ABD Başkanı Biden'ın, "Global Demokrasi Zirvesi"ne katılacak 106 ülkenin arasında Türkiye'nin yer almayacağına dair haberlere muhalif güruh pek sevinmişti.
Babacangillerin (Davutoğlu vesaire) medyası zevkten dört köşe olmuştu.
Erdoğan Türkiye'sini tahfif etmek için müthiş kıyaslamalar yapmışlar; Angola ve Gana gibi ülkeler bile davet edilmiş ama 106 ülke arasında bir tek Türkiye yer almamış demişlerdi.
"ABD müttefiklerinden" olduğumuz halde davet edilmediğimizin altını çizmeyi ihmal etmemişlerdi.
Her zaman olduğu gibi Türkiye'ye yine Atlantik'ten bakmışlardı.
Yani, "Türkiye'yi Angola'dan daha kötü duruma düşürdünüz!.." demeye getiriyorlardı.
E tabii, "NATO üyesi olmayan ülkeleri bile davet ettiğiniz zirveye, Türkiye'yi nasıl davet etmezsiniz? Böyle müttefiklik olur mu?" diyecek halleri yoktu ya!
Nerden bakarsanız ordan görürsünüz.
***
Zirve de zirveymiş ha! Amacı otoriter rejimlerin güçlenmesine karşı demokrasiyi ve insan haklarını savunmakmış.
Ne ki, darbesini arkaladıkları
Sisi'nin ülkesi davet edilenler arasında.
Demek ki
15 Temmuz'a direnmeseydik davet listesinin en başında, belki de şeref konuğu olarak yer alacaktık.
Merak ettiğim şu:
Babacangiller dahil
küresel dünya sistemi yandaşı muhalif güruh,
Ukrayna - Rusya savaşı dolayımında
"
ortalığa saçılanları" görüp biraz
olsun mahcup olmuş mudur acaba?
Yoksa mahcup olamayacak kadar Atlantikçiliğe mı batmışlar?
***
"Ortalığa saçılanlar" dediğim...
Dostoyevski'nin eserlerinin yasaklanmasından sırf Rus olduğu için diskalifiye edilen satranç ustası
Sergey Karyakin'e kadar her şey.
Marx'ı bile Rus sanıp üniversitelerinin çalışma odasından adını sildiler, daha ne olsun!
Ukrayna'da suçlu ilan edilen sivillerin yarı çıplak direklere bağlanarak kırbaçlanmasına sessiz kalanların insan hakları zirvesinden ne olur!
Hayır yani, Ukraynalılar için, "Bunlar bize benzeyen, bizim gibi arabalara binen mavi gözlü insanlar, gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinin vatandaşları veya Suriyeliler değil..." diyen zihniyetin "Global Demokrasi Zirvesi"ne davet edilsek ne olur, edilmesek ne olur?
Malumunuz,
Başkan Erdoğan'ın başarılı dış politikası sayesinde Türkiye'nin Atlantik kampında kıymeti arttı.
Liderler Erdoğan'ı ziyaret yarışına girdiler. Ankara adeta yol oldu.
Türkiye'nin dışlanmasına sevinen muhalif güruha bir sorum olacak: O zirveye ne oldu? Hani 9 - 10 Aralık'ta gerçekleşecekti, ileri bir tarihe mi ertelendi veya hepten iptal mi edildi?