Gerçeklerle yalanların bu denli yer değiştirdiği başka bir dönem olmuş mudur acaba?
Hadi "dönemden" vazgeçtim; bir yer, bir yöre var mıdır?
Bizzat tanık olmam da şart değil hani; bir filmde veya oyunda izlemiş miyim? Yahut bir romandan okumuş olabilir miyim?
Birkaç şey aklıma düştü, düşmedi değil, ama bu dönemde idrak ettiğimiz fecaatin yanında lafı bile olmaz.
Hafızamı zorladım zorladım ve nihayet buldum: Yakup Kadri'nin "Yaban" romanındaki ana karakteri Ahmet Celal'in tanık olduğu köylülerde, gerçeklerle yalanlar bugünküne benzer şekilde yer değiştirmişti.
Şöyle:
Anadolu'daki bu köylülere göre düşman orduları aslında kurtarıcılarmış! Yani, Kraliçe'nin bizi çetelerin elinden kurtarmak için gönderdiği yeşil sarıklı evliyalarmış. Zaten Kraliçe de bizi kurtardıktan sonra Müslüman olacakmış...
Böyle inanıyorlarmış.
İstiklal Savaşı'nda, Mustafa KemalPaşa'nın yanında düşman ordularınakarşı direnenler mi?
Romandan okuyalım: "Hepsi ipten kazıktan kaçmış, kötü kişi imiş... Bütün memleketi haraca kesmişler. Vergiyi, aşarı alır, kendileri yerlermiş..."
Hülasa edecek olursak, bu köylülerin nezdinde işgal orduları kurtarıcı, kurtarıcılar da dolandırıcı-hırsız çetelermiş.
Gerçekler şimdi de bu denli korkunç şekilde tersyüz edilmiyor mu?
CHP Grup Başkanvekili EnginÖzkoç'un geçenlerde attığı şu tweet'ibunun örneği değil mi: "Recep TayyipErdoğan, 15 Temmuz'da milleti sokağadöküp kendisi saklanırken; CHP GenelBaşkanı ve milletvekilleri TBMM'ye gitmekiçin yola çıkmıştı..."
Hayır, münferit değil. Kılıçdaroğluda 15 Temmuz'daki "ölümüne" direnişinBaşkumandanına, "Kaçacak!.."demedi mi?
Muhalif güruh gerçekleri çarpıtma konusunda topyekûn böyle değil mi? AK Parti'ye düşman orduları gibi karşı çıkıp da, AK Parti'nin 2011 öncesine, kendi ifadeleriyle "fabrika ayarlarınadönmesine" aşeren başta Davutoğlu olmak üzere bilumum Babacangiller ile ittifak kurmayı, gerçekleri tersyüz etmeden izah etmeleri mümkün mü?
Malumunuz, 2011 öncesinin AK Parti'sini FETÖ de çok özlüyor!
Ki, bu özlenen AK Parti'yi 1 Kasım 2015 seçimlerinin ardından kurmak için dönemin AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanı Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu arasında "istikşafi" görüşmeler yapılmış, "Erdoğan 2011'den sonra çok değişti" diyen tayfa da "restorasyon süreci" tesmiye ederek alkış tutmuştu.
Uzun lafın kısası, "siyasi cambazlık" marifetiyle AK Parti'yi ruhundanyani Erdoğan'dan kopartmayaçalışmışlardı.
Sayın Erdoğan'a "onursal lider"diyerek ta 2015'lerde devre dışı bırakacaklardı.
Başaramadılar...
Başarıya ulaşamamanın nedenlerinden biri olarak da Berat Albayrak'ı gördüler. O günden itibaren de sistemli bir şekilde ona saldırarak, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la kaim kalenin surlarını yıkmayı hedeflediler.
Sonuç itibarıyla...
Yüzde 25'le devraldığı enflasyonu pandemi koşullarına rağmen yüzde 11'lerde teslim eden Sayın Albayrak en ihtiyaç duyulduğu bugünlerde maalesef yok.
Gerçeği tersyüz ederek matine-suare saldıranların temsilcileri nihayetinde görevlerini yaptılar, yerlerini de buldular. Malum 6'lı masa etrafında, Biden'ların himayesinde siyaset yapacak kadar zillete duçar oldular.
Ya bu saldırılara çanak tutanlar?
Dahili kemirgenler, sinsiler, kalplerinde hastalık olan dedikoducu mürailer, yatacak yeriniz var mı acaba?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.