmak için "operasyon çocuklarının" bahaneye ihtiyaçları yok. Yalan dolan/ fabrikasyon ürünleri piyasada nasıl kapışılıyor görüyorsunuz.
Bu arada kaynamasın:
Akşener gerçekten çok zeki bir siyasetçi.
(Not: Gülenler veya inanmayanlar burada ayrılabilirler. Biz "ciddi" okurlarla devam edeceğiz.)
***
İP Genel Başkanı Akşener her şeyden evvel 6'lı
yuvarlak masayı avucunun
içine almış oynatıyor.
O kadar da açıktan oynuyor ki, bir tek
"Sizinle oynayacağım!.." demediği kaldı.
Kendi kontenjanından 6'lı masaya dahil ettiği
DP lideri Gültekin Uysal marifetiyle akıllarını nasıl almıştı biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanı adayı ölçütünü,
"20 yıllık AK Parti döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak!" şeklinde açıklamıştı hani.
Yani, Gültekin Uysal'a attırdığı bu tek taşla adeta kuş katliamı yapmıştı.
Davutoğlu,
Babacan değil sadece;
Kılıçdaroğlu ve
Karamollaoğlu'nun bir önceki
cumhurbaşkanlığı seçiminde
"çatı adayı" yapmak istedikleri
Abdullah Gül'ü de böylece
devre dışı bırakmıştı.
Zaten esas hedef
Gül'dü.
Sonradan yapılan, "Biz onları kastetmedik" yollu açıklamalar, tarz-ı siyasetinin gereğiydi.
Tıpkı, partisinden bir milletvekilinin,
Kılıçdaroğlu'nun Alevi olmasının seçilmesine engel olacağına dair açıklamasının ardından,
Akşener'in özür dilemesi gibi.
Ümit Özdağ, "Akşener'den izinsiz hiçbir milletvekili böyle bir açıklama yapamaz..." demişti.
İP'i birlikte kurdular;
Akşener'i Özdağ'dan daha iyi tanıyacak değiliz.
***
Uzun lafın kısası,
Meral Hanım yaman çıktı.
Abdullah Gül'ü, AK Parti mazisinden bitirdi,
Kılıçdaroğlu'nu "Alevilik" üzerinden.
Bana sorarsanız,
Ekrem İmamoğlu'nu da bitiren odur!
Geçen gün, "Sayın Erdoğan alsın seçim kararını. Diyelim ki aldı, üç ay sonra seçim var. Biz de pazartesi adayımızı açıklayalım..." demedi mi?
Kendi ağzıyla itiraf etti işte: Cumhurbaşkanı adaylarının "raf ömrü" veya "yıpratılma ömrü" üç ay.
Madem öyle
İmamoğlu'nun günahı neydi?
Fatih Sultan Mehmed diyerek, yüzünde
Rabbi Yessir gördüğünü söyleyerek
aylar öncesinden neden onu
öne sürdü?
Neden olacak, harcansın diye!
Sizin anlayacağınız,
Ekrem Bey'i de zaafından vurdu. Zira,
İBB Başkanı seçildiği günden
beri gözünü cumhurbaşkanlığına
diktiğini biliyordu.
Hülasa, meydan
Akşener'e kaldı.
Gözün aydın
Emre Uslu, Meral Hanım'dan cumhurbaşkanı adaylığını açıklamasını bekliyordun, az kaldı.