Benim canım muhaliflerim, coşkunuzu anlıyorum ama böyle olmaz. Organize olamıyor, senkron tutturamıyorsunuz.
"Erken seçim" veya "AKP istifa" diyorsunuz ama ortada daha kesinleşmiş bir "Başkan" veya "Cumhurbaşkanı" adayınız bile yok.
Tek belli olanınız, "Ben Başbakan olacağım" diyen İP Genel Başkanı Akşener.
Talihsizliğe bakın ki sistemde "Başbakanlık" diye bir şey yok.
Hadi adayınız yok anladık, üslubunuz hiç yok, onu ne yapacağız?! Kılıçdaroğlu'nuz özde veya sözde ama sonuçta "helalleşmekten" söz ediyor, siz daha da geriyor, huysuzlaşıyorsunuz!
Huysuzlaşmakla da kalmıyor, bir kısmınız fena halde terbiyesizleşiyorsunuz. Mesela sosyal medya hesabımdan engellemekten usandım, siz edepsizlik etmekten usanmadınız.
Diyeceksiniz ki, "Kılıçdaroğlu'nun helalleşme laflarına ne bakıyorsun, daha dün AK Parti'ye oy verenleri 'gayri milli' olmakla itham etti..."
Olabilir. Ona her şey yakışıyor. Orijinal bir insan, cahillik bile yakışıyor.
Yakışmamış olsa da sizin de cahillik hakkınız var, saygı duyarım. "Nas"tan NasSuresi'ni anlayan o muhterem de cahil ama sizin gibi terbiyesiz değil. Üstelik onun cehaletinin mazereti var; Sözcü gazetesi öyle yazmış, o da oradan kapmış. Tipik "Sözcü kafası" işte, mesele değil.
Lakin cehalet ötesi şu kafayı ne yapacağız, bilemiyorum!
Birkaç gün evvel adı lazım değil bir gazeteniz öyle bir haber yaptı ki, SakallıCelal'in "Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür..." sözünü hatırladım.
Mahut haberin manşeti şu: "Atatürk hayranı ünlü ekonomist, Merkez Bankası'nı köşeye sıkıştırdı."
İyi de madem "Atatürk hayranı", neden bizim Merkez Bankamızı köşeye sıkıştırıyor; müstevlilerin merkez bankalarını veya milyarlarca dolar basan ABD Merkez Bankası'nı köşeye sıkıştırması gerekmez mi?
Bu nasıl Türk?
Pardon, Türk değilmiş; Johns Hopkins Üniversitesi'nden Prof. Steve Hanke imiş.
Peki "Atatürk hayranlığı" nereden geliyor?
İngilizce şu tweet'i atmışmış ya ondan: "Science is the only true guide in life." (Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.)
Gülmeyin, vallahi haber böyle.
Hey Allah'ım ya! Attila İlhan da Prof. Oktay Sinanoğlu da Atatürkçü'ydü, bu kafa da Atatürkçü. Bir de milliyetçiymişler. Tevekkeli Natotürkçü demiyorum.
Yanlış anlamayın canım muhaliflerim, sizi üzmek, incitmek istemiyorum. Bilakis yardımcı olmaya çalışıyorum.
Her şeyden önce biraz sakinleşin, şöyle bir derin nefes alın, soluklanın.
Çok heyecanlandığınızdan mıdır nedir, uzaktan bakınca sanki doların yükselmesine çok seviniyormuş gibi bir haliniz var. Gerçi yakından bakınca da çok sevindiğiniz anlaşılıyor ama olsun.
Siz yine de elinizi açık etmeyin.
CHP'li Engin Altay'ınız, "HDP'nin PKK'yla ilişkisini bilmiyorum, görmedim" diyor, Akşener'iniz, "HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz" diyor. Bu nedir Allah aşkınıza? Hayır yani, madem ortaksınız, bilmediğini söyleyenler, "konumlandırdığını" söyleyenlerden öğrensin. "Şehidin bacısına küfredenlerden benim öğrenecek bir şeyim yok!" diyorlarsa, o vakit sessiz olsunlar, mehtap uyanmasın.
Sizi çok iyi anlıyorum sevgili muhaliflerim... Sayın Erdoğan'ı iktidardan düşürmek sevdasına 17-25 Aralık gibi "yolsuzluk susturuculu" kumpasa sarıldınız olmadı; 15Temmuz işgal saldırısından orman yangınlarına, terör saldırılarından virüs salgınına kadar neye el attıysanız elinizde kaldı.
Son umudunuz ekonomik krizdi; doların ucundan tuttunuz, aman bırakmayın. Fakat ucundan tutmak yetmez, çözüm de üretmek zorundasınız.
Şayet çözümünüz, "sömürge valisi" edalı Kemal Derviş'inizin "tilmizleri" FaikÖztrak veya Babacan'ın neo-liberal finans politikalarıysa, biz o filmi çok gördük!
Yaşanan sıkıntıların en büyük müsebbibi zaten bu zihniyet değil mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.