Bizde sosyal medya, özellikle de Twitter mecrası "iletişimden" ziyade, toplumu kutuplaştırmaya, hatta düşmanlaştırmaya yarıyor.
Fitne fücur, manipülasyon ve hakaret gırla gidiyor.
Muhalif güruhun zaten aykırı hiçbir söze tahammülü yok. Merhum
Timur Selçuk'a bile (Tuba Kalçık'la yaptığı söyleşinin ardından) demedikleri kalmadı diyeyim de, ötesini varın siz düşünün.
Siyasi tartışmalardan uzak dursanız da şerlerinden kurtulamıyorsunuz.
"Neden susuyorsun, neden bizim gibi tavır koymuyorsun?" yollu ifadelerle itibar suikastına başlıyorlar.
Şener Şen'e yaptıkları gibi.
***
Kafana göre takılamazsın. Takımlar halinde hareket edecek, ayaklarını tam uyduracaksın: Rap, rap, rap rap!
Hakkaniyetli olmak adına durduğun yere aykırı laf edersen "ossaat" bitersin.
Ömrün iktidarı eleştirmekle geçse bile "İktidarın ekmeğine yağ sürmekle" itham edilirsin.
Yılmaz Özdil arkadaşımız bile (mealen) "Başka ülkelerin liderleri Erdoğan'a hakaret edemez, bunu asla kabul edemem!" dediği için, "Akepe'den ihale mi aldın?.. Milletvekilliği sözü mü verdiler?.." şeklinde tepkilere maruz kalmıştı.
Mahut sosyal medya mecrasında sağlıklı hiçbir tartışma yok. Hakikati birlikte aramak yok.
Varsa yoksa algı oluşturmaktan ibaret.
Böylesi bir toplumda fikir / düşünce üretilebilir mi?
Şayet siyasi görüşü senden farklı herhangi bir yazarın beğendiğin bir yazısını paylaşmaktan korkuyorsan, sayılarının çokluğuyla övündüğün takipçilerinin "kapatması" haline geldin de haberin yok demektir.
***
Sosyal medya zıpırları nerde bir tartışma veya niza varsa anında üşüşüyorlar.
Yara varsa kezzapla koşuyorlar, yangın varsa benzin bidonlarıyla.
Orhan Gencebay-
Cüneyt Arkın "polemiğine" bile dadanmak
istediler.
Lakin ne yapacaklarını şaşırdılar:
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile dostane ilişki içinde
olduğu için hayli zamandır
"ötekileştirmeye" çalıştıkları
Gencebay'a "çemkirecekler"
fakat
Cüneyt Arkın'ı nereye
koyacaklar?
"Maden" filmi üzerinden sahiplenseler, yıllar yılı aşağıladıkları
Kara Murat veya
Malkoçoğlu serisi ne olacak? (Ki, Malkoçoğlu veya Kara Murat'a sinema sanatından maada, sırf temsil ettikleri "mana iklimi" itibarıyla dalga geçenler, bugünlerde "Zulüm 1453'te başladı" diyenlerin öncüleriydi.)
Hele hele mülteci bir Türk'ün dramını anlatan
"Güneş Ne Zaman Doğacak" (1977) filminin gösterildiği tüm sinemaları "solculuk / devrimcilik" adına yakmanın utancını ne yapacaklar?
Uzun lafın kısası:
Orhan Gencebay-Cüneyt Arkın polemiğinden "bozgunculara" ekmek çıkmaz.