İP Genel Başkanı Akşener geçen gün ABD'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield ile yine bir sır görüşme yapmış.
Yazılıp çizilenlere bakacak olursak son bir ay içinde 4'üncü görüşmeymiş.
İnanılır gibi değil. Haftalık olağan görüşme gibi.
Biliyorsunuz, Akşener her şeyden evvel bir anne. Lakin, Diyarbakır anneleriyle bir kez görüşmemiş bir anne.
Gelgelelim, Kürt ve Türk anaların çocuklarını öldürsünler diye terör örgütüne binlerce TIR silah yardımı yapan ABD'nin Ankara Büyükelçisi'ylekapalı kapılar ardında zırt pırt görüşüyor!
Daha evvel de görüşmüşlerdi; Nisan ayının 15'inde. Görüşme 1.5 saat sürmüş, yine herhangi bir açıklama yapılmamıştı.
Geçen günkü görüşmenin fotoğrafına baktım; Akşener ile Satterfield ellerini yumruk yapıp tokuşturmuşlar.
Yani, Davutoğlu ve Hillary Clintongibi "çak yapmamışlar".
Pandemi tedbirleri nedeniyle mi yoksa Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda mutabakat sağlanmadığından mı, bilmiyorum. Belki de anlaşmışlar, "çak yapmışlar" ama medyaya servis etmemişlerdir.
Sır toplantı olduğu için her şey mümkün.
Diyeceksiniz ki, cumhurbaşkanı adayı konusunda görüştüklerini nereden çıkarıyorsun?
Başka ne olacak? Teşekkür ziyareti olamaz. Hani, ABD Büyükelçisi'nin başı çektiği "elçiler açıklaması" için Kavala'nın kuzeni olan Akşener teşekkür etmek isteseydi, görüşme elçilikte gerçekleşirdi.
ABD'nin Yunanistan'ı silah deposu haline getirmesinden malum terör örgütünü silahlandırmasına kadar rahatsızlığını dile getirmek için görüşmesini de zaten Akşener'den beklemiyoruz. Şimdilik ağzı bozuk adamları, şehitlerin bacılarına küfretmesinler yeter!..
Lafı dolaştırmaya gerek yok: Satterfield'in Akşener ziyaretinin nedeni, cumhurbaşkanı adayı konusunda Millet İttifakı'nda oluşan çatlağı onarmaktır.
Malumunuz, Mersin mitingiyle Kılıçdaroğlu boy gösterdi; "Ben de varım" dedi. Maksadı, cumhurbaşkanı adayı olmak değil, CHP Genel Başkanlığı'nı garanti altına almak için elini yüksek tutmaktan ibaret.
Kendisini aday yapmayacaklarını, Abdullah Gül'ün has adamlarının 14. Kat'ı yol yaptığına bakarak kestiriyordur. Kılıçdaroğlu parti genel başkanlığını kaybetmeyi göze alamaz. Bu nedenle de İmamoğlu'nun aday gösterilmesini asla kabul etmeyecektir.
Akşener bu zaafını bildiğinden üzerine gidiyor. "Ya İmamoğlu'nu aday gösterirsin ya da beni" demeye getiriyor.
Bir iki hafta evvel Akşener, İmamoğlu'nun davetlisi olarak katıldığı törende, "Bu çalışma performansınızın devamını dilerim, cumhurbaşkanlığı seçiminde lazım" dedi. Hem de toplantıda hazır bulunan Kılıçdaroğlu'na nispet verircesine.
Zavallı Kılıçdaroğlu ne yapsın?!
O da insan sonuçta. Onun da duyguları var. İçinde yaşadığı fırtınaları kimse bilmiyor. İçi başka dili başka söylüyor. Örselenmiş duygularını naçar el hareketlerine yansıtıyor.
Yetmezmiş gibi "refikim" dediği Davutoğlu tarafından da tabiri caizse satışa getirildi.
CHP'nin İBB Başkanı İmamoğlu'nun geçen gün Davutoğlu'nu ailecek ziyaret etmesi, Millet İttifakı'ndaki Kılıçdaroğlu- Gül-Karamollaoğlu kampına karşı Akşener-İmamoğlu-Davutoğlu kampının netleşmeye başladığının göstergesi. Gizli ortak HDP mi? Şimdilik tavrını net bir şekilde ortaya koymamış olsa da sanki Gül kampına daha sıcak bakıyor gibi.
İmamoğlu ile Davutoğlu'nun görüşmesi bana biraz da komik geldi.
Sen rüyalarında Hegel ve Gazali'yle tartış, gerçek hayatta İmamoğlu'yla "keyifli bir İstanbul sohbeti gerçekleştir".
Hayat da bir garip birader.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.