ABD 11 Eylül saldırılarının ardından sadece
Afganistan'ı değil
Suriye'yi de "terörist devlet" ilan ederek hedefe koymuştu.
Türkiye her platformda Suriye'yi arkalamıştı.
O vakitler
Davutoğlu dışişleri bakanı falan değildi ve olası bir Suriye işgalinin Türkiye'ye yaşatacağı sıkıntıları hesap etmekte zorluk yaşanmamıştı.
Türkiye-Suriye yakınlaşması böyle başlamıştı.
Lakin yakınlaşmanın dozu kaçırılmıştı. Özellikle de
Davutoğlu'nun elemanları öyle coşmuşlardı ki durduramıyorduk.
Hiç unutmam,
Akif Abi (Emre) Esad'ın babası Hafız Esad'ın
Hama katliamını hatırlatmak zorunda kalmıştı.
Ne oldu biliyor musunuz?
Arap Baharı ardından Suriye'de "iç savaş" başladığında, Suriye muhabbetinde sınır tanımayan o elemanlar, bu sefer de Suriye'ye silah gönderme çağrısı yapmaya başladılar.
ABD tuzağına dikkat çeken
Akif Emre,
Prof. Mahmut Erol Kılıç ve fakiri de ölüm bildirileriyle tehdit ettiler.
***
Davutoğlu dışişleri bakanı olduğunda Batı medyasında yere göğe sığdırılamamıştı.
Mesela, Süddeutsche Zeitung gazetesi
"Türkiye'nin Kissinger'i" başlığını atmıştı.
Allah için Davutoğlu da ne kadar
maharetli olduğunu Suriye meselesinde göstermişti.
O kadar ki...
Eski Cumhurbaşkanı
Gül'ün danışmanlığını yapan
Ahmet Sever, "Abdullah Gül ile 12 Yıl" kitabında, Gül'ün Davutoğlu'nun yüzüne karşı, "Sen Suriye'nin dışişleri bakanı mısın?" diye sorduğunu yazmıştı.
Gelgelelim...
AK Parti'nin 1 Kasım 2015'te aldığı yüzde 49.5 oyun kendisine verildiğini söyleyecek kadar her şeyi sahiplenen Davutoğlu, Suriye konusunda "sorumluluk" kabul etmiyor.
***
Yuvarlak masadaki refiki
Karamollaoğlu, "Suriye'yi AK Parti karıştırdı..." diyor, Davutoğlu'ndan "tık" yok.
Susarak sorumluluğu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklediğini mi sanıyor, anlamadım
gitti.
Oysa sanılanın tam aksine...
Sayın Erdoğan, Wikileaks belgelerinde de belirtildiği üzere,
Suriye'de ABD'nin oyunlarını bozdu.
Dick Cheney'nin ulusal güvenlik danışmanı
John Hannah, "Erdoğan'ın, Türk ordusunu, Suriye'de 'süregelen karışıklığı' neticelendirmek için kullanmak istememesine Obama'nın çok bozulduğunu"
Foreign Policy dergisinde yazmıştı.
Davutoğlu, Suriye politikasının komplikasyonları arasında yer alan "göçmenler"
konusunda da ölü taklidi yapıyor.
Şu hale bakar mısınız:
Ümit Özdağ'ın Suriyeli göçmenler aleyhindeki propagandasına, Suriye politikasına ilk günden beri karşı çıkan
Doğu Perinçek cevap verirken, Suriye politikasının mimarı
Davutoğlu susuyor!
Perinçek "gardaşlarımız" diyerek Suriyeli göçmenlere sahip çıkarken, "Onlar Ortadoğu bataklığına bulaşmayalım diyecekler ama biz o bataklık dedikleri Şam'ı Şam-ı Şerif bilmişiz..." diye nutuklar atan
Davutoğlu susuyor.
İnsan utanır.
Ne yapalım, bilmiyorum!..
Suriye politikasına karşı çıkmanın bedeli olarak
Davutoğlu'nun "yandaşları" tarafından akıl almaz hakaret, iftira ve ölüm tehditlerine maruz kaldığımız halde, Davutoğlu'nun yerine de biz mi utanalım?