Bizi sizden koruyun, başka ihsan istemez
Başkan Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna sulhü için gösterdiği çaba Türkiye'yi "diplomasinin" merkezine yerleştirdi.
Birkaç yıl önce Dışişleri Bakanımıza uçuş izni vermeyecek kadar düşmanca tutum takınan Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte bile Türkiye'yi ve Erdoğan'ı artık öve öve bitiremiyor.
Haliyle, ABD-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinden dem vuruluyor.
Peki nasıl olacak o iş?
Her iki tarafın da şartları olacakmış. Öyle yazılıp çiziliyor.
ABD'nin şartları mı? Öncelikle, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, "Ne Rusya'dan ne de Ukrayna'dan vazgeçeriz" ifadesiyle çizdiği politikadan vazgeçmeliymişiz!
Yani, Rusya'ya karşı tüm yaptırımlara iştirak etmeliymişiz.
Yoksa? Yoksa bizim için iyi olmazmış. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov tevekkeli, Çin, Hindistan, Mısır, Türkiye gibi ülkelerin tehdit edildiğini söylemedi.
Gerçekten de öyle. Tıpkı Irak işgali öncesinde olduğu gibi kendilerinden yana tavır alması için tüm dünyayı tehdit ediyorlar.
Bir tek İsrail hariç.
Üstelik, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin "İsrail'in bize neden silah vermediğini ve neden Rusya'ya yaptırım uygulamadığını merak ediyoruz" şeklindeki açıklamasına rağmen.
İşin garibi...
NATO Genel Sekreterleri başta olmak üzere, bir yandan "arabuluculuk" çabamızı övüyorlar, bir yandan da bize arabuluculuk yapma özelliği kazandıran, bölgesel diplomasinin merkezine yerleştiren, farkındalık oluşturmamıza neden olan "Rusya'dan da vazgeçmeyiz" tavrımızdan vazgeçmemizi istiyorlar.
ABD başka ne mi istiyor?
S-400'leri Ukrayna'ya vermemizi. Zaten Ukrayna'nın hava savunma sistemine ihtiyacı varmış.
Diyeceksiniz ki, madem Ukrayna'nın hava savunma sistemine ihtiyacı var, kendileri veremezler mi?
Veremezlermiş!.. NATO-Rusya savaşı çıkmasına neden olabilirmiş ki çok tehlikeliymiş!
S-400'lerin üçüncü ülkelere verilmesi alınış koşullarına aykırı olmasından maada şunu soralım:
Biz verince tehlikeli olmuyor mu peki? Sonra bizim yüzümüzden Rusya ile savaşa girmiş olmayasınız! Öyle ya, NATO üyesi olduğumuza göre bize yapılan saldırı, NATO'ya da yapılmış sayılır ya.
Lafın burasında sakın ola, "15 Temmuz'da bize kim saldırdı?" diye sorup da "NATO mevzuatı" masalını bozmayın.
Haa, bu arada, S-400'leri verirsek, Ankara'yı F-35 konsorsiyumuna geri alabilirlermiş.
Gasp ettikleri hakkımızı iade etmeyi bir ödül olarak sunmak nasıl bir yüzsüzlüktür bilemedim.
Benim bildiğim şudur: S-400'ler bunlara felaket dert olmuş!
"Bu bir savunma silahı, neden dert ediyorsunuz ki? Bırakın onu bize saldırmayı düşünenler dert etsin!" deseniz de kâr etmiyor.
Açıkça destekledikleri muhalefet de (Kılıçdaroğlu ve Akşener) S-400'lere karşı. İktidara gelir gelmez bu "sorunlarını" çözecekleri besbelli.
Anlaşılan o ki muhalefetin iktidar olmasını bekleyemeyecek kadar çok aceleleri var.
İnsan ister istemez işkilleniyor!
ABD'yle anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması bağlamında, Türkiye'nin de FETÖ elebaşının teslim edilmesi gibi şartları olacağını söyleyenler var.
Ben olsam tek bir şart ileri sürerdim:
Bizi kendilerinin şerrinden uzak tutacaklarına dair teminat versinler, başka ihsan istemez.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)