Mantık hak getire
Yani, "başarılı" olma sevdasına veya "reelpolitik" belasına tutarsızlıklar, çelişkiler, tavizler hep olagelmiştir.
Bundan olsa gerek hiçbir zaman "politikaya" ısınamadım.
Lakin son zamanlarda "politik" izahı olmayan öyle mantıksızlıklara şahit oluyoruz ki insanın sıdkı sıyrılıyor!
Bu nedenle geçenlerde, "Biri bana vatanın bekası/selameti üzerine garanti verse, bin yıl yaşasam da 'politik' tek kelam etmem. Hatta ölene kadar gider uyurum, o derece sıkıldım!" demiştim.
HDP'li Semra Güzel'in PKK'lı bir teröristle ortaya çıkan fotoğrafı üzerine yürütülen tartışmalar mesela.
Tastamam mucize çapında hamakattan ibaret.
***
"Neden bu yanlışı yapıyorsunuz?" sorusuna, "Ama siz de vaktiyle bu yanlışı yapmıştınız!" cevabını veriyorsanız, yanlış yaptığınızı kendi ağzınızla ikrar etmiş olduğunuzun farkında bile değilsiniz demektir.Şayet farkındaysanız, "anlayış" bekliyorsunuz demektir.
O vakit sormak gerek:
Nasıl bir "anlayış" bekliyorsunuz? Daha doğrusu nasıl bir hâle düçar oldunuz? Madde bağımlılığı gibi bir müptelalık değilse, vazgeçersiniz olur biter. Saçma sapan argümanlar peşine düşüp de kendi kendinizi iptizale uğratmazsınız.
Gelgelelim, "bağımlılık" siyasetin değil, "patolojinin" konusudur.
Zira "Bizi kınamayın, kader mahkûmuyuz... Bir zamanlar siz de bizim gibiydiniz, yarın yine bizim gibi olabilirsiniz!" yollu cıvıtmanın başka izahı yok
Yok eğer bir yanlışın içinde olmadığınıza inanıyorsanız...
"Neden başkasının dünkü yanlışı üzerinden kendinizi acıklı bir şekilde aklamaya çalışıyorsunuz?" soruna cevap bulmanız gerekir.
***
HDP bu konuda gayet tutarlıdır. PKK'nın terör örgütü olduğuna inanmadığı için milletvekillerinin fotoğraf çektirdiği teröristi de "gerilla" konumunda görüyorlar.İP her konuda olduğu gibi mezkûr fotoğraf konusunda da mugalata yapmaktan öteye geçmiyor.
Ya sevgili Kılıçdaroğlu?
"Söz konusu fotoğraf çözüm sürecinde çekildi; o fotoğraftan dolayı Erdoğan suçludur" diyor. (Gülmeyin, şaka yapmıyorum.)
Hadi Kılıçdaroğlu'na yakışıyor diyelim, Davutoğlu'na ne oluyor?
Şu laflara bakar mısınız: "Geçmişteki bir fotoğraf için bir milletvekiline böyle bir soruşturma başlatılıyorsa Cumhuriyet savcıları yarın Doğu Perinçek'in Apo'ya gül verdiği resimle de ilgili aynı soruşturmayı başlatması lazım, Cumhurbaşkanı da böyle tutarlı olabilir..."
Perinçek tarafı da, biz kırk yıl önceki davadan beraat ettik falan diye Davutoğlu'na cevap yetiştirmeye çalışıyor.
Oysa konunun Perinçek'le uzaktan yakından alakası yok.
Her şeyden evvel dünü değil, bugünü konuşuyoruz. Günümüzde kim hangi çizgide, tartışılan bu!
Davutoğlu, merhum Teoman Duralı'nın "iffetin en önemli göstergesi" tesmiye ettiği vefa ve sadakat üzre olsaydı, yani çizgisinden sapmasaydı, biz neden ona şu sözlerini hatırlatma gereği duyalım ki:
"Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam... Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı'mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)